Üzerime tam oturan elbiseyi seyrederken, ellerimi belimde gezdirdim. Güzel durmuştu sanırım. Tekrar aynaya baktım. Hayır, dar olmuştu. Kilo falan mı almıştım ben?
Oturup depresyona girecektim ki, vazgeçip hazırlanmam gerektiğini söyledim kendi kendime. Elbiseyi, nefesimi içime çekerek çıkarttım ve konuştum. "Homili gırtlak yersen, böyle olur tabii! Doyduğunu bilmiyorsun ki, balıksın mübarek!"
Sonra elime kalın askılı, kalem siyah elbiseyi aldım, inceledim. Dizimden 1 karış aşağıya falan gelecekti. Yatağa oturdum ve arkasındaki fermuarı açıp, giydim. Dolabımın yanındaki siyah ayakkabıları elime aldım. Stilletto modelleri geçirerek aynada kendime baktım. Güzel olmuştum.
Banyoya ilerledim ve rimeli kirpiklerimde gezdirdim. Dudağıma, kendi renginde mat ruju yaydım ve makyajımı sonlandırdım. Düğüne mi gidiyordum sanki?
Küçük kahverengi valizimin içine, şarj aletimi, birkaç tane yedek toka ile koydum ve fermuarını zorlanarak kapattım. Elime alıp, elbisemin kolunu sıyırdım ve saatime baktım. 19.46
"Anne, ben çıkıyorum." dedim ve ince kırmızı şalı omuzlarıma yerleştirdim. Annem gözleri dolu dolu bir şekilde yanıma geldi. "Annecim, 2 güne döneceğim zaten." derken sarıldım.
"Dikkat et, üşütme sakın." dedi ve saçlarımı okşadı.
"Merak etme sultanım, hem yazın göbeğinde, ne üşütmesi?" Güldüm, "Sen de kapıyı iyi kilitle." dedim ve veda saçmalığını uzatmamaya çalışarak evden çıktım.
Annemden zor izin almıştım. Çapraz
sorgulama yapmıştı bana bildiğin... Sadece iş için mi gidiyorsun? Kimler geliyor? Nerede kalacaksın? Vesaire vesaire...Kapıda gördüğüm beyaz Porsche, gözlerimi yuvarlamama sebep oldu. Sözümden dönmüşüm gibi hissediyordum.
"Gelmeyeceğim kardeşim! Git kendine başka oyuncak bul!" diyerek itekledim Çağrı Bey'i.
"Geleceksin kızım! Ben Ahmet abiye söz vermiştim hem. Ne kadar uyuz olurlarsa olsunlar kovmayacağım diye! O yüzden gelmek zorundasın." İteklememi, hiç mi hiç umursamamıştı.
"Kızım deme bana! Kabadayı!" Diyerek atarlandım ve sonra, kollarımı bağlayıp konuştum. "Sen Ahmet abiye dua et."
Çağrı Bey, arabadan indi ve valizimi alıp, bagaja yerleştirdi. Saçları, hafif esen rüzgara yakışmıştı... Ancak bunu umursamıyormuşçasına arabanın yolcu kapısını açtım, içine oturdum. Çağrı güldü, koltuğuna yerleşti. Tam konuşacaktı ki, "Ağzını açarsan yemin ediyorum ki çarparım!" diyerek onu susturdum.
Kahkaha atıp, "Tipini gören kadın sanır." dedi.
"Seni de adam..." diye kendi kendime mırıldandım, devam ettim. "Yol boyunca çeneni kapat!" diyerek radyoyu açtım.
Göksel- Tam da şu an çıkmıştı. Yavaşça eşlik etmeye başladım. "Keşke şu an yanında olsam, işte tam da tam da şu an. Keşke şu an aklına düşsem, işte tam da tam da şu an."
"Sesin güzelmiş ya." diyen Çağrı Bey ile gözlerimi ona çevirdim. Radyonun sesini kısmış, bana bakıyordu. İlk defa onun yanında utanmış bir şekilde içten güldüm ve "Pisliksin." dedim, O da kahkaha atıp, arabayı hızlandırdı.
***
Kağan TÜRKER'den
"Abim arıyor." dedi Anka. Telefon ekranına baktığımda Tek Kahramanım yazdığını gördüm. Gülümsedim, abisini çok seven bir kız olduğu belliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maşuka Mahallesi (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilHazan, biricik annesi ile Maşuka Mahallesi'nde yaşıyor. Maşuka Mahallesi... Bir mahalle ne kadar sıcak olabilir? Dedikoducu, pardon... Halka bilgilendirme yapan bu kadar kokuşuk, pardon... Ponçik teyze varken? Gençler, ailelerine yardım için, mah...