Bölüm 56

90.6K 3.6K 918
                                    

Biliyorum bana kızgınsınız hatta haklı olduğunuzu da söylemek istiyorum. Bir süre boyunca boşluğa düştüm ve hiçbir şey yapasım gelmiyordu. Yazmakta dahil. Neyseki şuan iyiyim ve size uzun bir bölüm yazdım. İnşallah gülüp eğlenebileceğiniz bir bölüm olmuştur. 

Yiğit Gürsoy? Onur'un öz dayısı?

Şüpheyle onu süzdüm, eli hala havadaydı, gözlerimi kıstım ve onunla tokalaştım. "Beste Gürsoy"

Gülümsedi, gerçek miydi sahte miydi bilmiyorum ama ondan şüpheleniyordum. Onur akrabası olsa söylerdi.

"İçeri girebilir miyim?" dedi. Hayır desem ne olurdu ki?

"Tabiki" dedim ve yolundan çekildim. İçeri adım attı, "Salon şurada" dedim ve salonu gösterdim.

Onur'un dediğini hatırladım, 'Eğer benim olmadığım zamanlarda kötü bir şey olursa çekmecede silah var, tek yapman gereken adama veya kadına 10 el sıkman'

Tamam 10 biraz fazlaydı ama yine de tehlike de olursam diye bırakmıştı, kaçamak bir bakış attım çekmeceye.

Salona geçip oturduğunda karşısına oturdum, hiç tek başıma bir misafir ağarlamamıştım, ayağa kalktım.

"Bir şey ister misin?" kafasını iki yana salladı. "Su olur" dediğinde peki dedim ve mutfağa gittim, su bardağını alıp suyu doldururken düşündüm, Onur'u arasamıydım?

Yavaşça yukarı çıktım, mutfak alt katta olduğu için ne yaptığını şimdi görebilirdim. Sadece etrafı inceliyordu.

Belki de çok şüpheli davranıyordum. Hızlıca salona gelip suyunu verdim.

"Onur hiç bahsetmemişti" dedim ve karşısındaki koltuğa oturdum. Kafasını 'elbette' der gibi salladı.

"Bahsetse şaşardım" dedi dürüstçe.

"Buraya gelme nedeniniz ne?" dedim açıkça. Sırıttı, hoşuna gitmişti.

"Onur'un bu kadar açık sözlü bir kız bulabileceğini zannetmiyordum" kendimi koltuğa yasladım.

"Dediğim gibi Onur bahsetmedi. Herhalde Onur'u arıyorsunuz. Burada değil" dedim.

Su bardağını sehpaya bıraktı."Bunu görebiliyorum, gelme sebebim zaten sensin" Tüylerim diken diken oldu.

Gözlerimi kıstım, "Onur ile aranda kötü bir şey mi oldu?" dedim, bakışlarını etrafta gezdirmeyi bıraktı.

"İki yıl önce" dedi ve tişörtünü kaldırdı, bu hoşuma gitmedi ama orada derisine çizilmiş işaret vardı,

"BST" dedi ve tişörtünü indirdi, bakışlarım yere sabitlenmişti, "Öldüğümü zanetti" dedi ve güldü.

O sırada zilin çalmasına sevinmiştim, kapıya doğru ilerledim, Furkan gelmişti tahminim. Açtığımda sırıtarak bakıyordu,

"Abime söylemezsen cips get-" Yiğit'i gördü, anında elindekileri bıraktı ve cebindeki silahı çıkardı,

"Ne işin var lan senin burada?" İrkildim, Yiğit sakin bir şekilde karşısına dikilmişti,

"İstersen yengenin yanında silah falan çıkarma" Furkan ın yüzünde hiç görmediğim bir şey vardı, karanlık bir yüzdü.

İndirmesi uzun sürdü,

"Ne işin var?" dedi sorusunu tekrarlayarak. Yiğit bakışlarını bana çevirdi, "Onur un canını yakan kızı merak etmiştim sadece"

Bakışlarını göbeğime çevirdi, istemsizce göbeğimi sardım,

DİKKAT KATİL VAR!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin