Öncelikle dün hem daha paylaşmadım taslaklarıma hem de hikayelerime yb ekledim. Bazılarına birkaç tane ekledim hatta. Ama 2 hafta ara verdiğim için acaba aynı okunmayı elde edebilecek miyim diye düşünüp durdum. Eh tabi, bazı hikayelerimde bir düşüş oldu doğal olarak. Ama bu hikayede düşüş olmadı :) HEPİNİZE TEŞEKKÜR EDERİM:) Ayrıca içlerinizde bazı kişiler bana yorum atıyorlar, beğeniyorlar... Onlara ayrı bir teşekkür ederim:) Bana inanılmaz destek oluyorsunuz:) Siz okuyucularım varken endişelenmemeliyim bence ;) Bir de bazılarınız sadece tek bir hikayeme de yapmıyorlar:) Bunun için çok teşekkürler:) Bu teşekkür kısmını bu hikayede verdim çünkü en fazla okunan ficim olmasa da buranın okuyucuları daha bir hoşuma gidiyor kdödmd beni yalnız bırakmıyorlar :) Çok tatlısınız ve sizi çoook seviyorum:) Hayalet okuyucularıma gelirsek; istemiyorsanız yorum yapmanıza gerek yok fakat en azından bir beğenirseniz mutlu olurum :) 10 tane ficim var, o kadar taslağım var fakat şimdiye kadar bir bölümde aldığım en fazla beğeni sayısı 13:( Bu beğeni sayıları 5 falan olunca kötü hissediyorum:( Başka ficlere bakıyorum çook beğenileri var falan, üzülüyorum :/ lütfen şu tek tuşa bir basın valla:/ Neyse çok da uzatmayım, bu kadarını okuyacak olan var mı onu da bilmiyorum, başlayayım ben en iyisi bölüme:) İyi okumalar...
(Jungkook'un Gözünden)
Jimin hyungun beni tutup çekmesiyle şaşırmıştım. Aynı zamanda meraklanmıştım da... Benimle ne konuşacaktı? İlan-ı aşk falan mıydı acaba? Çok fazla kişi bana aşklarını ilan ettiklerinden alışıktım fakat hiçbirinin yüz ifadesi Jimin hyungunki gibi olmuyordu. Hyung daha çok beni dövecekmiş gibi bakıyordu. Vücut oranlarımıza bakınca çok da başarılı olacağını sanmıyorum ama nedense bir tırsıyordum. Sadece bakışları ile dayak yemiş hissediyordum çünkü.
- Hyung, konuşmadan önce şu bakışlarını bebek yüzlü sıratımdan biraz çeker misin?
- Bebek yüzlü mü? Benim kıçım daha çok benziyor be bebek yüzüne!
- Bence de öyledir hyung, ama bakmadan bilemem. İstersen sen bir dön şöyle bakayım bir ben. Kiminki daha çok benziyor diye...
Sırıtarak Jimin hyungu döndürmeye çalışmıştım ama başarısız olmuştum. Amacımı anlamıştı tabii... Öksürerek geri çekildim. Bu hyung napıyordu benim gibi utanmaza ya? Şuan resmen hayatımda bir ilk yaşıyordum ve utanıyordum!
- Ne konuşacaktın hyung?
- Sen neden gidip Taehyung'a saçma sapan şeyler söylüyorsun?! Manyak mısın?!
Tae'ye ne söylemiştim ben ya? Her şeyi söylemiş olabilirdim ben.
- Hyung, acaba bana biraz yardımcı olur musun? Ne söylediğimi hatırlayamıyorum da...
- Bir tane vuruyayım de hafızan yerine gelsin o zaman!
- Hyung, bana ne dediğimi söylenin biraz kibar halini söylemiştim sadece. Ne gerek var şiddete? Ayrıca kavga etsek kimin kazanacağı sence de çok belli değil mi?
- Konumuz kavga değil, Taehyung! Kafede karşılaştığımızı falan söylemişsin ona.
- Evet, söyledim. Ve eğer bu konuda bana kızacaksan hyung, baştan söyleyeyim özür falan dilemem. Ayrıca neden Tae'ye birlikte olduğumuzu söylemedin, anlamadım?
- Konumuz neden söylemedin de değil, Jungkook! Çocuk, ona güvenmediğimi falan sanmış. Neden seni söylemediğim ya da özür dilemen falan değil! Ayrıca kafede önemli bir şey oldu mu ki? Her zamanki sendin yine işte!
- Her zamanki ben ne hyung?
- İşte egoist, yavşak ve aptalın teki!
Sadece güldüm. Cevap veremedim, öylece kalmıştım. Ama böyle hissetmemeliydim, beni tanımayan hyungun tekiydi sadece! Diğer herkes gibi...
Gidemedim de, ne diyeceğini merak ettim! Nasıl devam edecekti?
Hyung, kısa bir sessizlikten sonra konuşmaya devam etti.
- Özür dilerim ben öyle dem--
- Tam olarak öyle demek istedin hyung. Ama merak etme, alışığım. Bunlar her gün duyduğum sözler.
- Haksızlar bunu söyleyenler. Az önce dediğim için ben de haksızım. Öyle biri değilsin.
Hyung, lütfen böyle yapma. Böyle yaparsan... Sana aşık olabilirim. Böyle tatlı tatlı hep duymak istediğim kelimleri söyleme bana.
- Hyung, az önce de dediğin gibi. Konu ben değilim. Hem nasıl biri olduğumu nereden bileceksin ki? Daha çok olmadı tanışalı.
- Görebiliyorum Jungkook. Birini tam olarak anlamak ve tanımak için yıllardır tanışık mı olmak gerekiyor?
- Gerekmiyor dimi hyung?
- Gerekmiyor...
İyi değildim. Hyung, konuşmaya devam ediyordu. Yapmamalıydı...
- Hyung, Tae'ye dönsek...
- İyi peki. Taehyung konusuna gelirsek, ah... Neden bu konuyu konuştuğumuzu bile bilmiyorum artık. Önemli değil Jungkook.
- Önemli hyung. Devam et. Açıkçası ben de merak ediyorum neden anlatmadın diye?
- Önemsemedim. Önemli bir şey oldu mu ki Jungkook o gün?
- Olmadı hyung.
- Dimi? Neyse, hadi Wonwoo ile Mingyu'nun yanına gidelim artık. Wonwoo çıldırmışa benziyor.
Jimin hyungu arkasından takip ettim. O gün önemli ve anlatılacak bir şey yoktu, haklıydı. Söylenecek bir şey yoktu. Ama bu benim kırılmadığım anlamına da gelmiyordu. Çünkü ben önemsemiştim. O bizim ilk tanışmamızdı.
Ehehehe... Ara verdiğimden dolayı bazı kişiler unuttuydu Jimin'in bu konuyu konuşması gerektiğini, bozmadım onları. Başka şeyler sanıyorlardı ehehehehe... Öyle çok da aman aman bir konu değil yani:) Ama yine iyi bitti, lanet! Bugün zamanım olursa Chanbaek ne yaptı onu da atacağım:) Meanie'ye özel bölüm daha atmayı düşünmüyorum :) ama bir gün elbet atarım:) en azından bu havuzda geçenleri atmayacağım meanie olarak da...
Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coming For L.O.V.E #Tamamlandı#
FanfictionGrup: Bts Çiftler: Jikook, Vhope (biraz Chanbaek, biraz Namjin, biraz da Meanie) Konu: Bir müzik okulu... İki yakın arkadaş... Odalar, dersler, sınıflar, projeler, klüpler, insanlar... L.O.V.E serisinin ilk sezonudur. İlk bundan başlanması önerilir.