14.BÖLÜM "Tehlikeli Kelimeler"

93 14 0
                                    

***

Yatağımdan kalkarak odamdaki pencereleri açtım. Bugün hastaneye gitmem gerektiği için fazlasıyla erken kalkmıştım. Öyle ki; hava bile yeni aydınlanıyordu. Hazırlanıp aşağıya indiğimde, dün benim evimde kalan Eylül'ü de uyandırdım. Birlikte evden çıkıp arabama bindik.

"Belinda, bu araba süpermiş. Babamı tatil bitmeden önce ikna edip hemen bir araba aldırmam gerekiyor. Ama cezam yüzünden almaz."

"Bir daha okulda devamsızlık yapmazsın sen de," dedim arabayı çalıştırırken.

"Ama okul çok sıkıcı bir yer. Daha üniversitesi de var bunun." Bahçe kapısından çıkarken kafamı aniden Eylül'e çevirdim.

"Sen zaten üniversite okumuyor muydun?" dedim şaşkınlıkla.

"Hayır, lise son. Tabii şu devamsızlık yüzünden okulu biraz zar zor geçtim ama daha üniversite okumam lazım." Bu kadar küçük olduğunu düşünmemiştim.

"Üniversite okuduğunu sanıyordum. Yani sen 18 yaşında mısın?" dediğimde kafasını salladı. "Evet. Geçen ay 18'i bitirdim," dedi. Benden iki yaş küçüktü, ben ise aynı yaşta olduğumuzu düşünüyordum.

"Geçmiş doğum günün kutlu olsun," dedim tebessüm ederek. "Teşekkür ederim," dedi gülümsememe karşılık vererek.

Sessiz yolculuğun ardından sonunda hastaneye gelmiştik. Hastane kapısından girip yoğun bakım bölümüne geçerken bizden birisini arıyordum. Baran'ı sandalyelerin birinde otururken gördüğümde yanına gittim. Kafasını kaldırıp bana baktığında gözünün altının morardığını gördüm. Hiç uyumamış gibi görünüyordu.

"Baran. Güneş çıktı mı?" dediğimde kafasını iki yana salladı.

"Az önce ameliyata aldılar. Öğlen saatlerinde çıkacakmış. Keşke biraz daha geç gelseydin."

"Geç gelip gelmemem önemli değil. Doktor onun hakkında bir şey söyledi mi?" Gözlerini benden çekerek kafasını yere eğdi.

"Bu ameliyat sadece diğer ameliyat için ön hazırlık olacakmış. Yani bu ameliyat iyi geçerse kurtulma şansı artacakmış. İyi geçmezse de, önümüzdeki tedavilere bakılacakmış."

Baran'ın bakmadığını bilsem de başımı anladığımı belirtircesine salladım. Ardından yanına oturarak Eylül'ün de oturması için kendi yanımı işaret ettim. Eylül hayranlıkla Baran'ı izlediği için yaptığım hareketi görmemişti.

"Eylül. Otur istersen, ayakta durma," dedim sakince. Baran da kafasını kaldırıp Eylül'e baktığında, Eylül kafasını hızla ondan ayırıp yanıma oturdu. Yanıma tamamen yerleştiğinde kulağıma doğru eğildi.

"Belinda neden bana Baran'ın taş gibi olduğundan da bahsetmedin," dediğinde gülmeme engel olamamıştım. Küçük kahkahamla birlikte Baran bana dönse de bir şey yok anlamında kafamı iki yana salladım.

Eylül'e dönerek, "Yanımızda oturuyor Eylül. Sessiz ol," dedim. Dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra onaylayarak kafasını salladı.

Öğlen saatlerine yaklaştığımızda heyecandan yerimde duramıyordum. Çok endişeliydim; ameliyatın nasıl geçtiğini merak ediyordum. Bu ameliyat çok önemliydi.

Koridorun başında Derin ve Egemen'in bize doğru ilerlediğini gördüm. Baran'ın yanına giderek Güneş'in durumunu sorduklarında ben de yanlarına gittim. Ameliyathanenin kapısı açılınca hepimizin gözleri o yöne çevrilmişti. Beşimiz birden doktorun yanına koştuk. Ne olduğunu çok merak ediyordum ama doktorun yüz ifadesinden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Dayanamayıp soran Derin oldu.

Gecenin SessizliğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin