Üzgünüm... Anne...

681 43 25
                                    

Yazardan...
Boran sevdiği kızın yokluğuna alışmaya çalışıyordu her saniye... Sevdiği kız içerde ameliyattayken onun dışarda nefes alması haramdı. Sevdiği kız elinden kayıp giderken onun yaşaması... Ne kadar süre geçmişti? 3 saat mi? 4 mü? Pınarın gözleri şişmişti ağlamaktan. Bergüzar kocasının yanı başındaydı. Ama o da kararlıydı miray iyi olmadan buradan gitmeme konusunda. İçerdeyse hareketlenme çoktan başlanmıştı. Doktorlar komplikasyonu başlayan miraya müdahale etmeye çalışıyordu. Ancak kurşunu çıkardıklarında başlayan kanama hiç hayra alamet değildi...
Ameliyathanenin kapısı açıldığında hemşire koşarak çıktı içerden.
Boran: Noluyo biri bişey söyleyecek mi artık?
Hemşire: Şu an bişey söyleyemeyiz doktor bey size açıklama yapacak
Boran: Bakın içerdeki kız benim sevgilim anlıyo musunuz? Bilmeye hakkım var!
Hemşire: Bakın anlıyorum ama size bilgi veremem ayrıca şu an beni tutuyosunuz ve içerdeki sevgilinize bunun bi faydası yok izin verirseniz kan bankasına gitmem gerek!
Hemşire hızla oradan ayrıldı.
Pınar: İyi değil dimi o yüzden saklıyolar?
Kubilay: Şş öyle deme o iyi olacak
Bergüzar: Umarım iyi olur
Boran: Kapayın çenenizi! Tabiki iyi olacak onun ne kadar inatçı olduğunu siz bilmiyosunuz! O BENİ BIRAKMAZ!
Halit: Bergüzar gel biz seninle kahve filan alalım
Bergüzar kafasını salladı. Kocasının bakışlarını anlamıştı. Bu bakışı gel biraz konuşalım anlamındaydı.
Bergüzar: Ne konuşucaz halit?
Halit: Beni bu kadar tanımanı çok seviyorum hatun
Bergüzar: Bende seni seviyorum
Halit: Bergüzar... Eğer miraya bişey olursa boran yaşamaz yaşayamaz.
Bergüzar: Bende fark ettim gözlerinde onu. Ama onuda anlıyorum biliyo musun? Serçe kuşları gibi...
Halit: Haklısın... Kalırsa da kendine ihanet giderse de...
Kahve alıp gençlerin yanına çıktılar...

Miraydan...
Gözlerim kapalı... Ama hani beyaz ışık? Ölmedim mi yoksa? Bu uğultular da ne? Boran sevgilim nerdesin? Vücudumun uyuştuğunu hissediyorum... İşte şimdi beyaz bi ışıktan geçiyorum. Yemyeşil bi alan... Cennet dedikleri yer böyle mi acaba? Üstümde uçuş uçuş beyaz bi elbise... Çevreme bakınıyorum. Yaşlı bi çınar ağacı... hemde bi dalına kurulmuş salıncakla... Yüzümde hemen bi tebessüm beliriyo ayaklarım sanki benden bağımsız salıncağa gidiyor. Her zaman sevmiştim zaten sallanmayı. Bir müddet sallandıktan sonra elbisemdeki kırmızılık dikkatimi çekiyo... Öyle ki bu kırmızılık artmaya başlıyo yavaş yavaş... O güneşli hava birden kapıyo kendini. O sıcacık güneşin yerine yağmur yüklü bulutlar alıyo...
Annesi: Miraay!
İşte beklediğim an! Annem elinde şemsiyesi ile bana doğru yaklaşıyo...
Annesi: Hadi gidelim kızım
Miray: Nereye gidicez anne?
Annesi: Artık beraberiz miray
Miray: Ben öldüm mü?
Annesi: Öyle deme sakın sen ölmedin bana kavuştun sadece...
Miray: Peki boran? Ona ne olacak?
Annesi: Alışacak...
Miray: Ben gitmek istemiyorum!
Annesi: Buna mecbursun miray!
Annem hızla elimi tuttu.
Annesi: Hadi gidiyoruz
Biz tam giderken o geldi... Sevdiğim adam...
Boran: Miray!
Miray: Sevgilim?
Boran: Beni bırakıcak mısın yani?
Miray: Mecburmuşum boran yoksa bende istemem seni bırakmayı
Boran: Hiç bişeye mecbur değilsin miray hadi gel bitanem bana doğru gel
Miray: Ama annem?
Boran: Yaşamak için hala bi umudun varken benimle gelmelisin miray... Yaşayacak onca şeyimiz varken beni yarı yolda mı bırakacaksın?
Miray: Üzgünüm...

Yazardan...
Ameliyathane...
Hemşire: Kan basıncı düşüyor.
Doktor: Allah kahretsin! Nerde kaldı bu kan?
Hemşire: Hastayı kaybediyoruz!
Doktor: Tampon! Bi yandan da şoku hazırlayın!

İçerdeki Miray yaşamdan bir bir koparken her saniye Boranın kalbi sıkışmaya başlamıştı. Anlamıştı da konduramamıştı... Onu bıraktığına inanmıyordu. Doktor gelip söylese bile inanmayacaktı. Görse de inanmazdı ya orası ayrı tabi! Miray çok iyi bi oyuncu deyip uyanmasını beklerdi.

Aradan geçen saatler sonunda doktor içerden çıktı...
Doktor: Üzgünüm...
İşte o an pınar daha çok ağladı. Hatta bişey söyliyim mi? Kubilay bile ağladı... Bergüzar duyduklarına inanamadı. Hala olayın şokunu atlatmaya çalışıyordu. Boransa... kelimenin tam anlamıyla yıkılmıştı.
Boran: Yalan! Size inanmıyorum! Altın saçlı kızımı öldürmüş olamazsınız! Yaşıyo deyin... Lütfen... O yaşasın...
Doktor: Üzgünüm... Ancak beni siz hiç dinlemiyosunuz ki! Miray hanım pek çok komplikasyon geçirdi. Ancak kurşunu çıkarmayı başardık. Uyanması için bi zaman veremiyoruz. Hastayı yoğun bakıma alıcaz.
Kubilay: Ulan niye ölmüş gibi davranıyosunuz o zaman ilk geldiğinizde!
Doktor: Siz devamını dinlemediniz ki!
Doktor arkasına bile bakmadan gitti.
Kubilay: Ulan bi doktorun manyağına denk gelmemiz eksikti.
Boran: O yaşıyo... Beni bırakmadı...
Halit boranın omzunu sıktı destek vermek istercesine...
Halit: Yaşıyo ve seni bırakmadı...

Miraydan...

Miray:  Üzgünüm... Anne...
İşte o an yıllarca beklediğim annemin elini bırakıp sevdiğim adamın kollarına koştum. Onu bırakamazdım. Ölmek bana yakışmadı. Daha onunla yaşayacak bi sürü anım varken bu şekilde ayrılamazdık!

Yorum ve oylarınızı bekliyoruum. Yazarken bütün depresyon şarkılarını dinledim ve bu yüzden ciğerimden gelen kokuyu duyabilirsiniz. Bol ağlamalı bir bölümle yine karşınızdayım.

Oyunun adı: AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin