Üzerime düşen şeyle korkuyla gözlerimi aralarken karanlıkla sıçradım.
"Küpeli..." eline sıkıca tutundugum baybars üzerime ortecegi battaniyeyi bırakırken
"B-ben ... ben korktum sadece." Diye fisildadim kurulukla.
"O herif yüzünden bu uyanışların ... değil mi? Sen uyanmazdın ufakken. Saatlerce başında beklerdim ben seni. Uyandıgında gülüşünü görmek için. Oyunu bahane ederek gözlerine bakmak için. " tıslayışı ve gözlerinde ki alevler gözlerimi kacirmama neden olurken
"Şimdi o gözler benden kaçıyor sürekli. Gözlerime degindiginde de gülmüyor artık içleri" diye yükseldi. En son ona hayatında olmak istememi belirtmişken sinirlenip evi terketmesi sonucu geceye dek beklemiştim ve gelmemişti. Şimdi eski halinden birsey kaybetmemiş olması ondan kaçınmamı sağlarken buna kızıyor oluşu gözyaşlarımı gündeme sürüklüyordu. Beni suçlamıştı bugün yine. Cocuklugumun elimden alınması onun cocuklugunu kaybetmesine neden olmuştu. Ama o bi alevle kavrulurken o yaşarken ben ölmüştüm anlamıyordu.
"Benim çocuklugumda öldürüldü karanlık adam. Sen yaşadın , alıştın. B-ben küle dönmemek için yaralarımı kanattım her seferinde. Simdi senin yaranın kanaması küle dönmeyecegin anlamına gelir. Ama ben artık ölmek istiyorum. C-cok ... Cok fazla yorgunum. Dayanamıyorum " fisiltilarim ardina elimi agzima kaparken parmaklarim üzerinden kayan gözyaşlarım ellerimi yüzüme kapamama neden olmuştu.
"Gel" dedi fısıltıyla. Bakışlarım ona dönerken uzattıgı eline ve kararlı bakışlarına bakındım bir süre. Elim avuclarina kayarken gülümseyip beni kendine çekti. Kısa süre icerisinde evi terkederken üzerimde ki ince pijamalarla arabada ki yerimizi almıştık. Gözaltlarımı kurularken burnumu çekip
"Nereye gidiyoruz?" Diye fısıldadım. Bakışları üzerime dönerken elimi tutup parmaklarini parmaklarima doladı.
"Bana güveniyor musun?" Diye mırıldandı. Onu kafamla onaylarken arabayı çalıştırıp evden uzaklasmamizi sağladı. Evinin ardındaki ormanın kısa süre içinde bitmiş olmasıyla dururken arabadan inmemizi sağlamıştı. Cevaplamamış oldugu soru beni meraka sürüklerken karanlık ve soğuğa karşı elimi tuttugu koluna yaklaştım ufaktan. Bakışları üzerime dönerken emin degilmiscesine bakındı. Dudaklarımı araladıgım an hızla ilerlerken birkac adım ardından ilerlemeye devam ettim.
"Karanlık adam ... biz nereye gidiyoruz?" Diye fısıldadım.
"Ölmeye gidiyoruz ufaklık. Ama bu kez sen bir küpeli değilsin. Bende karanlık adam değilim" diye mırıldandı. Kaşlarım catılırken
"Anlamadım" diye fısıldadım. Durmamızla bakışlarımı yüzünden çekerken ayaklarımızın metreler altında kıyıya çarpan suları farkettim. Korkuyla geri kaçacakken hızla kolunu belime dolayıp beni kendine çekti. Korkuyla bakınırken
"Ölmek istemiyor muydun? Atla işte." Dedi tıslayarak. Kızgın haline bürünmesi korkmama neden olurken
"Ölmek isteyen insan ölümden korkmaz ufaklık. Bana ölmek istiyorum dedikten sonra yaşatamam seni. Atla!" Diye yükseldi yeniden.
"B-be-n y-yapamam. K-korkuyorum" dedim endişeyle.
"Atla ufaklık. Seni ben atamam. Atla!" Diye bağırdı. Sıçrarken bakışlarım kıyıyı döven karanlık suları izledi bir süre. Bedenimden ayrılan vucuduyla onu ardımda hissederken korkuyla ona tutunmaya calıştım. Benden kolaylıkla kurtulurken
"Geri dönmek yok. O serefsizin elinde mi ölmek isterdin küçük? Asla izin vermem. Son kez söylüyorum. Atla" diye tısladı. Bakışlarım kısa bir an gözlerine tutunurken kararlılık içimi buz küpleriyle doldurmuştu. Dolan gözlerimle bakışlarımı aşagıya çevirirken gözlerimi kapadım. Gözyaşlarım yüksek mesafeden düşüp suyla buluşurken
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Payiz Yağışı
Teen FictionDOLUNAY ^^ Acı aşısı olmuş kabullenisle küllerine dek yanan bir adam , Baybars Ateş. Yalan bir hayatta kendini yıpratmış bir günah keçisi , Dolunay Arslan. Ölümün hiçbirzaman son olmadığını küllerinden doğarak gösteren Baybars Ateş , o külleri Dol...