Deniz saçlarımı ayırıp rüzgar ayırdıklarını kuruturken ikisi de sürekli tartışıp birbirine yapması gerekeni söylüyordu. En sonunda saçlarım kurutuldugunda onlara güldüğümü farketmislerdi. Hızla toparlanirken masanin üzerinde duran açılmamış lastiklerden birini onlara uzatıp sirittim.
"Toplar mısınız? "
Ikisi de tokayi alma çalışınca lastik elimden yere düşmüştü. Ikisi de ayni anda egilecekken kafalarinin carpismasiyla rüzgar sinirle nefes verdi. Çabuk sinirleniyordu.
" Deniz yürü git lan şuradan"
Bagirmasiyla sicrarken onlara dönüp ayaklandim.
"Iyi misiniz? Ben ... özür dilerim."
"Olum alıyordum işte yerden. Ne diye egiliyorsun?" Deniz ters bakışlarını rüzgara gönderirken rüzgar kafasını olumsuz vakaymiscasina sallayıp bana döndü. Gözlerini kisip yüzüme egildiginde kaslarimi kaldırdım.
"Sende bücür kendin topla bakalım. "
Uzattığı tokayi elinden alıp aynaya döndüğümde ikisi de merakla beni izliyorlardi.
Saçımı toplayıp onlara döndüğümde hala kalcalarima dek uzanan saçımı suzuyolardi.
"Biraz daha bakarsanız onları keseceğim"
Ufak pembe bi yalanla onlara döndüğümde ikisi de kafasini baska bir yere cevirmislerdi. Güldüğümü farkedip deniz gozlerini kısarak odadan çıkarken rüzgar kolunu omzuma atmış ardindan ilerlememize neden olmuştu. Birlikte merdivenleri indigimizde rüzgar masanın üzerinden telefonunu alirken kendini koltuğa atmıştı. Deniz cam sürgülü kapıyı açıp ikimizi de bahçeye kurulmus masaya sürükledi. Babam görüş alanımıza girdiğinde bizi farkedip denize döndü
"Rüzgar nerede?"
"Salonda"
Deniz hizla masaya otururken babam gülümseyip bana dönmüştü.
"Abini çağırır mısın güzelim?"
Onu onaylayıp içeriye ilerledigimde telefonla konuştuğunu farkettim.
"Berk! O serefsizin izleri benim kucugumun yuzundeyken benim o herife ondan uzak durmasi icin para mi teklif etmemi söylüyorsun?"
Bağırarak ayaklandiginda sicramistim.
"Tamam kapat. Ben hallederim."
Sinirle telefonunu masanin üzerine atıp bana döndüğünde kaskatı kesilmişti.
"Seni yemege çağırıyorlar"
Onu dinliyormusm gibi algilanmamdan dolayi utançla fısıldadım. Dönüp saalondan cikacakken hızla beni krndine çekmesiyle bakislarimi ona çevirdim.
"Özür dilerim." Fısıltıyla karşılık vermesine kafamı iki yana salladım. Kollarını bana dolarken ellerim öylece göğsünde kalmıştı.
"Hayır özür dilerim. Bunu yapmayacağım güzelim. Söz veriyorum."
Beni ikna edermiscesine kelimelerini vurgularken gözlerimi kapadım.
"Izin vermem." Benim ne düşündüğümü ne hissettigimi anlıyordu.
"Buna alıştım. " dayak yemege alışmıştım. Acılarıma alışmıştım.
"Buna izin vermem dolunay. Artık olmayacak. Tamam mı? Bana söz ver. Sende buna izin vermeyceksin. Tamam abicim?" Bana bakışları o kadar ikna ediciyken göğsünde ki eliki sıktım.
"Engelleyemem" kafasını iki yana sallayıp alnima yasladi.
"Engelleyebilirsin. Ardında ben olacağım. Yarın sana bi telefon alalım. Ararsın beni tamam?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Payiz Yağışı
Teen FictionDOLUNAY ^^ Acı aşısı olmuş kabullenisle küllerine dek yanan bir adam , Baybars Ateş. Yalan bir hayatta kendini yıpratmış bir günah keçisi , Dolunay Arslan. Ölümün hiçbirzaman son olmadığını küllerinden doğarak gösteren Baybars Ateş , o külleri Dol...