*11*

459 71 65
                                    

---Jimin---

(Min Ji)-Lütfen, yanımda kal.

(Jimin)-Ne-ne? Saçmalama!

(Min Ji)-Bir kez kabus görmeden uyanmak istiyorum. Lütfen yanımda kal.

Ne yapmam gerekiyordu şimdi? Yanında kalmalı mıydım? Nereden geldiğini anlamadığım bir istekle yavaşça yanına uzandım. Yaptığım şeyin yanlış olduğunu bildiğim halde düzenli nefes alışverişini yüzümde hissederek onu incelemeye başladım. Benliğinde hiçbir duygu barındırmayan bana, farklı hissettirmeye başlamıştı. Artık ondan korkmaya başlamıştım. Beni etkilemesinden, kendime verdiğim sözü tutamamaktan, ona aşık olmaktan korkmaya başlamıştım...

---Min Ji---
Yüzümde yer edinmiş gülümsemeyle gözlerimi açmıştım. Siyahlı adamla olan halimize mi şaşırayım yoksa kabus görmediğime mi bilememiştim. Şaşırmayı şimdilik bir kenara bırakıp siyahlı adamı incelemeye başladım. Yüzünü ilk defa bu kadar yakından gördüğüm için içimden ona bakma isteği gelmişti. Keşke onu her zaman uyurken görseydim. Uyanıkken ne kadar korkutucu görünüyorsa şimdi bir o kadar masum görünüyordu. Ona oyun oynamak istemiyordum. Keşke gerçekten haklı olsaydı...

Karnımdan gelen tuhaf sesle düşüncelerimden ayrılıp siyahlı adamı uyandırmamaya çalışarak kollarımı boynundan çekmeye çalıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karnımdan gelen tuhaf sesle düşüncelerimden ayrılıp siyahlı adamı uyandırmamaya çalışarak kollarımı boynundan çekmeye çalıştım. Uzun bir uğraştan sonra tam kurtuldum derken omzumda yer eden kol ile olduğum yerde kalmıştım. Tekrar yavaş hareketlerle siyahlı adamın kolundan kurtulmaya çalışmıştım. Elinden tutup omzumdan kaldırdığım sırada tekrar kolunu omzuma koymuş ve beni kendine daha çok çekmişti. Uyanık olup olmadığına bakmak için başımı kaldırdığımda burnu burnuma değmişti. Kendimi toparlayıp biraz uzaklaşmaya çalışsam da bir türlü izin vermiyordu. Son çare onu uyandırmaktı galiba.

(Min Ji)-Pişt! 

Hiç kımıldamamıştı bile. Elimle yavaşça koluna vurarak tekrar uyandırmaya çalıştım.

(Min Ji)- Artık uyanmalısın.

Başını biraz daha boynuma gömdükten sonra derin bir nefes almıştı. Sıcak nefesini boynumda hissetmek nefesimi kesmişti. Daha sonra uykulu sesiyle konuşmaya başladı.

(Jimin)- Lütfen biraz daha bu kokuyla uyumama izin ver.

(Min Ji)- Ne-ne?

Kısa sürede tekrar nefes alışverişleri düzene girmiş ve uyumaya devam etmişti. Bende kımıldamadan olduğum gibi duruyordum. Neden böyle davranıyordu? Bu durum ikimiz için de kötüydü. O bir katil ve bende onun rehinesiydim. Bu şekilde davranmamalıydı. Şiddet görmekten de mutlu değildim ama bir erkekle bu kadar yakın olmak da iyi değildi benim için. Sıkıntılı bir nefes verip konuşmaya başladım.

(Min Ji)- Ne yaptığının farkında mısın? Lütfen kendine gel artık.

Konuşmamdan rahatsız olmuş olacak ki yerinde biraz kımıldanıp başını boyun girintimden çekmişti. Başımı yüzüne çevirdiğimde yavaşça gözlerini açıp bakmaya başladı. Bir süre gözlerimin içine baktıktan sonra yatış pozisyonumuzu gördü. Hemen sonra da kendini yerde bulmuştu. Yerle buluştuktan sonra acı dolu sesi odaya yayılmıştı. Gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Bileğini tutarak düştüğü yerden kalktığında bende yatağın diğer tarafından kalkmıştım. Gülmemek için kendimi tutuyordum ve neden benimle uyuduğunu düşünüyordum. Bileğini ovduktan sonra bana döndü ve konuşmaya başladı.

Stockholm & FilofobiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin