KURBAN 2 - Bölüm 6

14K 628 48
                                    

Bu intikam nasıl bir illetti ki Toprak gibi bir insanı bile ağları arasına almıştı. Her zaman şefkat ve anlayışla bakan bu gözler şimdi nasıl bu kadar duygusuz olabilirdi?

Zaman geçer, bir şeyler yaşanır ve insanlar değişirdi evet bunu biliyordum ama sadece bir gecede olabileceğini hiç bilmiyordum.

"O şartı alıp bir tarafına sokmadan s*ktir ol git buradan!"

Gökalp duydukları karşısında öfkeden kudururcasına bağırırken Toprak'a doğru yürümeye başladı. Tam yumruğunu kaldırdığı sırada Yağmur araya girince yavaşça geri indirdi.

"Gökalp geri çekil!"

Yağmur, Gökalp'in geri çekildiğinden emin olunca Toprak'a dönerek, "Sen ne dediğinin farkında mısın?" diye hesap sorarcasına bağırdı.

Toprak gayet ciddi bir ifadeyle, "O benim kardeşime acı çektirirken hiç düşündü mü, hayır! Peki şimdi, ben neden ona iyilik yapayım?"

"Çünkü sen Toprak'sın o da Rüzgar!" Bir fısıltı gibi çıkan sesim onlara ulaşınca bütün gözler bana çevrildi.

"Sen asla böyle konuşacak bir insan değilsin!" diyerek şaşkınlığımı dile getirmeye çalıştım.

"Değiştiğim için beni suçlayamazsın Deniz! Rüzgar'a karşı merhametli davranmayacağım. Son kararım bu!"

Evet, gerçekten de bir karar vermişçesine kendinden emin konuşuyordu.

Gökalp, "Sen hâlâ konuşuyor musun lan!" diye tekrar hareketlendiğinde bu sefer araya giren Kürşat Bey oldu.

"Beyler! Saçmalamayı kesin şimdi! Rüzgar'ın hiç zamanı yok, bir an önce ameliyata başlamalıyım."

"Onu biraz daha hayatta tutmaya çalışın, ben hemen kanı bulup geliyorum!"

Gökalp hızla kapıya yönelince, "Dur!" diye bağırdım.

Gökalp soran gözlerle bana bakarken bense Toprak'a bakıyordum.

"Tamam, istediğin gibi olacak."

Toprak istediğini almıştı ama gözlerinde hiç zafer kazanmış bir ifade yoktu. Ya da sevinç naraları atmıyordu.

Ne kadar aksini iddia etse de o hâlâ benim bildiğim Toprak'tı. Değişmemişti, sadece o da Rüzgar gibi öfkeliydi.

Toprak başını sallayarak beni onaylayıp koltuğa uzandığında Gökalp, "Hayır, buna izin vermiyorum!" diye bağırdı.

Doktora bakarak, "Lütfen siz başlayın." dedim ve Gökalp'e döndüm.

"Tek bir kelime dahi duymak istemiyorum!"

"Deniz saçmalama, ne istediğini duymadın mı? Rüzgar o kanı almaktansa ölmeyi tercih ederdi."

Öfkeyle ona doğru yürüdüm ve tam karşısına geldiğimde bütün salonu inletecek kadar yüksek sesle bağırarak, "Ama ben onun ölmesini istemiyorum Gökalp!" dedim ve derin bir nefes alıp ekledim: "Nokta!"

Üç saat sonra...

"4-5 saat sonra uyanması gerekiyor. Uyanınca lütfen beni arayın, kontrol etmek için geleceğim ama eğer uyanmazsa hiç zaman kaybetmeden hastaneye getirin."

"Çok teşekkür ederim Kürşat Bey, size haber veririm."

Kürşat Bey hiçbir şey söylemeden öylece bana bakmaya devam edince, "Söylemek istediğiniz başka bir şey mi var?" diye sordum.

"Yıllardır bu aile için çalışıyorum." dediğinde konuyu nereye bağlayacağını gerçekten de merak ettim.

"Melek, benim çok yakın bir ahbabımdı. Hastalığı boyunca bütün zorluklara birlikte göğüs gerdik ama o, artık sona yaklaştığını hissettiğinde çocuklarını bana emanet etti."

KURBANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin