Geceden kaynaklanan geç yatmanin verdigi huzursuzlulukla gözlerimi araladım. Karnım hala agriyorken ayaklanip kiyafet ve havlumu alarak sessizce banyoya ilerledim. Kısa bi duşun ardından üzerimi değiştirip gündelik rutinimi de hallederek banyodan çıktım. Mutfaga ilerleyip kendime ufak seyler hazirladiktan sonra onlarida alıp odama geçmiştim. Geç kalmamak adina hizla cantamı alarak evden çıktım. 2 sokak asagiya inmisken dersin baslama saatinin geldigini farketmemle derin bi nefes verip evde çalışmak adına geri dönmüştüm. Uyusuklukla ve uykusuzlukla asirlar süren yoldan sonra bizim mahalleye girebilmistim. Evin önünde ki siyah araba kaşlarımı catmama neden olurken adimlarimi hizlandirip eve yöneldim.
"Kızımı benden kaciramayacaksin daha!"
Iceriden gelen yabanci kukremeyle anahtarimi ariyordum ki hızla cekilmemle anahar yere düşmüştü. Mustafa beni kapidan uzaklastirip endiseyle etrafina bakindi.
"Neden okulda degilsin sen?" Ses tonu tavri ve kolumu yavasca birakmasi daha cok kaslarimi catama neden olmustu.
"Geç kaldığım için gitmedim." Ona olan garip bakislarimi farketmişcesine silkelenip tislamisti.
"Ne bakiyon lan? Ayi mi oynuyo?" Özüne donebilmesine gözlerimi devirirken boynuma sıkıca asılıp sinirle bağırmıştı.
"O gözlerini oydurtma bana"
"O elini kırdırtma bana!"
Gelen kükreme sesiyle mustafa hızla elini bogazimdan çekerken nefesimin bogazimi yakmasiyla oksurmeye başlamıştım. Yavaşça yere çökerken bakislarimi bağıran adama çevirdim. Adete ateş puskururken ardindan endişeyle çıkan babama bi yumruk atmıştı.
"Ödeyeceksiniz lan bunu. Kızımı benden kaçırmayı odetecegim size!"
Adamın kızını mı kacirmislardi? Kim kaçırmıştı ki? Mustafa veya babam kacirdiysa kız neredeydi?
Adamin etrafina bagirmasi ve babamla mustafayi savurmasina şaşkınlıkla bakarken adamin korumalarinin mustafaya vurmasiyla yere yıkılmıştı. Gözgöze geldiğimizde bana igrenir bakislarini gönderirken bende onjn bana yaptığını yapıp sadece bakmıştım. Bakislarim anneme gidecekken önüme çöken adam sıçramamı sağlamıştı. Elini kaldirmasiyla gözlerimi kapayıp ellerimi yüzüme siper ederken tokatlarin gecmemis izini bulunduran yanagima dokunmustu. Şaşkınlıkla gözlerimi aralarken fısıldadıgi kelimeler dünyamı başıma yıkmıştı.
"Kızım!"
Kızım? Ne demek kızım? Neden o kelime kalbime bi ok sokup ayni zamanda oku kül ederek kalbime dokunup okşamıştı? Yıllarca bekledigim için mi? Adamın gözleri dolarken sinirle dişlerini sıkıp yumruğunu yere vurmuştu. Irkilirken önümde tutmaya devam ettiğim ellerimi tutup avuclarima öpücük kondurmustu. Nefes düzenim değişip korkuyla adama bakarken gözlerim dolmuştu. Benimkilerin benzeri olan mavi gözleri özlemle üzerimde gezinirken beni kollarının arasına almasıyla ağlamaya başlamıştım. Ne oluyordu? Neden bu adam bana böyle davranıp hem canimi acitirken hemde ruhumu okşuyordu? Saçlarıma konulan öpücükle hickiriklarim kendini serbest birakirken sefkat özlem... birçok duyguyu belirten sesi kulaklarıma dolmuştu.
"Şşhh buradayım babacim. Buradayım prensesim."
Tüylerim diken diken olurken nefes alamadığımı hissetmiştim.
Babacim? Prensesim? Ölüyordum. Kalbimin hızla çarpması bi yana ayni anda yaşadığım tüm duygular bedenimin titremesine yol açıyordu. Adam kollarını sikilastirirken sürekli derin nefesler çekip saçlarıma öpücük konduruyordu."B-bu-rak bey ... b-bi-" babam korkuyla konuşmaya başladığında kollarinda bulunduğum adamın kukremesi sıçrayıp yeniden ağlamama neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Payiz Yağışı
أدب المراهقينDOLUNAY ^^ Acı aşısı olmuş kabullenisle küllerine dek yanan bir adam , Baybars Ateş. Yalan bir hayatta kendini yıpratmış bir günah keçisi , Dolunay Arslan. Ölümün hiçbirzaman son olmadığını küllerinden doğarak gösteren Baybars Ateş , o külleri Dol...