22.BÖLÜM "Restorandaki Genç Adam"

15 6 0
                                    


***

"Hemen geç otur," diyerek elimle koltuğu işaret ettim. Kapıdaki sarılma faslımızı zar zor atlatabilmiştim. İkili koltuğa oturunca yanına oturup tekrar boynuna sarıldım. Sarıldıkça ne kadar özlediğimi anlıyordum. İlk defa bu kadar ayrı kalmıştık onunla. "Şimdi anlat bakalım. Neden geldin?" derken yavaş yavaş boynundan ayrıldım. Sarıldığım için dağılmış olan saçlarını düzeltti.

"Bir dakika, biraz nefes almama izin ver," dediğinde gülerek gözlerinin içine baktım. Uzun bir yolculuk yaptığı için gözlerinin altı morarmıştı ve uykusuz olduğu belliydi. Yine de uyumadan önce neden geldiğini anlatmasını bekledim.

"Kaç gündür seni merak ediyordum. Sadece aramak yetmedi. Ben de canlı olarak görmek istedim," diyerek işaret parmağıyla burnuma dokundu. Gözlerim kendi kendine dolarken ağlamamak için beynime sinyaller gönderiyordum. Güneş'le kavga ettiğimiz için kendimi yalnız hissediyordum. Karon'ın tam bunun üzerine Türkiye'ye gelmesi kendimi yalnız hissetmemden kurtarmıştı beni.

"Hadi şimdi de sen anlat. Nasıl gidiyor? Yalnız yaşayabiliyor musun?" Tebessüm ederek kafamı eğdim. Pek yalnız yaşadığım söylenemezdi. Sürekli Güneş'le birlikteydim. Tabii son zamanlar dışında... "Güneş'le aranız nasıl?" diye devam ettiğinde kafamı hızlıca kaldırdım. Olanlardan haberi yoktu tabii. Anlatıp anlatmamakta da kararsız kalmıştım.

"Yorgunsun. Bir duş alıp güzelce dinlen. Sonra konuşuruz olur mu? Senin odan hâlâ duruyor, bavulunu oraya çıkarabilirsin," diyerek ayağa kalktım. Elinden tutarak Karon'ı da kaldırdığımda ondan önce koşup bavulunu alarak yukarıya taşıdım. Karon duş alırken ben de onun için tost hazırladım. Uzun yoldan sonra aç olmaması imkânsızdı. Tostu bir tabağa koyup, büyük bir bardağa da meyve suyu koyduktan sonra odasına çıkararak masasının yanındaki sehpanın üzerine koydum. Ondan gizlice girdiğim odadan yine aynı şekilde çıkıp salona indim.

Aydınlık ve karanlık görev değişimi yaparken, güneş yerini ay ve yıldızlara bırakmıştı. Karon yeni uyandığı için ikimize birden kahve yapıp bahçedeki masada oturarak Güneş'le aramdaki meseleyi anlattım. Her anlatışımda içimde bir şeyler hareketleniyordu. Güneş'i o şekilde görmek kalbimdeki çiziklere neden olmuştu. Aklıma geldikçe de bu çizikler sızlıyordu.

"Tatlım ne demem gerektiğini bilmiyorum. Güneş'i tanımıyorum ve bu yüzden yalan söyleyip söyleyemediğini anlayamam. Buna ancak kendin karar verebilirsin," diyerek boşta kalan eliyle elimi tuttu. "Senin de kafan karışık sanırım. Değil mi?" diyerek onaylamamı beklercesine gözlerime baktı. Kafamı evet anlamında sallayınca kısa bir tebessüm atıp devam etti. "Eğer biraz düşünmek istersen New York'a gel benimle. Biraz kaldıktan sonra tekrar buraya dönebilirsin. Hem sana söylemeyi unuttum. Dönüş biletimi de aldım. Yani fazla kalamayacağım."

Karon'ın burada az kalacağına üzülürken, New York fikrini de kafamda elemiştim hemen. Oraya gidersem Güneş çok üzülürdü ve bu ameliyatı için hiç de sağlıklı bir karar olmazdı.

"New York'a dönemem. Güneş'le aramız kötü bile olsa, hâlâ geçirmesi gereken bir ameliyat var. Karon keşke hep burada kalsan. Senden uzakta olmak beni yalnız kalmaktan korkutuyor," diyerek bir itirafta bulundum.

"Korkma tatlım. Yanında olmasam bile bir telefon uzağındayım. Beni her gün arayabilirsin."

Tekrar gülümseyerek soğuyan kahvemden bir yudum aldım. Karon'a Güneş'le ilgili yaptığım bütün araştırma adımlarını ve büyükannemden bahsetmiştim. Hepsini dikkatle dinleyip araştırmalarımla ilgili fikir vererek olaylarla ilgili kendi görüşlerini söylemişti. Her zaman en mantıklı bulduğum kişi Karon'dı ve bu yüzden onun tavsiyelerini dikkatle dinledim.

Gecenin SessizliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin