---Jimin---
(Jimin)- Sen otur az sonra geleceğim.
O koltuklardan birine otururken bende mutfağa doğru ilerlemeye başlamıştım. İlaçların olduğu dolabı açıp kullanmayı bıraktığım ilaçları aldım. Masaya oturduktan sonra son kez yaptığımın doğru olup olmadığını düşündüm. Onun için bu lanet olası ilaçlara tekrar başlamak zorundayım...
Bardağa su doldurduktan sonra ilaçları içiyorken onun kapıdan baktığını gördüm. Ona baktığımı görünce hemen konuşmaya başladı.
(Min Ji)- Şey, ben şey için gelmiştim.
(Jimin)- Ne için?
(Min Ji)- Şey. Çikolatalardan yiyebilir miyim?
Başımı olumlu anlamda sallayınca yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle salona gitmişti. Bende ilaçları yerine kaldırıp kahve yapmaya başladım. Kahveler olunca bardakları elime alıp salona ilerlemeye başladım. Gördüğüm şeyle olduğum yerde kalmıştım. Çikolata paketini kucağına almış, gözlerini kapatmış ve yüzündeki kocaman gülümsemeyle çikolatasını yiyordu. Bu haliyle...fazlasıyla etkileyici görünüyordu.
İçimdeki bene güzel bir laf saydıktan sonra karşısındaki koltuğa oturup kahvelerden birini onun önüne koydum. Elimdeki kahveden bir yudum aldıktan sonra gözlerimi karşımdaki bedene çevirdim. Gözlerini açmış ve yüzündeki gülümsemeyi silmiş bir şekilde çikolatasını yemeye devam ediyordu. Meraklı gözlerle bir bana bir de önüne koyduğum kahveye bakıyordu. Ona baktığımı görünce bir süre bekleyip konuşmaya başladı.
(Min Ji)- Kahve, benim mi?
(Jimin)- Evet. Çikolatayı bırak da kahveni soğutma.
(Min Ji)- Olmaz, çikolatayı bırakamam.
(Jimin)- Biraz daha yersen şeker komasına gireceksin.
(Min Ji)- Bundan daha fazla yediğim de oldu merak etme. Çikolatadan bir şey olmaz bana.
Paketten gülümseyerek bir çikolata daha çıkarttıktan sonra tek seferde ağzına atıp çiğnemeye başladı. Daha ağzındaki çikolata bitmeden elini tekrar pakete sokmuştu ki bir süre elini pakette dolandırdıktan sonra yüzünden düşen gülümsemeyle birlikte paketin içine üzgün üzgün bakmaya başladı. Nasıl yani? Paketin hepsini bitirmiş miydi? Hem de bir oturuşta? Şaşkınlıkla ona bakmaya devam ederken gözlerini paketten çekip bana çevirmişti. Üzgün gözlerle bakarken alt dudağını da büzüp konuşmaya başlamıştı.
(Min Ji)- Çikolatam bitti.
Neden bu tür hareketler yapmaya başlamıştı bu? Çok mu yumuşak davranmıştım acaba? Ah! Neden nefesim kesiliyor? Yine ne saçmalıyorum ben!! Hemen kendimi toparlayıp konuşmaya başladım.
(Jimin)- Bir oturuşta hepsini bitirmeyi nasıl becerdin?
(Min Ji)- Çikolatayı affetmem.
(Jimin)- Şu yüz ifadeni değiştirmezsen bende seni affetmeyeceğim. Gözüme yazık.
Söylediklerimden sonra iyice yüzü düşmüştü. Biten çikolata paketini yana bırakıp eline kahve bardağını adlı. Kahvesinden bir yudum aldıktan sonra bardağı avucunun içine alıp dirseklerini dizine yasladı. Kahve bardağına bakmaya devam ederken konuşmaya başladı.
(Min Ji)- Ne konuşacağız?
(Jimin)- Buraya geldiğin günden beri her gün bu şekilde mi uyanıyorsun?
Kahvesine bakmayı sürdürürken bir süre sessiz kaldıktan sonra konuşmaya başladı.
(Min Ji)- Hayır
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stockholm & Filofobi
FanfictionStockholm Sendromu: Katiline aşık olmak. Filofobi: Aşık olmaktan korkmak. İki tür hastalık ve bu hastalığa sahip olan iki kişi. Birbirleriyle karşılaşırlarsa peki, ne olacak? Gelin Stockholm Sendromu ve Filofobi hastalığına sahip olan bu iki kişini...