1.BÖLÜM "Yabancı Numara"

255 13 2
                                    

***

O sabah, Scarsdale'ın bulutsuz gökyüzü tüm kasabayı aydınlatırken, kafemizin bahçesindeki en güzel çiçekleri sulamakla meşguldüm. Şimdi gözlerimi kapatınca bile o çiçeklerin kokusunu duyabiliyorum. Çok güzel kokuyorlar. En azından o zaman çok güzel kokuyorlardı. Oraya uzun zamandır uğramıyorum. Belki çoğu çoktan kurudu ve Karon yerlerine yenilerini koydu. Bilmiyorum. Çocukluğumu geçirdiğim Scarsdale ve Scarsdale'a çok yakışan kafemiz hakkında şu an pek bir şey canlanmıyor gözümde.

Ama o günü asla unutmam. Kafede geçirdiğim o son gün, bir daha hiç dönmemek üzere Scarsdale'dan ayrıldığım gündü. O gün, bir daha Scarsdale'a dönmeyeceğimi öngörmüştüm aslında, ama bu benim için bir şey ifade etmemişti. Doğup büyüdüğüm şehri terk etmek bana zor gelmemişti. Şimdi düşünüyorum da, eğer o gün Scarsdale'dan ayrılmamış olsaydım, belki de şu an bu bomboş odada bir bilgisayarın karşısına geçip video çekiyor olmazdım. Her neyse. Daha fazla uzatmak istemiyorum. Ne demiştim? Evet, işte o sabah, hayatımın tümüyle değişeceğinden henüz habersizdim. Ta ki telefonum yabancı bir numara tarafından aranana kadar.

Ama öncelikle size kısaca kendimden bahsedeyim. Bu şekilde, yabancı numaranın neden hayatımı böylesine değiştirdiğini daha iyi anlayabilirsiniz.

Videonun başında da söylemiştim. Ben Belinda Wilson. Teyzem Karon ile birlikte New York'un Scarsdale kasabasında yaşıyorduk. Birlikte işlettiğimiz bir kafemiz ve bu kasabada kurduğumuz mutlu bir hayatımız vardı. Birçok arkadaşımız olsa da biz birbirimizin tek ailesiydik.

Annem henüz ben 4 yaşındayken, geçirdiği bir trafik kazası sonucunda hayatını kaybetmişti. O öldükten sonra ise bana annelik, arkadaşlık ve teyzelik yapan kişi Karon'dı. Kısacası bizim birbirimizden başka kimsemiz yoktu.

Bir de babam vardı tabii. Ama iki yıl önce, yani 20 yaşına gelene kadar ne yüzünü görmüş, ne sesini duymuştum. Onun hakkında bildiğim tek şey, ismi ve Türkiye'de yaşayan bir iş adamı olduğuydu. Araştırmaya nereden başlayacağımı bile bilmezken, 'belki bir gün onu bulmak için Türkiye'ye giderim' düşüncesi ile 15 yaşında başlayıp tam 3 yıl boyunca Türkçe dersleri aldım. Kafeye gelen Türk'lerle arkadaş olup, Türkçemi daha da geliştirmeye çalıştım. Ama bunun karşılığında elimde olan koca bir hiç vardı. Bu yüzden 19 yaşına geldiğimde tüm ümitlerimi keserek, babam hakkında edindiğim tüm varsayımlardan kurtuldum. Yine de istediğim tek şey, onu bir kez olsun görmekti. Ve ona "baba" diyebilmek...

Kısaca hayatım buydu işte. Hayatımdaki tek eksik babamın yokluğuydu. Zaten beni bu günlere getiren şey de, baba hasretine olan zaafımdı. Bu zaafım yüzünden şu an bu videoyu çekiyorum ben. Ama sakın yanlış anlamayın; bundan asla şikâyetçi değilim. Bir kez daha olsa, bu günlerin geleceğini bile bile Scarsdale'ı yine terk ederdim. Yaşadıklarımdan pişman olsam bile, bunu kendim istedim...

Şimdi videoyu izlemeye devam edin. Çünkü bu anlattıklarımın sonunda, kime güvenmeniz gerektiğini bir kez daha gözden geçireceksiniz. Önce derin bir nefes alın. Ve asıl hikâyemin başladığı güne dönmeye hazır olun. Yani, iki yıl öncesine.

2 YIL ÖNCE;

Kafede baktığım onca masadan sonra günün sadece yarısı bitmişti. Mutfak tarafına geçip boş bulduğum bir yere oturduğumda, başımı masanın üzerine koyup gözlerimi kapattım. Yaptığım uzun uçak yolculuğu sonunda sabah Scarsdale'a iner inmez yine kafeye gelmiştim. Sanırım başım bu yüzden ağrıyordu.

Garson önlüğümün cebinden gelen titreme sesi başımdaki ağrıyı birkaç saniye de olsa unutmama yetmişti. Başımı masadan kaldırarak cebimden telefonumu çıkardım. Arayan yabancı bir numaraydı.

Gecenin SessizliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin