Biz belaydık!

19 0 0
                                    

BAYBARS'IN AĞZINDAN

Hızla agacları titretecek biçimde yolları geçerken yanımda ki titreyisi ve iç çekişleriyle aklıma cizikler atıyordu.

Ben baybars ateştim.

O başa belaydı ; bense başından beri belaydım.

Biz belaydık!

Birbirimiz için belanın anlamıydık

Ve ben onun tek kiprigine zarar gelmesine izin vermeyecektim.

Ben Baybars Ateştim : Ona zarar verecek olmama ragmen onu koruyabilecek tek kişiydim .

Bunu defalarca reddetmeme rağmen yaptıgıyla kabul ettirişi sinirlenmeme nedendi. Sonunda deponun önünde durdugumda direksiyonda ki ellerimi kaydirip ellerimi dizlerime dusmesini saglamistim. Ellerim sıkılasıp yumruk olustururken sinirle direksiyona bi yumruk geçirdim. Uzunca çalan kornayla sıcrarken hızla onu kolundan çekip sinirden patlayacak bakışlarımı üzerime cevirdim.

"Sana hicbir zaman acımayacagım küpeli. Fakat sen her defasında her yüzüne vurulandan sonra yanıbaşımda aglayacaksın! Her aldıgın hasarda yanımda hıckıracaksın! Sen benden başka hicbiryerde aglamayaksın Arslan!"

Bogazim yirtilircasına bagırısım gözlerinde ki korkuyu apaçık ortaya koyarken kolunu sıkan elimin üzerine giden eliyle onu koltuguna firlatıp sinirle arabadan inmistim.

DOLUNAY'IN AGZINDAN

Ekranda , gri gökyüzü arasında ki arabanın üzerinde oturan bedeni ve oturdugu arabanin içinde ardında kalan ben aynı gökyüzüne bakıp farklı konumlarda bulunurken farkli duygular ve farkli dusunceler icerisindeydik belki de . Kolumu ovustururken elimi kapıya yönlendirip kolu çektim. Kapıyı itekleyerek yavaşça aractan inerken omuzlarimdan düşecek battaniyeyi son anda yakalamıştım. Yanına ilerledigimde bakısları bana dönerken kolumdan cekilmemle etrafimda dolanan kollar ve bi süre önce moraran kolumu oksayan parmaklarına saskinlikla bakinmistim. Dengesizliğine bakınırken o gözlerini kapayıp burnunu boynuma sürtmüştü.

"Benim kızım." Dedigini anlamaya çalışır yuz ifadesiyle ona bakınırken dudaklarını bastırıp

"Sadece ... bana ait!" Diye keskinlikle fisildadı.

"Ş-şey ... birşey sorabilir miyim?" Miriltim üzerine alnıma öpücük konduruo gözlerini gözlerime dikerken beni kafasıyla onaylamıştı.

"Ih-hm ... biz , neredeyiz?" Yanaginda sıkışıyla belli olan kemilere giden bakışlarım onun bakislarini ardimda ki agacların arasında gizlenmis depoya cevirdi.

"Beni vazgeçirdiğin ve sonunu seninle gerceklestirecegimiz bir yerdeyiz" bakışlarım yeniden gözlerini bulurken o hafif catılı kaslariyla karanlık biçimde depoya bakıyordu.

"O-r-oraya çok girmek istemiyorum." Beni kafasıyla onaylarken ayirmadigi bakislarinin odagı depoya cevirdim bakislarimi. Battaniyeyi sikica bedenime dolayıp kolunu belime kaydirirken beni kucaklayıp oraya yöneldi. Yüzünde ki ifadeyi çözmeye calisirken o sert hatlariyla yine herseyi gizliyordu. Kapının önünde durdugunda esen ruzgar ve deponun her an yikilacakmis gibi durmasi korkuyla ona dönmeme neden olmuştu. Bakışları bi süre yüzümde dolandiktan sonra beni tek koluyla göğsüne sabitleyip kapıyı tuttu. Heyecan ve korkuyla gerilirken hızla kapıyı cekmesiyle gurultuyle açılan depo kapısı ve gerisinde ki karanlik daha bir korkmama neden olmustu. Iceri yoneldiginde elimi göğsüne koyarken ilerleyip bi butona basmasiyla aydinlanan ortam şokla kasılmama neden olmuştu. Deponun disiyla alakasi olmayan her yerinin beyazla duzenlenmis oldugu düzende duvarlarda asılı fotoğraflarım saskinlikla ona dönmeme neden olmustu.

Payiz YağışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin