---Jimin---
Hızlı adımlarla mutfağa giderken bir yandan da onu nasıl odasına götürebileceğimi düşünüyordum. Fazla zamanım olmadığı için hemen elinden tutup peşimden sürüklemeye başladım. Merdivenlere geldiğimde bir basamak çıkıp beklemeye başladım. Eğer merdivenlerden çıkarsak adım seslerimizden iki kişinin yukarı çıktığı anlaşılacaktır. Aklıma gelen fikirle ona dönüp işaret parmağımı dudaklarıma doğru götürüp konuşmaya başladım.
(Jimin)- Şişşt!
Bana anlamamış gözlerle bakarken hemen kucağıma aldım ve merdivenleri çıkmaya başladım. Fazla şaşırmış olacak ki sesini çıkartmamıştı. Doğrusu bu da benim işime yarıyordu. Odasına yönelirken aklıma gelen düşünceyle bu sefer kendi odama doğru ilerlemeye başladım. Ne olacağı belli mi olurdu. En güvenilir yer benim odam.
Kapının önüne geldiğim sırada aşağıdan gelen Jungkook'un sesiyle olduğum yerde kalmıştım.
(Jungkook)- Jimin? Nereye gittin?
(Jimin)- Ah! Şey, üzerime su döküldü de değiştirip geleceğim.
(Jungkook)- Tamam
Rahatlamış bir şekilde nefes verip hemen odama girdim. Onu kucağımdan indirdikten hemen sonra dolabıma doğru ilerleyip elime gelen ilk t-shirt alıp üzerime geçirdim. Kapıya yöneldiğimde aklıma gelen şeyle durup ona baktım ve konuşmaya başladım.
(Jimin)- Sakın sesini çıkarma.
Bir süre cevap vermesini beklesem de vermeyeceğini anlayınca odadan çıkmıştım. Önceden hemen başını sallayarak onaylardı ama şimdi kocaman kocaman ayırdığı gözleriyle bana bakmayı sürdürmüştü. Arada bu kıza da geliyorlar galiba.
Mutfağa geldiğimde düşünmeyi bırakıp bana bakmakta olan Jungkook'a baktım ve konuşmaya başladım.
(Jimin)- İstediğin bir şey mi var?
(Jungkook)- Yardım etmek için gelmiştim.
(Jimin)- Gerek yoktu. İşlerinden zaman bulmuşken dinlenmene bak.
Kahve yapmaya devam ederken Jungkook'un konuşmaya başlamasıyla dikkatimi ona vermiştim.
(Jungkook)- Gerçekten hala arkadaş edinmedin mi Jimin? Veya sevgili?
Jungkook'un sorduğu sorusuyla işime ara verip kısa bir süreliğine ona baktım ve tekrar işime döndüm. Daha fazla onu bekletmeden sorusunu cevaplamıştım.
(Jimin)- İlgilenmediğimi biliyorsun. Neden sordun?
(Jungkook)- Geçen geldiğimde mutfakta çorba tenceresi vardı. Şimdi ise kahvaltıda omlet yemişsin ve hazır değiller.
Ah! Ne yapmalıyım şimdi? Ne söyleyeceğim? Jungkook'u kandırmak hiç kolay olmayacak.
(Jimin)- Ben yaptım.
(Jungkook)- Sen yemek yapamazsın Jimin, daha doğrusu uğraşmazsın.
Vereceğim cevap olmadığı için sessiz kalmıştım. Bunu anlayan Jungkook konuşmasına devam etmişti.
(Jungkook)- Eğer kız arkadaşın varsa bana söyle Jimin. Bu şekilde kendimi çok rahatsız hissediyorum.
Bir süre ne söyleyeceğimi düşündükten sonra konuşmaya başladım.
(Jimin)- Kız arkadaşım var.
(Jungkook)- Ah! Gerçekten mi? Çok sevindim Jimin ve şimdi rahatladım. Bu kadar iyi olman kız arkadaşın sayesinde demek ki. Peki ne zaman tanışabileceğim?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stockholm & Filofobi
FanfictionStockholm Sendromu: Katiline aşık olmak. Filofobi: Aşık olmaktan korkmak. İki tür hastalık ve bu hastalığa sahip olan iki kişi. Birbirleriyle karşılaşırlarsa peki, ne olacak? Gelin Stockholm Sendromu ve Filofobi hastalığına sahip olan bu iki kişini...