"Dolunay!" Annemin seslenmesiyle sicrayip ona dönerken rüzgar kaşlarını catmisti.
"E-efendim?"
"Aç mısın bebeğim?" Elini koluma koyup gulumsediginde
"Hayir degilim" diyorken odanin kapısı açıldı.
"Evet ... aç ve yiyecek. " içeri ayaz girdiğinde elinde ki tepsiyi sürgülü masaya bıraktı. Kaslarım catilirken
"Sen kimsin ya?" Diye denizin sorusunu onaylamistim. O ne kadar farkli anlamda sormuş olsa da benim bilmedigim fazla soru isareti vardı.
"Ben mi? Ben Ayaz Uglu. Birbirimizden pek hoslanmayiz ufaklık. En azından ben senden hic hoslanmadim" Bakışları üzerimdeyken şaşkınlıkla kaslarimi kaldırdım. Içeri baybars ve grubun devami girdiginde babam siritmis rüzgar sinirle dogrulmustu.
"Siz hayırdır ya?" Baybars kendini koltuga atarken ismini bilmedigim bir diğer kişi
"Hayırdır kardeşim. " diyerek siritmisti. Rüzgar sinirle nefes verip yanımdan kalkicakken hızla elini tuttum. Baybars siritirken ruzgarin nakışları bana döndüğünde ters bi bakış atıp geri oturmuştu.
"Şimdi yenge ... ye." Öksürük sesiyle bakışlarım denize giderken elinde ki bardagi oturdugu koltugun yanina yere bırakıp elini kalbine götürdü. Kapı yeniden açıldığında sıkıntıyla o yöne dönerken içeri takim elbiseli bi adam girip bakislarini odada gezdirmişti. Babamda duran bakidlari yüzünde bi siritis kazanmış sonrasindaysa
"Nasılsın ortak? Ya da yakın bi sürede dünür mü demeliyim?" Diye mirildanmisti. Gruptakiler siritirken babam da siritip kafasini anneme çevirmiş ve kafadini iki yana sallamıştı .
"Lan ne diyonuz?" Rüzgarın bagirmasiyla baybars ayaklanip siyrilmis gömleğini düzeltirken hızla beni kucaklayıp
"Kuruntulara fazla inanmayın ve biz geri dönene dek tek parça kalın." Diye mirildanmisti. Şaşkınlıkla ona döndüğümde kafasini eğip gözlerini gözlerime dikerken odadan cikmadan once ayaza verdigi isaretle battaniyeyle tepsiyi üzerime bıraktirmıştı. Odadan çıktığımızda asansöre ilerlerken
"B-ben anlamadım ve ona da binemem" diye fısıldadım. Dudaginin kenari kivrilirken asansöre binip kapilarin kapanmasini sağlamıştı. Ayaklarım metal asansor duvarina degerken kaldigimiz kutu içinde ki endisemle kolunu tutup sıkmıştim. Yüzümde ki bakışları utanmama neden olurken gözleri kısılmıştı.
"Neden bakiyorsun?" Mirildanmama karşılık sirtimi asansörün aynasına yaslayip üzerime eğildi.
"Neden inkâr etmedin?" Bakislarim gözlerinde takılı kalırken onun sinirle vücudu kasilmisti.
"Birşey değişmezdi. Sen yine yaşadıklarını unutmazdin." Dişlerini sıkarken
"Çok şey değişirdi. Seni suclamazdim. Benden kacmazdin. Bu halde olmazdın." Diye tisladi. Bakislarimi kaçırırken açılan kapiyla bedenimi asansörden ayırıp terasa çıktı. Puflarin tekine birakilan bedenime karşılık kucağımda ki tepsiyi tutarken benden ayrılıp karşıma oturdu. Bakislarim üzerindeyken tepsiyi işaret edip yememi belirtti. Yemek yeme sürem boyunca bakışmamız
"Anlatmaya başlasan iyi edersin" deyisiyle son bulmustu. Kafamı önüme eğdiğimde uzun süre bakmıştı.
"Biliyorsun ... yapma" fisiltima karşılık üzerime egilirken
"Yaparım. Anlat." Diye fısıldadı.
"Yapamam." Sinirle nefes verip kolumdan cekmesiyle çığlık atarken kolumu bırakıp kolunu belime doladi. Beni dizlerinin üzerine bırakıp bacaklarimi iki yanindan sallandiririen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Payiz Yağışı
JugendliteraturDOLUNAY ^^ Acı aşısı olmuş kabullenisle küllerine dek yanan bir adam , Baybars Ateş. Yalan bir hayatta kendini yıpratmış bir günah keçisi , Dolunay Arslan. Ölümün hiçbirzaman son olmadığını küllerinden doğarak gösteren Baybars Ateş , o külleri Dol...