Sabah olmak üzereydi. Nevzat ve Şenol, bir çok dosya yığınının ortasında çökmüş; bir şeyler bulma ümidiyle arama yapmaya devam ediyorlardı. 1996 yılında ki çözülememiş davalara kadar inmişlerdi ve artık umutları neredeyse bitmişti. Şenol saygısından ötürü belli etmiyordu ama tamamen umutsuzdu.
Fakat Nevzat bir şeylerin çıkacağını biliyordu. Kasım Yıldızoğlu davasına benzer bir davayı daha önce bir şekilde görmüş olduğunu biliyordu. Bu dosya yığınının içerisinde bir yerlerde olmalıydı; buna inanmıştı.
Kalkıp, kahve makinasına yöneldi. Kaçıncı kahveleri olacağına dair hiçbir fikri yoktu. Kahveleri doldururkeni umutsuzca dosyalara bakmaya devam eden Şenol'a baktı. Gerçek bir dost, diye düşündü. Bu iyiliği herkes yapmazdı, çoğu kişi bu durumu umursamazdı bile. Şenol elinde tuttuğu dosyanın sayfalarını normalden daha hızlı çevirmeye başlamıştı, her sayfa da ayağa kalkmaya hazırlanıyordu. Son sayfaya geldiğinde başını Nevzat'a çevirip bir süre şaşkın gözlerle baktı ve birden ayağa fırladı.
"İşte! İşte bu! Hisleriniz gerçekten kuvvetliymiş!" derken bir yandan da Nevzat'ın yanına gelmişti. Dosyayı uzattı.
Nevzat dosyayı açıp, ilk sayfaya baktı. Kasım Yıldızoğlu davası kadar ilginç bir davanın dosyasıydı bu. Kaybolan kişinin ismi Ferhat Surcu'ydu. Nevzat, Ferhat Surcu'nun fotoğrafını incelerken; Şenol heyecanlı şekilde bu eski davayı anlatıyordu.
"Ferhat Surcu, üniversiteyken bir kıza aşık oluyor ve kızla evleniyor. Herşey yolunda giderken eşi hamile kalıyor ve okulu bırakıp, daha çok çalışmak zorunda kalıyor. Üstelik eşi normalden zor bir hamilelik dönemi geçirdiğinden, daha fazla paraya ihtiyaç duyuyor. Birkaç kez uyuşturucu satıcılığından tutuklanmış fakat üzerinde mal bulunamadığı için geri salınmış. Eşinin anlattığına göre en son bir ecza şirketine, ilaç testi işine girmiş. Her gün gidip farklı ilaçları deneyip, para kazanıyormuş. Ama bir gün hiç geri dönmemiş, ertesi gün yine gelmeyince eşi şüphelenip polisi aramış. Olayı inceleyen polisler, ecza şirketinin varlığına dair hiçbir iz bulamamışlar. Yani hem Ferhat Surcu, hemde ecza şirketi ortadan kaybolmuş..."
Nevzat, sigarasını kahve fincanının içine atarak söndürdü. Duyduğu hikaye onu sarsmıştı.
"Peki ya eşi, ona ulaşabilir miyiz?" diye sordu Nevzat.
"Araştırmam gerekiyor, eminim bir yolunu bulabiliriz" Şenol oldukça yorgun görünüyordu.
"Teşekkürler Şenol, gerçek bir dostsun. Araştırmanı yarın yapabilirsin. İkimizinde dinlemeye ihtiyacı var." deyip, omzuna hafifçe dokundu Şenol'un ve yanından geçip gitti.
Ferhat Surcu her kimse, Kasım Yıldızoğlu ile aynı nedenden ötürü kaçırılmış olabilirdi. Ve Nevzat'ın aklına gelen tek bir neden vardı. Eğer ki kaçarılma olaylarının nedeni buysa; Nevzat için her şey değişebilirdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onbir'in Hayatı
Science FictionTarihin iki farklı döneminde yaşayan iki adamın verdiği ortak savaşın öyküsü... "Savaş, her zaman seçer." demişti Willis, bir çöl rüzgarı kum taneciklerini yavaşça yüzüne vururken Nyuserre'nin. Ve 3.500 yıl sonra Onbir, bu kez savaşın onu seçtiğini...