Deniz'den...
10 yıl önce...
"Anne! Yeşil elbisemi bulamıyorum." Kafamı annemlerin odasından içeri uzatırken ona seslenmiştim.
"Canım o ütülü değil, kırmızı olanı giy istersen."
Annem aynanın karşısına oturmuş makyaj yaparken bir yandan da benimle konuşuyordu.
"Hayır anne! Mert yeşilin bana çok yakıştığını söyledi. Gözlerimin rengini ortaya çıkarıyormuş."
"Bak sen!" derken annem başını benden tarafa çevirip imalı bir şekilde gülümsedi.
"Anne onu ütüler misin? Lütfen, lütfen, lütfen..." Annemden ses çıkmayınca hemen yanına giderek diz çöktüm ve ellerimi bağlayıp yalvarırcasına tekrardım: "Lütfen, lütfen, lütfen."
Duygu sömürüsü yapınca annem dayanamayıp, "Tamam, tamam." deyip gülümsedi.
Ayağa kalkıp hızlıca yanağına bir öpücük kondururken, "Sen annelerin kraliçesisin, en güzelisin." dedim ve kapıya doğru koştum. Çıkmadan, "Seviyorum seni." diye bağırdım. Ben odama giderken annemin o şahane sesini duyabiliyordum. "Ben de seni seviyorum deli kız."
Odama gelince hemen aynanın karşısına geçtim. Makyaj yapmama annem izin vermiyordu ama saçlarımı kesinlikle yapacaktım. Kalçalarıma kadar uzanan saçlarıma maşayla biraz dalga verdikten sonra üst kısmını gevşek bir şekilde küçük bir tokayla topladım. Bu sırada annem kocaman bir gülümsemeyle içeri girerken, "Elbisen hazır tatlım." dedi.
"Teşekkür ederim." diyerek ayağa kalktığımda annemi görünce ufak bir şok geçirerek, "Yok artık. Çok güzelsin anne." diye hayranlığımı dile getirdim.
Annem her zamanki sıcacık gülümsemesiyle saçlarımı okşayarak, "Güzellik bakan gözdedir." deyip göz kırptı.
"Anne yine kitaptan konuşuyorsun." diye huysuzca söylendim. "Sen de oku sen de konuş tatlım." derken saçlarıma bir öpücük kondurup kapıya yöneldi. "Baban birazdan gelir, hemen üzerini giyin. Meltem Hanımları bekletmeyelim."
Saçlarımı bozmamaya çalışarak elbiseyi üzerime geçirdim ve siyah babetlerimi de giyindikten sonra odadan çıktım. Aşağı inmeden Toprak'ın odasına uğrayarak, "Sen gitmek istemediğine emin misin abi?" diye sordum. Toprak başını önündeki karmakarışık kâğıt yığınından kaldırmayarak, "Kapıyı çaldığını duymadım ufaklık." deyince kapıyı kapattım ve çalıp tekrar açtım. Asık bir suratla, "Oldu mu ?" diye sorunca Toprak sonunda başını o masadan kaldırıp bana çevirdi. "Aferin küçüğüm." deyip gülünce ben de gülümsedim.
"Hadi abi sen de gel. Eminim çok eğlenceli geçecek."
"Hayır balım gelemem. Bu proje kariyerim için çok önemli. Yarına yetiştirmem gerekiyor. Size iyi eğlenceler." deyip cevap vermemi bile beklemeden başını tekrar yaptığı işe çevirdi. "Tamam, sen bilirsin." dedim ve yavaşça kapısını kapatıp aşağı indim.
...
Sessizce yol alırken annem sessizliği bozarak, "Kadir, bu yemek de nereden çıktı aniden?" diye sordu.
"Bugün çok önemli bir davayı kazandım. Sanırım terfi alacağım." deyip gülümseyerek bize baktı.
"Bu harika bir haber baba." derken kemerimi açıp onun koltuğuna kolumu yasladım. Annem sinirli bir suratla, "Derhal o kemeri takıyorsun!" deyince, "Off anne." diyerek yerime geçtim ve kemerimi taktım. Annem bana gülümseyip babama döndü ve "Tebrik ederim hayatım." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURBAN
RomanceWATTYS 2017 KAZANANI✓✓ "Nefrete KURBAN Edilmiş Bir Aşk, Sizce Galip Gelebilir Mi?" Bir tarafta Toprak'a doğrultulmuş bir silah diğer tarafta ise Rüzgar ile evlenmek.... Bu nasıl bir ikilem. Bu nasıl bir çaresizlik. ...