Playlist: Rascal Flatts - Come Wake Me Up
Lykke Li - Tonight
▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
∞
"Yani siz ikiniz gerçekten de kan kardeşisiniz?"
Neşe merakla karşısındaki iki çocuğa bakarken en son ne zaman birlikte kavga etmeden bu kadar uzun süre vakit geçirdiklerini hatırlamaya çalışıyordum. O sırada kapı zili çalmaya başladı.
"Üç. Üçüncümüz de geldi."
Meriç yemeğiyle ilgilenirken Ömer kapıyı açmak için hareketlendi. Semih'i çağırmak benim fikrimdi ve onlar çok da itiraz etmeden bunu kabul etmişti.
"Selam en sevdiğim ruhu yaşlanmış arkadaşlarım! Liseye veda partisi veriyorsunuz ve bunu hamburger kolayla mı yapıyorsunuz?"
Semih'ten önce homurtusu odaya girmişti sanki. İçeri girip bize gözlerini devirerek baktığında Neşe ona bir dilim pizza uzattı. "Pizza da var!"
"Ah! Ne heyecanlı!"
"Haydi gel de hikayenin devamını dinleyelim!"
"Hangi hikaye?" Yanıma oturup pizzadan bir dilim alırken omzumu dürttü. Meriç'in bakışları üstümdeydi ama ona bir şey söylemedi. Ömer eski yerine geçtiğinde anlatmaya başladı.
"Bizim bahçede bir dut ağacı vardı. Hep karıncalar olurdu. Onlara basmamak için çabalarken elimi kanattım. Ben ağlayınca Meriç bunun önemsiz olduğunu kanıtlamak için kendi parmağını kesti. Sonra Semih geldi ve o da."
Parmaklarımın arasındaki patatesi ağzıma götürmek için oyalarken "Çok tatlı. " diye mırıldandım.
"Meriç, Kayla'ya dereye gittiğimiz günü anlattın mı?"
"Senin korkaklık dolu utanç anılarını kimseye anlatmıyorum Ömer!"
Semih sırıtarak ona destek olduğunda Ömer ikisine de dil çıkardı. "Siz iki ukala çocukluğunuzda da böyle kasıntıydınız. Eğlenmek nedir bilmiyorlar!"
"Bir gün bir dağa çıkardı babamlar bizi. Erkek erkeğe gittik. Babamlar mangal yaparken dereye girdik biz. O kadar soğuktu ki titrerken ayağım kaymış düşmüştüm. Baştan aşağı ıslanıp daha da titredim. Meriç ve Semih yine beni kurtardı tabii. Babamlar o gün biraz tuhaftı Meriç hatırlıyor musun?"
Meriç omuz silkti. "Babam yine annemi krize sokacak bir şey yapmıştır ve sonra da evden uzaklaşmıştır."
"Baban üzgün gözüküyordu." diye Ömer açıkladığında ağzı doluydu. Aytaç Tuna'nın oğlu ise ağzı doluyken asla konuşmuyordu.
"O gün benim babam da çok gergindi diye hatırlıyorum. Sürekli telefonda birileriyle görüşüyordu. İşte bir sıkıntı vardı."
"Ben bir şey hatırlamıyorum. O ara babalarımız hala ortaktı."
Ömer kafasını kaşırken Semih ona gülümseyerek bakıyordu. "Sen ne zaman işlerle ilgilendin Kıvırcık?"
"Sen yedi yaşındayken de patrondun, ah pardon! Nasıl unuttum!"
"Patron değildim. Patronun oğluydum. Sen oyun oynuyordun ufaklık."
"Yaşıtlarımın yaptığı gibi." Omuz silkip hamburgerinden büyük bir ısırık aldı. Semih ona daha fazla cevap vermedi. Gülümseyerek pizzadan ısırdı. Meriç onlara aldırış etmeden hamburgerini yemeye devam ediyordu. Neşe ile bir an göz göze geldik. Bizim çocukluk anılarımız daha eğlenceliydi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Çocuk IV
Novela JuvenilBu siyahlığın içinde kaybolmuş beyazın hikayesi. Kayla dünyaya gözlerini yeniden açtığında her şey eskisi gibiydi ama kendi öyle değildi. Meriç ile ilişkileri bir aile sırrıyla toparlanamayacak parçalara ayrıldığında artık geri dönüşü yoktu. Bazen...