35. Bölüm

314 23 2
                                    

Burnumdan şelale gibi kan akıyordu ama bunu umursamıyordum.
Gerçekten de hem kalkan hemde 1000 kişiye kalkan yapmıştım ve şu an tüm büyü güçleri ile savaşıyolardı.

Karşı taraf ise jutsu ile savaştığı için her iki taraf da eşit bir şekilde kayıp veriyordu.

Etraf kan kokmaya başlamıştı. Her yerde bağıran ve savaşan savaşçılar vardı.

Benim de savaşmam lazım idi ama nasıl?

Kage Bunshin yaparak, 10 tane yeni kopyamı yaptım. Ana vücudum ise kalkanın arkasında kalkanı desteklemeye devam etti.

10 tane kopyamam kalkan yapıp onları gönderdim. Karşı taraf şaşırmıştı.

Benim 10 kopyam anında 100 kişiyi öldürmüştü bile...

Savaş alanına baktığımda Sasuke'den 10 tane görmüştüm. Yani o da büyü ile kendini çoğaltmıştı.

10 kopyam onun 10 kopyası ile savaşmaya başladı.
İkimizinde son 1 kopyası kaldığında heyecan doruktaydı.

İkiside aynı anda kunai'leri kalplerine sapladılar ve ikisi de aynı anda kayboldu.

Bu böyle olmayacaktı. Hem bizim asker sayımız daha az idi. Farklı bir şey bulmalıydım.

Bir planım vardı ama bu geceye kadar beklemem ve bu günü atlatmam gerekiyordu.

Gökyüzüne bakıp ülkemi düşünmeye başladım.
Onu korumalıydım. Ne olursa olsun!
İtachi...

Korumak lafı her zihnimden geçtiğinde onun o siyah saçları, kanlı gözleri ve onu son kez gördüğüm şekilde önümde beni korumaya çalışırken halini hatırlıyordum.
Kollarını açmıştı.
Parıldıyordu.
Güçlüydü.
Cesaretliydi.
Fedakardı.

Keşke onun yaşadığına dair tek bir ip ucum olsaydı. Şu prensin bununla bir alakası olduğunu hissediyordum ama zil çanı gibi çalan 6. hissimi susturdum.

Aklıma her onun siyah gözleri geldiğinde içimde dolan gücü dışarı vuruyor ve savaşta öne geçiyorduk.

Bağırışlar, insanların koşuşturması, kan...

En kötüsü de ilk aşkımın yaşayıp yaşamadığını bile bilememekti.
O nerde olursa olsun onu bulacaktım.
O başka bir dünyaya gitse bile onun peşindem gidecektim.
Onu bulacak aşkımla sarmalayacaktım.
Şimdi bile o kadar özlüyordum ki kalbimde bir boşluk vardı. Dolmuyordu.
Uchiha İtachi'nin özlemi ile yanan gözlerim daha fazla kaldıramadı ve inci misali göz yaşlarım akmaya başladı.

Gaara'nın dikkatini çekmiş olacak ki yanıma gelip peçete verdi. Peçete yi yere attım. İstemiyordum.
İyiyim demekten, yaralamı kendim sarmaktan, her şey ile kendim baş etmekten yorulmuştum.

Sonunda gece çöktüğünde 5 tane kage bunshin yapıp, kendi yerime koydum.
Savaş devam ediyordu ama gitmem lazımdı.

Sırt çantama her şeyi koyduktan sonra gizlice Kara Ormana doğru yol aldım.

Koşuyordum ama gayet sessiz bir şekilde...
Düşman burada beni yakalarsa amacımı anlayabilirlerdi.

Elimde Kara Ormanın haritasını çıkarttım. O kara büyücü nerdeydi?

O savaşın seğrini değiştirebilirdi. Tabiki kötü bir büyücünün benimle anlaşmak istediğini pek sanmıyordum ama eğer bir bedeli varsa bu bedeli tek başıma seve seve ödemeye hazırdım.
Her şeyi yapmaya hazırdım!

Bir ağacın altında konakladağımda çalılıktan bir ses duydum ve hemen ağacın tepesine çıktım. Yaprakların arasına gizlenerek gelecek kişiyi veya şeyi beklemeye başladım.

Kim olduğuna bakmadan, hemen üstüne atladım ve zehirli kunaim ile kişinin boğazına dayadım.

Kırmızı saçları gördüğümde bunun Gaara olduğunu anladım.
Ben:
"Ne işin var senin burda?!"
Gaara:
"Yardım etmek istedim. Amacını anladım. Tek başına yapamazsın."
Ben:
"Git!"
Gaara:
"Yapabiliyorsan yap!"
Ben:
"Ölürsen sorumlusu değilim ve ayak bağı olma!"

Ormanın içine doğru ilerlemeye başladık. Bir anda etrafta mor sis belirdi.
Gaara'yı göremiyordum.
Ben:
"Gaara!"

Ben:"Gaara!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karşıma birden lacivert saçlı yakışıklı denilecek cinsten birisi çıktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Karşıma birden lacivert saçlı yakışıklı denilecek cinsten birisi çıktım.

Hemen çantamdan kunaimi çıkardım ve savunma pozisyonuna geçtim.
Kara Ormanda feci yakışıklı bi çocuk ve garip mor sis çıktığı anda ha?

Ben:
"Kimsin?"
Çocuk:
"Ben Roku."

Tam önümdeyken bir anda arkama geçti ve kulağıma sessizce fısıldadı.
Roku:
"Seni kraliçem yapacağım."

Bir hamlede arkamı döndüm ama orada yoktu. Şu mor sis de hala devam ediyordu.

Ben:
"Kimsin demek ile hata yapmışım. Nesin?"

Bir anda önümde belirdi ve...
Roku:
"Siz bize vampir dersiniz."

Ben:
"Arkadaşım nerede?"

Roku:
"Kırmızı saçlı salağı mı arıyorsun?"

Ben:
"Nerede?! Bir daha söylemeyeceğim!"

Bir anda arkama geçti ve...

Roku:
"Isırır mısın?"

Vampir dişlerimi boynuma sürttüğünde onu itmeye çalıştım ama çoktan kaybolmuştu bile...

Roku:
"Gel seninle bir anlaşma yapalım."

Ben:
"Ne anlaşması?"

Roku:
"Ben sana arkadaşını vereyim. Sen de bana kendini ver."

Kötü AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin