Adara'nın mezarının önünde durmuş hiç bir şey yapmadan bekliyordu Alkım.
4 yıl olmuştu onu kaybedeli, ne için kaybetmişti ki onu? Cinsel etkileşim yüzünden yoktu artık...
Mezarına 3 yıl boyunca 3 kere gelebilmişti ve hiç birinde elveda edememişti.
"Artık zamanı geldi değil mi?" diye acı bir gülüş bahşetti. Devam etti ardından,
"Seni ilk gördüğümde hissetmiştim arkadaş olacağımızı, ama bu duruma geleceğimiz hangimizin aklına gelirdi? Ben daha çok beraber yaşlanacağımızı düşünmüştüm!" Bir kaç kez burnunu çekti ve gözyaşı akıttıktan sonra devam etti.
"Seni kaybetmek ailemi kaybetmekten daha zor Adara... Çünkü sen ailemi kaybettiğim zaman çıktın ortaya, aynı bir melek gibiydin! Şimdi gerçekten meleksin değil mi? ben gerçekten dayanamıyorum bazen... Anlamıyorum, neden? Neden aşık olacak en kötü kişiyi seçtin? Eğer burada olsaydın, yapacağımız bir çok şeyimiz olurdu... Ama işte, ben burada mezar taşının üstünde oturuyorum ve daha önce yapmaya cesaret bulamadığım elveda konuşmasını yapıyorum. Benim burada canım yanıyor ama umarım olduğun yerde, gökyüzünde ya da cennette... Her neredeysen mutlusundur. Çünkü benim bugün ayakta durmamın sebebi senin mutlu olduğun! Eğer beni bir şekilde görüyorsan ya da hissediyorsan bil ki... Seni seviyorum Adara! Bir insanın sahip olabileceği en iyi dost, en iyi abla, en iyi insandın. Umarım mutluluğa kavuşmuşsundur." dedi ve hızlanan gözyaşlarıyla toprağı öptü. Bir süre öyle durduktan sonra zorlama bir gülümseme gönderdi gökyüzüne. Ayağa kalkıp mezarlığın dışında bekleyen Barın'ın yanına gitti.
"Artık kendi hayatına devam edip mutlu olacaksın, değil mi?" dedi Alkım'a bakarak.
Alkım sadece kafasını salladı ve yürümeye başladılar.
Arabaya bindiler ve eve gittiler. Yol boyunca kendini ve gözyaşlarını tutmayıp ağladı Alkım. Barın ise ona sarılarak Alkım'ın acısına ortak oldu.
Eve vardıklarında Barın kapıyı açtı ve içeriye girdi.
Yerde duran bavulları aldı ve odaya gitti. Odanın kapısını açtığında büyük bir gürültü koptu, bu gürültü ona bakan silahtan çıkmıştı. Kalbinde hissettiği acının üstüne Alkım odaya girdi.
"Kara?" Alkım'ın sesi fısıldıyormuş gibi sessizce çıkmıştı.
"Merhaba, Alkım..."
Kara için kolaydı insan öldürmek, insani duygulardan yoksun bir katil olmanın nedeniydi belki de bu. Silahın tetiğini bir kere daha çekti Kara ve Alkım'a doğru tuttu.
Alkım tek kelime daha etmedi ve kafasını gökyüzüne kaldırdı, gülümseyerek Kara'nın gözlerine baktı.
Alkım'ın son gördüğü şey Kara'nın intikam dolu gözleriydi.
Bir gürültü daha kopunca Barın'ın üstüne yığıldı Alkım.
Kim tahmin edebilirdi ki, sokakta kalan bir çocuğun ve onu bulan kızın hikayesinin böyle bir son bulacağını?
Belki de en büyük hataları buydu; tanışmak.
Alkım'ın gözünden bir yaş düştüğünde kapandı bilinci.
Arkasında bıraktığı onca anıyla yok oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beden
General FictionCinsel ilişki; iki bedenin bir beden olmasıydı. Adara, ikinci bedenini bulmak istemiyordu; ikinci ruhunu bulmak istiyordu. Alkım, ailesi yüzünden evi terk ettikten sonra gidecek bir yer bulamaz ve caddeye yakın bir sokakta oturur. Bu sokak onun geri...