Playlist: Jessie J-Who You Are
▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬▬
∞
Bir yıl önce
Ne hâlde olduğuma karar veremiyordum. Her şey, üzerine sis perdesi çekilmiş siyah beyaz bir filmden alınmış kesik parçalar gibi geliyordu. Yaşıyordum, en azından bundan emindim. Boğazıma kadar karanlığa batmıştım. Son günlerde canım hiçbir şey yapmak istemiyordu. Hangisi daha iyiydi karar veremiyordum. Edward'ın terk ettiği Bella mı, hafızası silindiği için Patch'i unutan Nora mı?
Sanırım ben Nora gibi hafızasının silinmiş olmasını isteyen, göğsünün ortasında bir boşluk hisseden Bella'ydım.
Onu unutmayı düşünmek bedenimin kontrolsüzce sarsılmasına sebep olduğunda yorgana sıkıca sarıldım. Dişlerim birbirine çarparken gözlerimi sıkıca yumdum. Böyle bir şeyi dilediğim için cezalandırılmalıydım. Unutmak istemeyi dilemek kolaydı ama bunun olduğunu düşünmek başımı yastığın altına sokup bu korkunç fikri aklımdan uzaklaştırma isteği doğurmuştu.
Onu unutmak mı? Hiç hatırlamamak? Biraz önce, hiç yaşamamış olmayı dilemiştim. Onunla olduğumda ilk kez gerçekten yaşadığımı hissetmiştim ve biraz önce bunun hiç olmamasını dilemiştim. Psikiyatriden randevu almam gerekiyordu... Yoksa gerçekten onu bana unutturacak bir hastalığa yakalanabilirdim. Hayır! Bunun olmaması için tedavi olurdum ama onu unutmayı göze alamazdım! Asla... Bunun olmasına izin veremem.
Kapı açıldı. Adım sesleri... Yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı...
"Kafanı yastığın altından çıkar, Kayla."
Annem, artık neredeyse buraya yerleşmişti. Daha önce gidip geliyordu ama üç gündür bu evde, babamın evinde konaklıyordu.
Geceleri, yokluğunun acısı gecenin soğuğuyla birleşip beni acımasızca karanlığa boğuyordu. Gündüzleri, kalbimdeki sızıyı birkaç gözyaşıyla atlattığım oluyordu ama geceleri acı dayanılmaz oluyordu.
Babam, beni günün hiçbir saati yalnız bırakmak istemediğinden annemin gelmesini istemişti.
Annem yastığı çekince güneş ışığı gözüme çarptı. Yüzümü buruşturup yorganı başıma çekmemin üstünden çok geçmeden annem onu da kaldırdı. Sızlanarak sırtımı pencereye döndüm ve cenin pozisyonunda kıvrıldım. Sadece bir kez çığlık atarak uyanmıştım. O gece babam başımda beklemişti. Sonraları hiç uyanmadım ama kabuslar görmeye devam ettim. Her seferinde farklı bir senaryo oluyordu. Mekânlar ve yanımızdaki diğer kişiler farklıydı ama sonunda hep aynı şey oluyordu. -Adını söylemek istemediğim- Tuna, arkasını dönüp gidiyordu. Yanımdaki her kimse onu bırakıp peşinden gidiyordum ama beni duymuyordu. Çığlık attığımı sanıyordum ama kendi sesimi bile duymuyordum. Ona yetişemiyordum. Sabah uyandığımda, yüzümde kuruyan gözyaşlarından ağladığımı anlıyordum.
"Yüzünü yıka ve kahvaltıya in. Seni bekliyoruz."
Annem saçlarımı öptükten sonra beni kendi hâlime bırakıp odadan çıktı. Güçlü gözüküyordu ama onu Nursena Hanım'la dertleşirken duymuştum. İki gün önce... Uyuduğumu sandığı bir anda, salonda Nursena Hanım'la dertleşiyordu. Saatlerin verdiği susuzluğumu gidermek için mutfağa gitmeye karar vermiştim. Annemin ağlamaklı sesini merdivenlerdeyken duydum. Hayatımdaki yeni gelişmelerden biri. Acı çekmekten hoşlanır gibiydim. Bu yüzden, oturup annemin acısını dinledim. Soğuk merdiven basamağında başımı dizime yaslayıp o acıyla beslendim. O ağladıkça ben de sessizce ağladım. Daha sonra su içmeden odama geri döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kötü Çocuk IV
Teen FictionBu siyahlığın içinde kaybolmuş beyazın hikayesi. Kayla dünyaya gözlerini yeniden açtığında her şey eskisi gibiydi ama kendi öyle değildi. Meriç ile ilişkileri bir aile sırrıyla toparlanamayacak parçalara ayrıldığında artık geri dönüşü yoktu. Bazen...