18.BÖLÜM "İhanetli Ayrılık"

88 11 5
                                    

***

Arabamı hızla sürerken, gelen korna sesleri sadece kulak dolduruyordu. Ağlamamın şiddeti her saniye daha da artarken, gaza daha çok basıyordum. Sargılı elimi umursamadan tek elimle gidebildiğim kadar süratli gitmeye çalıştım. Polislere yakalanmadan önce eve ulaşsam iyi olacaktı.

Telefonumun çalmasıyla kendime gelip arabayı yavaşlattım. Gözyaşlarımı silerek telefonu açıp hoparlöre aldım.

"Efendim."

"Neredesin? İki saattir kapıda seni bekliyorum." Güneş'in sesini duyunca zorla tuttuğum gözyaşlarımı tekrar bıraktım. Ağzımdan bir hıçkırık kaçtığında telefondaki sesi tedirginleşti. "Belinda. Sen ağlıyor musun?"

Konuyu değiştirmeye çalışarak "Sen bugün gelmeyeceğini söylemiştin," dedim.

"İşim gece yarısına kadar uzar diye öyle söyledim ama erken bitti. Sen şimdi nerede olduğunu söyle, seni almaya geliyorum."

Arabayı anayoldan çıkarıp yan yola sokarken ısrar edeceğim sırada, sağ tarafımdan gelen araba hızla çarpıp, bilincimin kapanmasına neden olmuştu. Görüp hatırladığım tek şey, etrafta birikmiş ve arabadaki hâlimi izlemeye çalışan meraklı insanlardı.

*

Gözlerimi araladığımda hâlâ arabadaydım. Emniyet kemerim sayesinde arabadan fırlamamıştım ve koltuğumda oturuyordum. Başımdaki ağrıyla gözlerimi bir anlığına kapatıp tekrar açtım. Etrafı izlerken neler olduğunu anlamaya çalıştım. Gelen araba sağ tarafımdan yaptığı çarpmasıyla, kafamı vurmama neden olmuştu.

Kapım açıldığında orta yaşlı bir kadın emniyet kemerimi çözmek için arabanın içine uzandı. Kemer açıldığında geri çekilerek alnıma bir bez sürdü.

"Nasıl hissediyorsun? Ağrın var mı?"

Galiba durumum çok da kötü gözükmüyordu.

"Biraz başım ağrıyor," diyebildim. Kadın alnıma sürdüğü bezi geri çekince üzerindeki kanları gördüm. Arabanın içinden çıkıp bir yere gittiğinde hâlâ sağlam olan güneşliği açtım. Güneşlikteki aynadan yüzüme bakarken alnımın kenarındaki sıyrığı fark ettim. Yüzümdeki kanlar sadece anlımdaki sıyrıktan dolayıydı.

Az önceki kadın geri geldiğinde elinde tuttuğu beyaz beze ilaç döktü. Elindeki bezi alnıma tekrar sürünce gelen ürpertiyle kafamı geri çektim. İlaç yarayı yakmıştı. Bezi tekrar çektiğinde üzerine büyük yara bandı yapıştırıp yüzümdeki kanları başka bir bezle temizledi. Yerimden hareket etmeye çalışınca yan koltuğun alt tarafında duran telefonumu gördüm. Eğilip almaya çalıştığımda kadın buna engel olmuştu.

"Hareket etme. Kırığın olabilir. Zaten tek elin sargıda."

Kadına onaylar anlamda başımı salladım. Arabanın yanından tekrar uzaklaştığında ise eğilerek telefonumu aldım. En son Güneş'le konuştuğumu hatırlıyordum. Telefonu kapatmamış olabilirdi. Ya da olamazdı çünkü telefonun ekranı paramparça olmuştu. Sinirle içinden hattı çıkartıp çantama attıktan sonra dışarıda olanları seyretmeye başladım.

Olay yerine ambulans, polis ve çekici gelmiş, bana çarpan araba geri çekilmişti. Etraftaki meraklı insanların bazıları kazayı kameraya çekiyordu. Diğer arabadaki sürücünün durumunu ne kadar merak etsem de etrafta yaralı olan benden başka kimse gözükmüyordu. Arabamın sağ tarafındaki kapısının camı kırılmış ve kapı biraz yamulmuştu. Onun haricinde arabamda çok büyük hasar oluşmamıştı. Arabanın içinden çıkmaya çalıştığım sırada az önceki kadın beni fark edip yanıma koştu.

Gecenin SessizliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin