Her şey daha netti Murat için. Rüzgarın estiği yön, araba tekerleklerinin sürtünme kuvveti, bir kuşun kanat çırparken kanadından dökülen küçük tüy parçası... Gömleğinin içine diktiği taş parçasına eli gitti, tüm bunların bir madde ile olması mümkün olabilir miydi? Görünen oydu ki evet, olabilirdi. Kara bulutlarla kaplanmış gökyüzünün altında, daha kara bir şehir olan Bursa'nın kenar mahallelerinden birinin çatısının tepesinde duruyordu. Birkaç metre ilerisinde, aşağı da hayatını kurtarmış olan bir adamın elleri bağlanmaktaydı. O kadar zaman geçirmelerine rağmen daha önce hiç konuşmadığı fakat hayatını borçlu olduğu bir adamdı bu.
Nevzat Demir.
Murat'ın Nevzat'la alakası bir hayat borcundan kaynaklı değildi sadece, daha büyük bir etken olan Onbir vardı işin içinde. Murat deneyler hakkında edindiği bilgileri, dünya için büyük sorun teşkil edecek şeyleri de düşünmüyordu. Onun için Onbir, bir insan olarak fazlasıyla kurtarılmaya değerdi. Şuan Onbir'in nerede olduğunu bilmiyordu ancak kafasının karışık olduğunu hissedebiliyordu. Üstelik bu maddenin etkisine girdikten sonra oldukça fazla hissettiği bir şey haline gelmişti bu.
Aşağıda Nevzat'ı sürükleyerek arabaya bindiriyorlardı. Murat uygun zamanı kolluyordu. Dört arabanın bir konvoy şeklini alması, onun işini kolaylaştırabilirdi.
Nevzat'ı arabaya bindirip çevreyi kontrol ettiler, yaklaşık on dakika kadar sonra araçlarına bindiler. Murat araçlarına bindiklerini görünce silahını hazır etti, kısa bir süre araçlar hareket haline geçti ve tek sıra şeklinde yol almaya başladılar. Nevzat sondan ikinci aracın arka koltuğundaydı. Murat, her araçta ki hedeflere silahının dürbününden teker teker baktı. Daha sonra hızlıca en arkadan öne doğru hedeflerini indirdi. Araçların şoförleri ölünce konvoy durmuş, arabalarsa zincirleme şekilde kaza yapmıştı. Bu andan hızlı hareket etmesi gereken Murat, silahını hızlıca bırakıp çatıdan yaklaşık yedi metre aşağıda olan balkona, oradan da yere atladı. Konvoya doğru koşarken sırt çantasında el bombası atmak için kullanılan silahını çıkardı. Araçların içinde adamlar inmeye başlamışken, Murat hızlıca nişan alıp en arkada ki aracı vurmayı başardı ve aracı patlattı. Patlamada oluşan duman, diğer adamların görüşlerini kapatmıştı ve onları kargaşaya sürüklemişti. Durumun farkında olan Murat, bandanasını dumandan rahatsız olmamak için gözlerinin altına kadar çekti ve bir bulut kadar yoğun olan dumanın içine girdi. Düşmanları onu göremiyordu ama onun için her şey net sayılırdı. Glockunu çekip rahatça nişan aldı.
Yaklaşık iki şarjör kurşunu hızlıca boşalttıktan sonra, geriye sadece küçük bir inleme sesi kalmıştı. Murat dumanın içinden çıkıp bir mezarlığa dönen sokağı kontrol etmeye başladı. Saniyeler içinde o kadar çok kişi ölmüştü ki... Konvoyun diğer tarafını kontrol etmeye geçti. Yaklaşık bir düzine adam yere yığılmıştı ve tamamen etkisizdi. Nevzat'ın bulunduğu araca yöneldi ve kapıyı açmak için elini uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onbir'in Hayatı
Science FictionTarihin iki farklı döneminde yaşayan iki adamın verdiği ortak savaşın öyküsü... "Savaş, her zaman seçer." demişti Willis, bir çöl rüzgarı kum taneciklerini yavaşça yüzüne vururken Nyuserre'nin. Ve 3.500 yıl sonra Onbir, bu kez savaşın onu seçtiğini...