---Min Ji---
Jungkook'tan duyduklarım bana ağır gelmişti. Dayanılması güçtü. Sevdiğim insanın kötü olması kendimden geçmeme neden olmuştu. Nereye gittiğimi bilmeden ilerlerken kulağımı dolduran uğultular beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Gözyaşlarım yüzünden önümü göremiyor ve titreyen bedenime çarpan bedenler yüzünden daha fazla sarsılıyordum. Bir adım daha attıktan sonra kolumu tutup beni çeken kişi özlediğim kokuya sahipti. Birlikte geçirdiğimiz zamanları düşünüp özlemimi azaltmaya çalıştığım kişiydi. Sevdiğim adamdı...
Başımı göğsünden kaldırıp yüzüne baktığımda onu ne kadar özlediğimi bir kez daha hissetmiştim. Buz kesmiş soğuk ellerimi yüzüne götürdükten sonra iyi olduğunu görmenin rahatlığıyla kollarımı boynuna dolamıştım. Beni sarmalayan bir çift kol az da olsa kendime gelmeme neden olmuştu. Her şeyi unutup anın tadını çıkarmaya başlamıştım.
Bir süre öylece durduktan sonra kollarımı boynundan çekmiş ve yüzüne bakmaya başlamıştım. Bir süre bana baktıktan sonra sıcak eli, buz tutmuş elimi hapsetmişti. İlerlemeye başladığında bir süre daha onu görebilmek için sesimi çıkarmamıştım. Küçük ama güzel bir kafeye girdiğimizde arkalardan boş bir masaya oturmuştuk. Garsona kahve ve sıcak çikolata getirmesini söyledikten sonra masadaki eline gözlerini dikmişti. Her hareketini, her halini özlemiştim. Hem de hiç olmadığı kadar...
Siparişler geldikten sonra kahvesinden bir yudum almış ve aramızdaki sessizliği bozmuştu.
(Jimin)- Çikolatayı seviyorsun diye sıcak çikolata istedim. Eğer başka bir şey istersen-
(Min Ji)- Gerek yok, bu iyi.
(Jimin)- Ah! Peki.
Bir süre daha aramızda sessizlik olduktan sonra Jimin tekrar konuşmaya başlamıştı.
(Jimin)- Özür dilerim. Benim yüzümden bu hale geldin. Hak etmediğin halde.
Jimin gözlerini bana çevirdiğinde gözlerine bakarak konuşmaya başlamıştım.
(Min Ji)- İnsan sevdiği şeylerin sonucuna katlanabilir. Belki zor olur ama eğer gerçekten seviyorsa buna dayanabilir.
Gözlerimi Jimin'in gözlerinden alıp sıcak çikolatama çevirdikten sonra yüzüme gülümseme yerleştirip konuşmama devam etmiştim.
(Min Ji)- Çikolata için katlanmayacağım bir şey yok.
Gözlerim tekrar Jimin'i bulduğunda onun da gülümsediğini görmüştüm. Bu beni fazlasıyla rahatlatmıştı. Uzun bir süre sonra onu bu şekilde görmek en çok istediğim şeydi. Ellerimin arasındaki sıcak çikolata bardağımı tutarken vermiş olduğu sıcaklıkla biraz daha kendime gelmiş ve konuşmaya başlamıştım.
(Min Ji)- Sen. İyi misin?
Ona bakmadan yönelttiğim soru üzerine bana bakmaya başladığını hissetmiştim ama gözlerimi sıcak çikolatamdan ayırmamış ve vereceği cevabı beklemiştim.
(Jimin)- Bilmiyorum
Verdiği cevap üzerine gözlerimi ona çevirdiğimde yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirmiş ve kahvesini yudumlamaya devam etmişti. Gözlerimi ellerime indirdiğimde sesi kulaklarımı doldurmuştu.
(Jimin)- Peki ya sen? Sen iyi misin?
Gözlerimi ona çevirdiğimde bir süre sessiz kalmış ve daha sonra konuşmaya başlamıştım.
(Min Ji)- Değilim
Yine sessiz kalmıştık. Bu sefer çalan telefonum sessizliği bozmuştu. Ekranda gördüğüm yabancı numara kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu. Daha fazla ekrana bakmayı sürdürmeyip aramayı cevaplamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stockholm & Filofobi
FanfictionStockholm Sendromu: Katiline aşık olmak. Filofobi: Aşık olmaktan korkmak. İki tür hastalık ve bu hastalığa sahip olan iki kişi. Birbirleriyle karşılaşırlarsa peki, ne olacak? Gelin Stockholm Sendromu ve Filofobi hastalığına sahip olan bu iki kişini...