Merhaba! Ben geldim...
Şaşırttım sizi değil mi? Sınır dolmadı, dolacak gibi de değil. Bu olan, sınırların olmaması, beni oldukça üzdü. Ama sonra dedim ki;
'Ne için yazıyorsun Selin?'
Bunu sorguladım. Sonra oturup, saatlerce bölüm yazdım. Tıkandım, şiir okudum. Yazmaya devam ettim. Sözcükler, kağıda dökülememeye, aklımdan çıkmamaya başlayınca, şarkılar dinledim. Farketmeden, 3900 kelimelik bölüm yazmışım.
Bana kalırsa bu bölüm, olması gereken, olmazsa olmaz bir bölümdü.
Umarım sizin için de öyle olur. Siz de, memnuniyetle okur ve satır arası yorumlarınızdan beni mahrum etmezsiniz.
20K için teşekkür ediyorum. Sizi seviyorum...
40 Yorum/ 30 Vote
🌸
"Ben bir doktora bakayım." Diyen Anka, oturduğu hasta yatağından yavaşça ayağa kalkmıştı. Eli, Kağan'ın elleri arasındaydı. Odaya girdiğinden beri, yüzünden bir anlık bile gülümsemesi ayrılmıyordu. Uykusuzluğuna inat, gözlerini ovuşturup, sevgilisine bakmaya devam ediyordu. Fakat şu an, doktor ile konuşup, Kağan'a tam olarak ne zaman kavuşacağını sormalıydı.
"Gitmesen?" Dedi Kağan, yıllarca kaybetmiş olmanın zorluğu ile. Ayrıldıkları en ufak an da, bir daha bir araya gelemeyecekmiş gibi hissediyordu. Hoş, uyandığından beri henüz ayrılmamışlardı. Eh, bundan hiç şikayetçi değildi. Asla ayrılmasınlardı.
"Sevgilim... Sadece doktorla konuşup, durumunu öğreneceğim. Sonra geri geleceğim." Diyen Anka, eğildi ve adamın sağ eline bir buse kondurdu. Gözlerini sevgilisine çevirip göz kırptı ve arkasını dönüp, bir iki adım ilerledi, kapı kolunu kavradı. O sırada, Kağan'ın sesini duydu.
"Seni çok seviyorum, güzel kadın." Utangaçlıkla arkasına dönemedi Anka. Bu adam, her hareketi ile onu nasıl mest edebilirdi? Yanında çıldırmadan, ölmeden masum masum aşk yaşayamaz mıydı? Söz, gıkı bile çıkmazdı. "Kağan!" Diye bağırıp güldü ve şakasına kapıyı çarparak çıktı.
Kağan'ın doktoru birkaç metre ötedeydi. Yanında ise, bir kadın bulunuyordu. Kadını tasvir etmesi gerekirse, siyah beline kadar uzanan saçları sahipti, hafif basenli fakat beli oldukça inceydi. Üzerinde alelacele giyilmiş olan nar çiçeği bir tişört ve alakasız bir eşofman bulunuyordu.
Kadın, doktoru dikkatle dinlerken, kucağındaki kızına daha sıkı sarıldı ve göz yaşlarını, küçük kıza göstermeden sildi. Bu kadın, neden Kağan'ın odasının bir kaç adım ötesinde, Kağan'ın doktoru ile konuşuyordu? Biri hemen açıklamalıydı, yoksa fena cıngar çıkartacaktı.
Çok fazla durduğu yerde kaldığını düşünüp, birkaç adım ilerledi Anka. Şimdi ne konuştuklarını net duyabilecek konumdaydı.
"Doktor bey, Kağan... Eşim iyi olacak mı? Onu görebilir miyim, ne olur?! Kızım çok özledi babasını." Sanem'in sarf ettiği sözler, gözlerinin dolmasına neden oldu Anka'nın. Yutkundu, sağ eli duvara tutundu. O sırada, sol gözünden bir damla yaş yuvarlanıverdi. Dudağını ısırdı ve arkasını döndü. Ne yapacaktı? Kaçıp, Kağan'ı geride mi bırakacaktı?
Anka, Kağan'ın yokluğunda kullandığı, avuç avuç psikiyatr ilaçlarını düşündü. Gördüğü halüsinasyonları, araba kullanmayı katiyen bırakmasını, Kağan'ın annesinden aldığı içindeki malzemesi bitik parfüm şişesini...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maşuka Mahallesi (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilHazan, biricik annesi ile Maşuka Mahallesi'nde yaşıyor. Maşuka Mahallesi... Bir mahalle ne kadar sıcak olabilir? Dedikoducu, pardon... Halka bilgilendirme yapan bu kadar kokuşuk, pardon... Ponçik teyze varken? Gençler, ailelerine yardım için, mah...