Eski halimi özledim

611 38 44
                                    

Yazardan...
Tatilden dönmüşlerdi. Miray hala gözünde canlanan manzara karşısında gülme krizlerine giriyodu. Olayı arkadaşlarına anlattığında Pınar cihanla dalga geçmiş kubilay hayırlı olsun demişti. Boransa sadece gülüp geçmişti. Ne dalga geçicek kadar cihanı seviyordu ne de ilişkilerine inandığı için hayırlı olsun demek geliyordu içinden. Bunun da altından bişey çıkmasın lütfen diye düşünmeden edemedi.
Miray tatil dönüşü yol yorgunluğunu atmak için kahve yaptı kendine sonrasında boranları çağırdı hep birlikte zaman geçirmek için... Boranlarda geldiğinde onlarında kahvesini uzattı.
Pınar: Ne tatildi be
Kubilay: Sözde dördümüz gidicektik
Boran: Valla bence bu sayılmaz
Pınar: Bencede
Kubilay: O zaman artık tatile giderken telefonları kapatmayı akıl ederiz
Miray: Öyle demeyin ama bence çok komikti
Pınar: Cihan olayını kast ediyosan haklısın ahahaha
Miray: Ay sus sus düşündükçe gülüyorum
Pınar: Umarım küçük denizcikler olmaz
Boran: Dünya henüz buna hazır değil bence
Kubilay: Düşünsenize çocukları oluyo çocuğun ilk kelimesi pırlanta
Pınar: Ahaha ilk cümleside şey bu ezik benim babam olamağz
Miray: Ahahaha ay o kokoştan bi tane daha
Boran: Ben asıl bok prensine üzülüyorum

Aynı zamanlar cihan için işkence gibi geçiyordu. Böyle bi hata yapsa hatırlardı mutlaka! Birini severken denizle olmazdı olamazdı yapamazdı bunu sevdiğine... Bunu anlamanın tek yolu denizdi. Denizle ne kadar istemesede konuşmak zorundaydı.

Denizse Tunaya herşeyi anlatmıştı. Tuna haykırarak gülüyordu. Tunanın bu tavrı denizi daha da sinirlendirdi.
Deniz: Ay bi susta bi plan yapalım acil durum diyorum
Tuna: Sen bence boranın peşini bırak ahahahaha git cihanla evlen olsun bitsin
Deniz: Bok evlenirim ben onla! Siktir git Hollanda'ya sen evlen be!
Tuna: Aa senin gibi elit bi kız bu şekilde konuşmamalı kırılıyorum bak
Deniz: Tunaa! Delirtme beni istersen!
Tuna: Tamam tamam ahahaha bak ne dicem
Deniz: Gene ne diceksin?
Tuna: Cihanla diyorum
Deniz: Deme lan deme! Defol git!
Deniz ayakkabısını çıkarıp tunaya fırlattı. Tuna kahkahalarla kaçtı. Allah biliyordu ya Deniz iyi biri olsa belkide kalbi Mirayı değil Denizi seçebilirdi. Küçüklüklerini hatırlıyordu. Denizin masum olduğu zamanları... Şu anki gibi yapay renk saçları değilde kahverengi saçları olduğu zamanları... Bi an acaba şu anda da kahverengi saçları olsa nasıl olurdu diye düşünmeden edemedi. Deniz ne zaman onun tanıdığı kişiden uzaklaşmıştı? Saçları iki yandan örgülü o kız ne zaman unutmuştu benliğini? Tuna kendine kızdı o an... Belki araya zamanı sokmasalardı denize müsade etmezdi? Belkide boran yerine kendisi için atardı kalbi? Kim bile bilirdi...
Deniz bu işten nasıl kurtulabilirim derdine düşmüştü. Evet yattık dese daha çok batacaktı hayır gerizekalı sen kiim ben kiim git bi aynaya bak dese oraya nasıl gittiğini nasıl açıklayacaktı? Kafayı yemek üzereydi kesinlikle. Beyni artık idrak edemeyecek gibiydi! Hatta biraz daha düşünse kalbi ve mantığı çatışacaktı! Kalbi boran için atsa bile mantığına yatmayan bir takım şeyler vardı artık! Kaç yıl olmuştu boranı seveli? 3 mü? 4 mü? Belkide daha fazlaydı. Kalbi aşk için zaman olmaz desede mantığı artık yeter diyordu. Bu kadar zamanda aşık olmayan biri bu saatten sonra nasıl olsun diye çığlık çığlığaydı! Telefonu çaldı denizin. Bilmediği bi numara...
Tahmin ediyordu az çok kim olduğunu ancak kaçacak bi yeri yoktu bunuda biliyordu.
Deniz: Efendim?
Cihan: Benim cihan
Deniz: Tahmin ettim...
Cihan: Çıldırmak üzereyim
Deniz: Bende.
Cihan: Ben hiç bişey hatırlamıyorum...
Deniz: Keşke bende hatırlamasam...
Cihan: Yani biz?
Deniz: Ha-hayır aramızda bişey olmadı cihan
Cihan: Oh be!
Deniz: Senin gibi biriyle bişey yaşamamı beklemiyosundur umarım!
Cihan: Oraya nasıl geldin peki?
Deniz: Ay sanki sana meraklıyım ben!
Cihan: Bende sana ölmüyorum!
Deniz: Geber! Ha ayrıca beni odaya alan sensin salak!
Cihan: Sonuca bak sonuca o kafayla bile ne kadar tiksinç biri olduğunu hatırlamışım!
İşte bu denizi kırmıştı... Yıllardır dışarıdaki insanlara güzel görünmek istiyordu. Sırf bu yüzden yıllarca diyet yapmıştı. Giyim tarzını değiştirmişti! En sevdiği ayakkabı olan converseyi bırakıp lanet topuklu ayakkabılarına geçiş yapmıştı sırf güzel görünmek için! Saçını sarı yapmıştı... Tamam saçının rengini değiştirmeye karar verdiğinde sarı olmak aklında yoktu ta ki mirayı görene kadar... O an belki sarışın olursa miraydan sonra onu sever düşüncesiyle yaptırmıştı saçlarını... Aynaya baktı bi süre... Elleri saçlarına gitti... Sanırım artık eski kalbini duyamıyordu. Mantığı bu savaşı çoktan kazanmıştı da kendi yeni kabulleniyordu... Artık eski deniz olmalıydı! Hızla tunanın yanına gitti.
Deniz: Tunaaa!
Tuna bahçede dikilmiş elinde sigarasıyla düşünce aleminde dalmıştı. Deniz onu gördüğünde sırtına atladı hızla.
Tuna: Napıyosun deniz?
Deniz: Sana seslendim duymadın!
Tuna: Noldu ne bu sevinç?
Deniz: Sana bi haberim var daha doğrusu ben bi karar aldım
Tuna: Nedir?
Deniz: Ben
Tuna: Evet sen?
Deniz: Ben eski halimi özledim be tuna
İşte tunanın kalp ritmini hızlandıran o cümle denizin dudaklarından dökülmüştü...

Eveet denizde artık normale dönmeliydi! Bi akıllanmalı uslanmalıydı! Yazarken fark ettimki denizde bi parça kendimi yazmışım yani tabi ki bu kadar abartılı değildim ancak hepimiz kalbimizin sesini dinleyip kendimizi değiştirmeye çalışmadık mı? Neyse diyeceğim o ki yeni deniz hayırlı uğurlu olsun! 💃🏻
Ha birde böyle röportajımsı bişey yapmak istiyorum siz ne dersiniz? Tamamen sizin sorularınızdan! Hem bana yazarınız olarak hemde karakterlere ne merak ederseniz ne isterseniz sorabileceğiniz bi ortam olsun istemez misiniz?
Yeni bölümde en kısa sürede yazmaya çalışacağım ancak 2-3 günü bulabilir... 🤗💕🌸

Oyunun adı: AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin