|23|Kime güveneceğini bilmeden, cadde boyunca yürüyordu. Yolun sonunda kendisini neyin beklediğini bilmeden... Etrafa saçılmış, ölü kuşları gördüğünde çığlık atarak dizlerinin üzerine doğru çömeldi. Az sonra, gök gürlemeye ve yağmur damlaları bedenini dövmeye başladı. Avuçlarını gökyüzüne doğru açarak: "Allah'ım lütfen bana bir çıkar yolu göster." dedi ve ardından, cenin pozisyonunu alarak gözlerini kapattı...
|23.|
Elimdeki kamerayı geceliğimin cebine atarak saklamaya çalışıyor bir yandan da içimden -inşallah görmemiştir- diye dua ediyordum. Adımlarını bana yavaş yavaş yaklaştırıp elleriyle bedenimi kendine doğru çekerek:
''Biliyor musun sana deli oluyorum.'' dedi leş gibi sigara kokan ağzıyla.
Öğürecek gibi olmuştum. Ellerimle beni kavrayan o iğrenç kolları bir hışımla ittim.
''Şimdi defolup gitmezsen, avazım çıktığı kadar bağırırım!''
Kendinden emin bir ses tonuyla ''Sana inanacaklarını mı sanıyorsun?'' dedi.
Mutfağa şöyle bir göz gezdirdim, tezgâhın üzerinde duran ekmek bıçağını gizlice elime aldım ve geriye doğru çekilerek:
''Seni öldürürüm, yemin ederim öldürürüm! Dokunma bana dokunma dokunma...'' diye sayıklayarak ağlamaya başladım.
Sesleri duyan annem üzerinde koyu lacivert saten bir gecelikle mutfağa geldi. Yarı uykulu sesiyle ''Ne oluyor Nehir?'' dedi esneyerek. Ellerimle yüzümü kapatarak hıçkırıklarımı dindirmeye çalıştım. Söze karışan yine Ali bozuntusu olmuştu:
''Ne olacak hanım? Su içmeye geldim, baktım ağlıyor. Ne oldu kızım dedim, hiç ses etmedi. Herhalde Deniz denen çocuk bizim kızı üzmüş.''
Kanlanmış gözlerimle olan biteni izliyordum. Başımı zoraki de olsa kaldırdım. Ellerimle yerden destek alarak:
''Sorun Deniz değil, anne.'' dedim yutkunarak.
Annem söylediğime inanmamış olacak ki ''Koruma bakim bana o çocuğu, pek gözüm tutmamıştı zaten.'' dedi.
O anda gözlerimi devirerek oturduğum yerden kanlanmış gözlerimle Ali bozuntusuna baktığımda, sinsi sinsi gülüyordu...
Hayatta en zor şey susmak zorunda kalmaktı, konuşmak için en doğru zamanı beklemekti. Beni yoran, yıpratan doğru zamanı kollamaktı. Sahi doğru zaman ne zamandı?
Ellerimle yerden destek alarak kalkmaya çalıştım, annem ise koluma girerek yüzümü yıkadı ve yatağıma yatırırken odaya Ali bozuntusunun da girmeye çalışmasıyla annemin kulağına doğru fısıldadım:
''Onu istemiyorum, Beril uyanmasın.'' dedim fısıltıya karışan sitemkâr bir ses tonuyla.
Odadan Ali bozuntusunun ve annemin çıkması ile birlikte arkalarından kapıyı art arda kilitledim. Pencerenin kenarına geçerek koca galaksinin altında bir hiç olarak yaşadığımı düşünüyor, rezilce bir nedenden dolayı gazetelerin sayfalarında yer almak istemiyordum. Bu olayların ortaya çıkmasından sonra gazetelerde yazacak yazıları düşündükçe mideme ağrı giriyordu. Bu işi sessiz sedasız halletmem gerekiyordu. En azından medyaya en ufak bir bilgi sızmamalıydı. Kara bir leke gibi geçmişimin geleceğime taşınmasını istemiyordum. Mahkemede olayın kapanıp Ali bozuntusunun da cezaevine gönderilmesini istiyordum. Karanlıkta parıldayan yıldızlara doğru bakarak ''Baba'' diye ağlamaya başladım.
İnsan hiç görmediği birini özler miydi?
''Baba, seni çok özlüyorum.'' diye dudaklarımı ısırarak ağlamaya başladım. Eğer öldüysen beni neden yanına almadın? Neden beni senden mahrum bıraktın baba? Ben cezamı kat kat ödedim ve ödüyorum. Seni özledim, iliklerime kadar yokluğunu hissediyorum baba, babam...'' dedim hıçkırıklarımı içime içime atarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EN ACI AŞK (BİTTİ)
Fiksi UmumTamamlandı✔ Aslında hepimizin hayatı bir hikâye değil mi? Nehir ve Deniz'in kavuşma hikâyesi. Kim bilebilirdi ki koca denizin, nehirde boğulacağını. Yetimhanede başlayan hayat ve Nehir ve Deniz'in hepimizi derinden sarsacak aşk hikâyesi... Yetimhane...