Multideki müzik ile okuyabilirsiniz :) İyi okumalar ^^
Soğuk ve karanlık odada üzerimdeki örtüye daha çok bürülenmiş öylece oturuyordum. Vücudum hala titremeye devam ederken alnımdan çeneme doğru akan terler iz yapmıştı. İlk defa çaresizliği ve korkuyu iliklerime kadar hissetmiştim. Şimdi aldığım her nefes daha bir kıymetli olmuştu. Ölümden daha önce hiç bu kadar korkmamıştım.
------------------------------------------------------
Belirti 2
Ölüm korkusunu iliklerine kadar yaşamak ve kurtulmak için sürekli bir arayış içinde olmak.
------------------------------------------------------
Aslında kaybedeceğim bir şey yoktu. Ailemi seviyorum tabii ki ama çok fazla sorunlar yaşadım. Babamın dövmeleriyle, annemin azarlamalarıyla hiç eksik olmayan bir hayatım vardı. Sevdiğim, değer verdiğim bir arkadaşım da yoktu veya sevgilim. Şöyle yaşadığım zamana dönüp bir bakıyorum da beni hayata bağlayan tek şey hayallerimmiş. Ben bu zamana kadar sadece hayallerimi gerçekleştirebilmek için yaşamışım. Çektiğim bütün sıkıntılar hayallerim içinmiş. Ama her zamanki gibi hayat beni şaşırtmamış ve karşıma bu olayı çıkartmıştı. Tam hayallerimi gerçekleştirmiştim ki ölümle karşı karşıya geldim.
Akmaktan vazgeçmeyen gözlerimle belli bir yere odaklanmış öylece bekliyordum. Belki kurtulmayı, belki de ölümü...
Odada yankılanan hıçkırıklarıma kapının açılma sesi karışmıştı. Odaya giren siyah adamla birlikte korkum da artmıştı. Dizlerimi daha çok kendime doğru çekip başımı dizlerime koymuştum. Adım sesleri yaklaştıkça kalp atışlarım da artıyordu. Burnuma dolan parfüm kokusuyla yanıma geldiğini anlamıştım. Neler olacağını beklerken koluma dokunmasıyla başımı dizlerimden kaldırıp uzaklaşmaya çalışmıştım. Korkulu gözlerle ona bakarken gözlerini gördüğümde tuhaf hissetmiştim. Bana farklı bakıyordu sanki. Gözlerimi gözlerinden çekip kapıya çevirdiğimde uzun bir koridor gördüm. Aralıklı bir şekilde tablolar yerleştirilmiş ve düzenliydi. Tabloların hepsinde bir kadın ve bir adamın resmi vardı. İçten bir gülümsemeyle bakıyorlardı. Bir evde olma ihtimalim yüksekti. Koridoru incelerken gözlerimin önünde bir kağıt sallanmıştı. Dikkatimi kağıda verip okumaya başladım.
- Yemeğini neden yemedin?
(Min Ji)- İstemiyorum. Bırak beni.
- Açlıktan ölmek istiyorsan ben karışmam.
(Min Ji)- Neden konuşmuyorsun?
Sorduğum soruyla birlikte odaya derin bir sessizlik çökmüştü. Ne yapacağını, nasıl bir tepki vereceğini merak ediyordum. Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde bana baktığını gördüm. Yine farklı bakıyordu ve bu benim tekrar tuhaf hissetmeme neden oldu. Karşımdaki kişiye fazlasıyla kızgınken ve ondan korkarken neden farklı hissettiğimi bilmiyordum. Düşüncelerime dalmışken kulaklarıma dolan sesiyle dikkatimi ona vermiştim.
- Öyle olması gerekiyordu.
(Min Ji)- Ne-neden?
- Soru sorup durmayı kes!
Birden bağırmasıyla olduğum yerde irkilmiş ve gözlerimi yere indirmiştim. Kısa bir süre sonra yanımdaki hareketlilikle ona bakmadan ne yaptığını anlamaya çalışmıştım. Önümdeki yemek tepsisini alıp kapıya doğru ilerlemişti. Arkasından ona bakıyorken kapıda bir süre beklemiş ve daha sonra dışarı çıkıp kapıyı örtmüştü. Oda tekrar karanlık ve soğukluğuna bürülenmişti. Kendimi çok halsiz hissediyordum. Üzerimdeki örtüye sımsıkı sarılmışken neden hala titreyip, üşüdüğümü anlamamıştım. Kapanmak için direnen gözlerime daha fazla dayanamayıp başımı arkaya yaslayarak gözlerimi kapattım.
Alnımda hissettiğim soğuklukla zorla gözlerimi açmaya çalıştım. Görüntü bulanık olsa da karşımdaki siyahlı adamı görmüştüm. Zorlukla kolumu kaldırıp elimi alnımdaki soğuk cisme götürdüm. Bez olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Bileğimde hissettiğim sıcaklıkla gözlerimi daha çok açmaya çalışarak bileğime baktım. Siyahlı adam bileğimi tutup eski yerine koymuştu. Kaçırdığı birine neden bu şekilde davranıyordu ki? Ne istiyordu benden? Aklımdaki sorulara cevap bulmaya çalışırken sesi kulaklarımı doldurmuştu.
- Yemeğini ye.
(Min Ji)- İstemiyorum.
- İlaç içmelisin yoksa daha kötü olacaksın.
(Min Ji)- Kaçırdığın birine neden bu şekilde davranıyorsun?
Sorduğum sorunun üzerine odaya derin bir sessizlik çökmüştü. Vereceği cevabı sabırsızlıkla bekliyordum.
- Sana soru sormayı bırakmanı söylemiştim. Beni daha fazla sinirlendirme ve şu yemeği ye.
Önüme doğru sürdüğü yemek tepsisine bir süre bakıp tekrar gözlerimi siyahlı adama çevirmiştim. Hala yüzünde maske vardı. Gözlerine bakmak beni korkuttuğu için gözlerimi tekrar yemek tepsisine çevirdim ve kaşığı alıp yemeği yemeye başladım.
Kısa bir süre sonra daha fazla dayanamadım ve kaşığı yerine koyup yemeği bıraktım. Bu zamana kadar yediğim bile büyük bir mucizeydi. Kaşığı koyduktan hemen sonra siyahlı adam bir elinde ilaç diğer elinde de su bardağını uzattı. Hapın ne olduğunu bilmediğim için içmeyecektim. Ne kadar korksam da konuşmaya başladım.
(Min Ji)- İçmek istemiyorum.
- Üşütmüşsün o yüzden iç.
(Min Ji)- Ben ilaç kullanmıyorum.
Siyahlı adam uzattığı su bardağını yere koyup ilacı da yemek tepsisine bıraktı. Daha sonra yanındaki ilaç kutusunu bana uzattı. Çekinerek ilaç kutusunu alıp ne olduğuna baktım. İsmini okuyunca üşüttüğüm zaman kullandığım ilaç olduğunu gördüm. Ben ilaca bakarken o konuşmaya başlamıştı.
- Şimdi iç artık.
Su bardağını tekrar uzattığında yüzüne bakmayarak bardağı alıp ilacı içtim. Su bardağını yemek tepsisinin yanına koyduktan hemen sonra sesini duymuştum.
- Bir daha bana yalan söyleme.
İlaç kutusunu, su bardağını ve yemek tepsisini aldıktan sonra ayağa kalkarak kapıya doğru ilerlemeye başladı. Bir anlık gelen cesaretle aklımı fazlasıyla meşgul eden soruyu ona yönelttim.
(Min Ji)- Benden ne istiyorsun?
Bir süre sessiz kaldıktan sonra hala arkası bana dönükken konuşmaya başladı. Daha sonra ise odadan çıkmıştı.
- Senden hiçbir şey istemiyorum.
Bir bölüm sonu dahaaa :) Sınır koyduğumu söylememiştim ama 10 vote geldiğinde yb yayınlayacaktım. Az önce 10. vote de geldiği için yb hemen yayınlamak istedim. Bu çalışmamda da beni yalnız bırakmayıp vote ve birbirinden güzel yorumlarıyla bana destek olan herkese teşekkür ederim. Ayrıca yeni okuyucularıma da teşekkür ederim :) Lütfen bu bölüme de vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın =)
Sınır 12 vote
SARANGHAEEEEEE ^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stockholm & Filofobi
FanfictionStockholm Sendromu: Katiline aşık olmak. Filofobi: Aşık olmaktan korkmak. İki tür hastalık ve bu hastalığa sahip olan iki kişi. Birbirleriyle karşılaşırlarsa peki, ne olacak? Gelin Stockholm Sendromu ve Filofobi hastalığına sahip olan bu iki kişini...