6.Fotoğraf

11.4K 712 258
                                    

6.Fotoğraf

Pınar'dan

Güneşli bir öğleden sonrasıydı. Soğuk hava fazlasıyla kendini hissettiriyor olsada güneşi görmek beni mutlu ediyordu. Dersten sonra arkadaşlarla kafede oturmaya karar verdik. Eylem, Eylül bir de Eylem'in erkek arkadaşı Metin. Siparişlerimizi verdikten sonra derslerden konuşuyorduk. Siparişlerimizi getiren garson kız hepimizin kahvelerini önüne koyup başka bir isteğimiz var mı diye sordu. Hayır cevabını almasıyla uzaklaştı. O sırada çaprazımda oturan Metin elini kaldırarak kapıdan giren iki kişiye selam verdi. Onlarda hemen masamıza geldiler.

Eylem ve Eylül Metin'in arkadaşlarını tanıyorlardı. Tokalaşma bitince Eylem bana yaklaştı.

"Pınar'cım Burak ve Onur Metin'in bölümden arkadaşları."

Elimi uzatıp ikisi ile de tokalaştım.

"Pınar senin içinde sakıncası yoksa bizimle oturabilirler mi?" Dedi Metin.

Eylem'in göz kırpması ile başımı onay vermek için salladım. Eylül ise başka bir alemdeydi. Onur yanımızdaki boş masadan bir sandalye çekip yanıma oturdu. Burak'ta aynı şekilde sandalyesini Onur'un yanına koyup oturdu. Eylül'ün Burak'a attığı hayran bakışlar gözümden kaçmıyordu. Burak'ın kaçak bakışları da aralarında bir şeyler olduğuna delildi.

Kısa süre sonra koyu bir sohbetin içinde buldum kendimi. Onur yanımda sürekli benimle ilgileniyor, bana sorular soruyor, aynı sorulara kendi de cevap veriyordu. Ailemi daha küçükken kaybettiğimi, İstanbul'da bana sahip çıkan tanıdığımın akrabalarıyla yaşadığımı öğrenmişti. Ailesi Muğla'da yaşıyormuş. İstanbul'da Burak ve başka bir arkadaşıyla birlikte tuttukları evde oturuyorlarmış. Geçen sene ailevi sorunlar nedeniyle okulu bir sene ara vermek zorunda kalmış.

Eylem ile sabah telefonda konuşmuştuk. O zaman beni Metin'in yakışıklı arkadaşlarıyla tanıştırmak istediğinden bahsetmişti. Sanırım Burak ile kardeşinin arasındaki elektriğin farkında değildi. Tabi kafayı benimle bozmasaydı görülmeyecek gibi de değildi.

Yazın köyden döndükten sonra ilk işim Eylem ve Eylül ile buluşup iki saat boyunca hüngür hüngür ağlamak olmuştu. Semih ile yaşadıklarımdan sonra kendimi o kadar çok sıkmıştım ki kopma noktasına geldiğimin farkında değildim. Ne kadar istesemde utancımdan olanları anlatamamıştım. Aileme duyduğum özlem yüzünden o kadar üzüldüğümü düşünmüştü canım arkadaşlarım. O günden sonra da benim yalnızlığıma kesin bir çözüm bulmak için her görüştüğümüzde beni birileriyle tanıştırmaya başladılar. İstemediğimi söylesemde bu işin peşini bırakmaya niyetleri yoktu. Okullar açıldıktan sonra daha sık görüşmeye başlayıncada her gün yeni biriyle tanıştırılmaya başladım. Beni tanıştırdıkları kişiler hiçte boş tipler olmamasına rağmen benim zerre ilgimi çekmiyordu. Yeni biri ile tanışıp, yeni bir ilişkiye başlamak için kendimi hazır hissetmiyordum.

Birileri çıtayı öyle yükseltmişti ki gözüm kimseyi görmüyordu.

"Akşam hep birlikte bir yerlere gitsek olmaz mı?"

"Ben gelemem."

"Neden?"

"Çalışıyorum. Sonra da biraz derslere ağırlık vermem gerekiyor. Vizeler geldiğinde sıkışmak istemiyorum."

"Mızıkçılık yapma. Senin yaptığının çalışmakla alakası yok benim ağzımı açtırma. Akşam için izin alabilirsin."

"Evet Pınar hep birlikte güzel vakit geçiririz. Dansa gideriz." Eylül'ün kabul etmem içim can attığını görebiliyordum. Eylem'de Eylül'de kesinlikle kırmak istemeyeceğim kızlardı. Anlaşılan kurtuluşum yoktu. Heyecanla vereceğim cevabı bekleyen diğer kişiye baktım.

TUTULMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin