7.BÖLÜM "Bilinmeyen Gerçekler"

98 14 4
                                    

***


Bir an vardır ya hani... Sadece susarsın. Hiçbir şey gelmez elinden. Başın döner, miden bulanır, bütün sesler kayboluverir bir anda. Sonra... Sonra hepsi geçer ve hayatına kaldığı yerden devam etmek zorunda kalırsın.

Hayatına yeni giren bir kişi... Onu tanıyalı bir hafta olmuş. Yavaş yavaş hayatının merkezine çekmişsin onu. Değer vermişsin. Onu sevdiğini hissetmişsin. Ona acıdığını, onu bırakamayacağını anlamışsın. Bunların hepsini ise, onun kanser olduğunu öğrenince fark etmişsin.

Hayatımda değer verdiğim kişiler teker teker kaybolup giderken bunun Güneş'e de olmasını seyredemezdim. Beni yalnız bırakmayıp sürekli yanımda olmuştu. Babamın mezarının başında her ağlayışımda yanımda o vardı. Şimdi nasıl izin verirdim ona bir şey olmasına?

Engin Amca'nın yanından ayrılalı yarım saat olmuştu. Nereye gittiğimi bilmeden yürüyordum. Engin Amca, Güneş'in bana değer verdiğini söylemişti. Dünkü yemekte bunu anladığından bahsederek, onun yanında kalmamı ve okullar açılana kadar ona arkadaşlık etmemi istemişti. Zaten burada Güneş'ten başka arkadaşım yoktu. Eğer Scarsdale'a dönmezsem burada yalnız başıma kalmış olacaktım. Yine kocaman bir boşluk içindeydim. Her tarafım karanlıktı. Çıkış yolundaki ışığa nasıl ulaşacağımı bilmiyordum.

Ara sokaklarda uzun bir süre yürüdükten sonra bir caddeye çıktım. Bir taksiye binip eve gitmeye karar vermiştim. Eve geldiğimde saat 16.30 olmuştu. Karon'dan işittiğim tatlı azarlardan sonra odama giderek yatağımın üzerine uzandım. Sadece düşünmek istiyordum. Ne yapmam gerektiğini sorgulamalıydım. Güneş'in yanından ayrılamazdım.

Odamın kapısı aniden açıldığında yerimde doğruldum. "Belinda, birazdan Güneş bizi almaya gelecek. Bavullarını aşağıya indirelim."

Güneş dediği anda kalbime saplanan bıçakla, gözlerimi sıkıca kapattım. Ondan asla ayrılamazdım; özellikle de bu hâldeyken. Bu kısa sürede onun yanında mutlu olup, kötü zamanlarında yalnız bırakmak bencillik olurdu. Burayı ve onu bırakamazdım, bırakmayacaktım.

"Karon ben gelmiyorum."

En kararlı biçimde tutmuştum ses tonumu. Karon yüzüme şaşırarak bakmaya başladığında ise ciddiyetimi korumaya devam ettim.

"Belinda, bavulunu aşağıya indir tatlım. Güneş birazdan gelecek," dedi kaşlarını kaldırıp. Hiçbir şey yapmamıştım. Kararlıydım. Gitmeyecektim.

"Karon. Ben gelmiyorum." Her kelimesini bastırarak söylemiştim.

"Belinda. Ne söylediğinin farkında mısın? 3 saat sonra uçağımız kalkacak. Hemen kalk ve bavulunu indir," dediğinde tepkimi korudum. Söylediğini yapmayacaktım. Burada kalmak zorundaydım.

"Karon Scarsdale'a dönmek istemiyorum. Burayı çok sevdim. Ayrılmayacağım. Ben 20 yaşındayım ve kendi kararlarımı verebilirim. Sen çok istiyorsan kendin dönebilirsin."

"Sen iyi değilsin. Hadi, çabuk ol. Aşağıda bekliyorum."

Beni umursamıyormuş gibi konuşması sinirlerimi bozmuştu.

"Karon gelmeyeceğim. Zorla mı götüreceksin? Beni kontrol edemezsin, artık çocuk değilim ben. Ne yapmak istiyorsam yaparım," diye bağırdım. Kaşlarını iyice çatarken yüzüme büyük bir öfkeyle baktı.

"Belinda," deyip bağırmasıyla irkilmiştim. Bana ilk defa bu şekilde bağırıyordu. "Belinda. Burada kalamazsın. Anladın mı? Senin ülken burası değil." Karon'ın bağırması kararlılığımın yerini karmaşık bir duyguya bırakmama neden olmuştu. Sinirli, şaşkın ve aynı zamanda üzgündüm. Gözlerim dolduğunda kendime engel olamadan ağlamaya başlamıştım.

Gecenin SessizliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin