|17|Şimdi tam karşısında oturuyordu ama ellerini uzattığında ona dokunamıyordu. Deniz, oturduğu sandalyeden kalktı ve dudaklarını hafifçe aralayarak: "Nehir, sen bu dünyada hala iyi insanların var olduğunun kanıtısın. Sen, benim için başlı başına büyülü bir dünyasın, dünyamsın..." dedi aşkla.
Nehir, ellerini Deniz'e uzatıyor fakat ona bir türlü ulaşamıyordu...
|17.|
*Her insanın içinde bir tutam iyilik, bir tutam da kötülük vardı. Önemli olan o iyiliği beslemekti...
O günden sonra heyecanla sınav sonuçlarını beklemeye başladık. Sabah uyanır uyanmaz sürekli bilgisayarın başına geçerek kalbim ağzımda, ÖSYM'nin sitesini kontrol ediyordum.
***
Gökyüzünden kalabalık bir kuş sürüsü ahenkle uçuştular. Beril hemen telefonunu gökyüzüne doğru çevirerek kadrajına bu güzel görüntüyü yakalamaya çalışıyordu.
"Ya yakalayamadım. Baksana bulanık çıktı."
Gülümsedim.
"Bir de ben deneyeyim."
İkimiz de cama yapışmış bir şekilde elimizdeki telefonları gökyüzüne doğru çevirmiştik. Odaya aniden giren annemin sesiyle irkildik:
"Kızlar ne yapıyorsunuz? Aşağıya gelir misiniz?" dedi sesine karışmış heyecanla.
"Fotoğraf çekmeye çalışıyoruz annem ama bu sefer görçek değil.
Semra Annem bize gülümseyerek:
"Afferim kızlarıma öz çekimin, görçek olarak değiştirildiğini biliyorsunuz."
"Kaçar mı bizden annem. Ayrıca kim geldi ki? Neden bu kadar mutlusun?" dedim merakla.
"Aşağıya gelin kızlar..."
Beril'le birbirimize şaşkın şaşkın baktıktan sonra annemin arkasından usulca gitmeye başladık. Aşağıya doğru indiğimizde gördüğümün hayal olma ihtimalini düşünerek gözlerimi ovaladım bir süre. Koltukta oturup elindeki kahveyi elleri titreye titreye içmeye çalışan, bir yandan da kumandayla kanalları değiştiren, Ali Bey'di... Hayal değildi, gerçeğin ta kendisiydi...
Ağzım açık bir şekilde ne tepki vereceğimi bilemedim. Öylece dondum kaldım. Sevinmeli miydim yoksa üzülmeli miydim? Kanepenin yanına öylece bırakılmış kahverengi bir valiz vardı. Sanırım temelli bir gelişti bu. Öyle sıradan bir gelişe benzemiyordu.
"Kızlarım babanıza hoş geldin demeyecek misiniz?" dedi annem.
Beril kaşlarını çatarak:
"Ne babası, ne babası? Benim öyle bir babam yok. Olamaz da. Geldiği yere geri gitsin."
Beril'in aksine ben sakindim. Sonuçta ne olursa olsun babamdı!
"Saçmalama Beril. Duyacak şimdi. Sessiz konuş biraz. Her insan hata yapar. Önemli olan hatalardan er ya da geç ders çıkarmaktır."
"İs- te- mi- yo- rum. Bu adam bu evdeyse ben yokum!"
Beril, sinirle merdivenleri ikişer üçer adım atarak çıktı. Merdivende, annemle kalmıştık. Yavaş yavaş salona doğru yürüdüm. Elindeki kumandayı bırakıp kahvesinden bir yudum alan Ali Bey bana bakarak:
"Kızım..." dedi titrek ve yorgun bir ses tonuyla.
" ..."
"Her şey için çok pişmanım. Ne olur beni affedin. Sizi çok özledim..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN ACI AŞK (BİTTİ)
Fiksi UmumTamamlandı✔ Aslında hepimizin hayatı bir hikâye değil mi? Nehir ve Deniz'in kavuşma hikâyesi. Kim bilebilirdi ki koca denizin, nehirde boğulacağını. Yetimhanede başlayan hayat ve Nehir ve Deniz'in hepimizi derinden sarsacak aşk hikâyesi... Yetimhane...