20.bölüm

165 7 3
                                    

Sabah olunca Emre'nin eşyalarını toplayıp gittiğini gördüğüm zaman bir yandan sevinmiş bir yandan da içim bir tuhaf olmuştu.Acaba nereye gitmişti?"Kalacak bir yer illaki bulur yani ne zamandan beri yanımızdaydı artık bulsun bi zahmet." dedim kendimi teselli edercesine ve yeniden öfkelenmiştim.Neyse ki gitmişti.Ece çok sorgulamıştı beni "Emre apar topar niye gitti"diye.Ama ona söylemedim aramızda geçenleri.Yoksa bana tuttururdu bir şans ver diye.Hala inandıramamıştım Ece'ye,Emre'yi unuttuğumu,gerçi ben bile inanamıyordum onu unutabildiğime.Ömer'e karşı da tereddütlü idim, hemen bana aşık olması falan beni pek tatmin etmemişti doğrusu.Aslına bakarsak ben de seviyordum onu.Yani şu son zamanlarda napıp edip hem aklıma hem de kalbime girmişti.Ömer'den de beni bir kaç gün rahatsız etmemesini rica edip, bu konu hakkında düşünmem gerektiğini söylemiştim.Tabi itiraz etti bekleyemem diye ama ben de "Keyfin bilir" diyince mecbur beklemek zorunda kaldı.Bugün hiç aramadı.Zaten bende bugün çok yoğundum kimseyi düşünecek halde değildim.Emre gittiğinden beri evde çok rahattım.Ikı gün olmuştu gideli.Ömer de hiç aramamıştı düşünmem gerek dediğimden beri... Gerçekten de çocuk kendisine aşık ettirmişti beni.Sürekli onu düşünüyordum.Sırf Ömer'le karşılaşmamak için dün Ece'yle şu daha önce gittiğimiz mekana bile gitmemiştim.Gerçekten de Ömer o gece gelip sahne almış.Ece de sabaha kadar Ömer'i övmüştü bana.Şarkıyı söyleyince beklemeden gitmiş gerçi.Ama onu dinlemek kadar güzel bir şey yoktu şuan benim için.Işte bu aşk alameti...

Bugün de dersim erken bitmişti.Ece Ayşe ile gittiği için bende tek kalmıştım evde.Hani bir şey yapasınız olurda ama yapacak bir şey yoktur ya,şuan o haldeydim.Tam ne yapsam diye düşünürken;telefonuma mesaj geldi.

"Şu iki gün inan bana hayatı zindan etti.Her saniyeyi senden bana bir haber gelecek ve bu haber beni mutlukluktan sana cevap veremeyecek hale getirecek diye düşünerek geçiriyorum.O kadar umutluyum ki..Sana,bana,bize güveniyorum..Hadi artık daha fazla bekletme beni..."

"Ahh Ömer..." dedim tefonu kalbime bastırarak.Ağzım kulaklarımdaydı sevinçten.Sonra aklıma gelen bir fikirle koşarak mutfağa gittim...Radyoyu açar açmaz çalan şarkıyla birlikte mutluluğum iki katına çıkmıştı...

Ne olmuş birden gördüysen onu 
Ömründe ilk gördüğün erkek omu 
Ama sus sus duymasınlar sesini 
Göğsümden koparıp atarım seni 

Lay lay lay delisin delisin 

Hem şarkıya eşlik ediyordum hem de acele ile peynirli poğaçayı yapıyordum.Pogacaları fırına atınca annemin o eşsiz tarifiyle kurabiye yapmaya başladım.Ece gelmeden bir an önce bunları yapıp çıksam iyi olurdu..Kurabiyelerde olunca hemen onları saklama kabına koydum.Koşarak odaya çıkıp üstüme çiçekli elbisemi giydim.Saçlarımında ucuna hafif maşa yapmıştım.Pogaca ve kurabiyeleri alıp koştura koştura evden çıktım.

Hem hızla ilerliyor hem de olacakları düşünüp sırıtıyordum.Sonra birden duraksadım.Peki ya evde değilse.Napacaktım ben şimdi.Neyse bir gideyim de...Hayırlısı...

Evinin önüne geldiğim zaman bahçe kapısını ittim yavaşça.Beni görünce tepkisi ne olacak merak ediyordum doğrusu.Kapıya vurdum iki defa tıklayarak.Yüzüme de kocaman bir gülümseme yerleştirdim.Ama kapıyı açan Yıldız olmuştu.Yüzümde ki gülümsememi küçülterek;

-Aa Yıldız merhaba, Ömer yok mu?

-Merhaba..Şey ya abim dışarı çıkmıştı ama gelir birazdan.Içeri gelsene...

"Ben seni gitmişsindir diye tahmin ediyordum da.."dedim içeri geçerek.

-Yarın gidicem bu arada senin eğer işin acilse abime haber vereyim.

YÜREĞIME DÜŞTÜN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin