25. Kırmızı

999 96 59
                                    

3 yıl sonra gelen yeni bölüm!!!

25. Kırmızı

1993

Karanlık çökmeye başlamıştı. Bir gün daha umutsuzluğa gözlerini kapatırken geceyi aydınlatan, karanlıkta kalanlara umut olan ay ışığı yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı. Kötü bir kabusun orta yerinde sıkışıp kalmış, gece ile gündüz birbirine karışmıştı. Gündüzü aydınlatan güneşten, Gecenin karanlığını yaran aydan umudunu kesmişti. Yine de kabullenişini belli etmemek için çabalıyordu. Başka çaresi yoktu.

Günler geçiyordu.

1,2,3,4,...,8,9,...,14,15,...

Artık kaç gün olduğunu saymayı bırakmıştı genç kadın. Kollarını sıkı sıkıya sardığı oğlu korku dolu bir uykuya dalmıştı. Ne gece ne de gündüz, beş yaşındaki oğlunun huzurlu bir uykusu yoktu. Korkuyla daldığı uykudan korkuyla uyanıyor işkenceye dayanamayan minik beyni korkunç çığlıklarla sarsılıyordu.

Denemişti!

Her şeye rağmen sırf oğlu için o adamın altına yatmıştı ama olmuyordu. Ona dokunmak içinden gelmiyordu. Dokunamıyor, bir zamanlar öyle bir adamla severek, isteyerek birlikte olduğuna inanamıyordu. Geçmiş puslu gece gibi aklında dolanıyor hiç bir mantık yaşadıklarını kabul etmiyordu.

Her akşam olduğu gibi sert ayak sesleri odaya doğru gelmeye başladı. Hemen oğlunun başını yastığın üzerine bırakıp çıplak ayaklarla yataktan indi. Sessiz olmaya çalışarak diğer taraftaki kişiden önce kapıya ulaştı. Aynı saniyede kapının kulpu indi. Aralanan kapıdan kendisini göstererek oğlunun henüz daldığı uykudan uyanmasına izin vermemek adını adamı itip dışarıya adımladı.

"Hazırsın?"

"Evet."

Adamın pis bakışları genç kadını baştan ayağa süzdü. İp askılı penye bir elbise vardı kadının üzerinde. Etekleri dizlerinin altına iniyordu aslında ama adamın elbiseye yaptığı iğrenç dokunuşla kalçasına kadar çıkan bir yırtmaç vardı. Sarı saçları doğru düzgün taranmadığı için dolaşmış, karışık saçları iri dalgalar halinde beline kadar iniyordu. Solgun yüzünde yediği dayakların eseri olan morluklar, şişlikler vardı. Aynı şekilde çıplak kolları ve bacaklarında morluklar, çeşitli yara berelerle doluydu.

Sadist adam genç kadının görüntüsünden fazlasıyla memnundu. Kadının koluna uzanıp, tuttu.

"Aferin benim akıllı sevgilime."

Birlikte salonun ortasına konumlandırılmış koltuklara doğru yürüdüler. Geniş, üçlü koltuğun önüne geldiklerinde önce adam oturdu. Kadını bacaklarının arasına çekip dizine oturttu.

O an ters giden bir şeyler olduğu o kadar açıkki genç kadın adamın kokusunu soluduğu an midesinde ki kasılmaya engel olamadı. Bulantı hızla yükseldi ve engel olmaya çalıştıkça gözleri dolmaya, boğazı acımaya başladı. Elini hızla ağzına götürdü ama boğazındaki kasılmayı tutamadı ve öğürdü. Kuru öğürme daha çok miğdesinin bulunmasına neden oldu. Adama belli etmemeye çalıştıkça dolan gözlerinden akmaya başlayan gözyaşları sona geldiğinin beyanıydı.

"Lanet olsun!" Bağırdı adam. Kadının halinden memnun değildi ama yinede bu akşam istese de istemese de onunla birlikte olmak istiyordu. Kadının artık kurtulamayacağını anlaması gerekiyordu.

Dudaklarını kadının beyaz gerdanına bastırdı. İçini çeken kadının çenesinden sızan tuzlu suyun tadını aldığında hırsla dişlerini çenesine geçirdi. Acıyla inleyen kadını kendine bastırdı. Kadının ellerini yumruk yaptığını görünce yine tepkisizce duracağını beyan eden bedenini öfkeyle sıktı.

TUTULMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin