|33|Şimdi herkes okusun diye kalemimin ucuna hayatımızı sıkıştırdım, dedi Nehir. Ardından elindeki defteri gözyaşları içinde kapatarak gökyüzüne baktı.
Keyifli okumalar.... (Medyadaki fon müziği ile okumanızı tavsiye ederim.)
|33.|
O anda dünya durmuş, kalan son ağaç kuruyup yok olmuş, denizler toprağa karışmış, çölün ortasına fırlatılmış kimsesiz bir yabani gibi hissediyordum. Dizlerim titremeye başlamıştı. Sanki göğsümün en hassas yerine durmadan iğneler batırılıyordu. Tırnaklarım tek tek acımasızca çekiliyordu, acı en derinime nüfuz etmişti. Oturduğum yerden kesik kesik nefesler alarak Efe'yi kucağımdan indirip görevliye tutması için verdim. Görevli kız Efe'yi kucakladığı gibi başka bir yere götürdü. Efe için en sağlıklısı buydu. Çünkü olacaklardan ben bile korkuyordum. Deniz önümüzde duran masaya bir hışımla tekme atarak bağırmaya başladı. Gözleri kan çanağına dönmüş, öfkeden titreyen ellerini gazeteliğe geçirerek sanki sinirini başka yöne çekmeye çalışıyordu.
"Senin ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu anne? Ne kızımı, ne kızımı?" dedi bağırarak.
Karşımda oturan kadın ezilip büzülerek elleriyle yüzünü kapattı. Bütün görevliler artık yanımızdaydı. Bir yandan beni bir yandan da Deniz'i sakinleştirmeye çalışıyorlardı.
"Ulan bütün hayatım boyunca seni korudum. Meğer, kendimi senden korumam lazımmış. Karım dediğim insan kardeşimmiş. Bu nasıl bir kader he? Nasıl? Allah kahretsin!" diye içli içli ağlayarak yere çömeldi. Ardından titrek bir ses tonuyla "Nehir'im özür dilerim, özür dilerim..." dedi.
Ne yapacağımı bilemez bir halde öylece eprimiş koltukta oturuyordum. Konuşursam sanki göğsüme kelimelerim batacakmış gibi hissediyordum. Yıllarca hasretini çektiğim annem, tüm ürkekliğiyle tam karşımda oturuyordu. Acı acı yutkundum. Sarılmak geliyordu içimden, fakat daha sonra gerisingeri gidiyordu ayaklarım. Ona sarılırsam yok olup gidecekmişim gibi hissediyordum. Benim cezam anlaşılan hala bitmemişti. Bağırmak geliyordu, haykırmak "Anne doğumda canını acıttığım için senden özür dilerim, ama yeter artık bitsin bu lanet olası cezam." diye avazım çıktığı kadar haykırmak... Kelimeler birikti boğazımda. Yutkundum... Geriye dilimde, kekremsi bir tat kalmıştı...
Oturduğum yerden gözlerimi karşımda oturan kadına dikerek:
"Anne, sen ne yaptın?" dedim titrek bir sesle.
Bastonunu eline alarak kaçıp gitmek istedi yanımızdan. Tıpkı beni iki günlük bebekken, çöp konteynerın kenarına bıraktığı gibi. O zaman da mı böyle acımasız bakardı gözlerin anne? Neden yaptın, neden? diye haykırmak geliyordu fakat dilim ağzımda dönmüyordu.
***
Gözlerimi açtığımda sedyedeydim. Ne zamandır burada yatıyordum, aradan kaç gün geçmişti bilmiyordum. Koluma açılan damar yoluna doğru hüzünle baktım. Başıma üşüşen hemşireler:
"En son nerde bayıldınız hatırlıyor musunuz?" dediler.
Afallayıp kalmıştım. Birkaç dakika sonra dudaklarımı zoraki açarak:
"Huzurevindeydim, en son oradaydım. Efe nerde? Oğlum nerde?"
Hemşireler birbirlerine bakarak:
"Tamam, bilinci yerinde." dediler.
"Oğlum nerde diyorum?" diyerek sedyeden kalkmaya çalıştım.
"Sakin olun hanımefendi. Oğlunuz eşinizin yanında. Kapıda sizi bekliyorlar. Hemen çağırıyorum." dedikten sonra odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN ACI AŞK (BİTTİ)
Ficción GeneralTamamlandı✔ Aslında hepimizin hayatı bir hikâye değil mi? Nehir ve Deniz'in kavuşma hikâyesi. Kim bilebilirdi ki koca denizin, nehirde boğulacağını. Yetimhanede başlayan hayat ve Nehir ve Deniz'in hepimizi derinden sarsacak aşk hikâyesi... Yetimhane...