~21~

376 36 19
                                    


(Taehyung'un Gözünden)

Jin hyungla dediklerimizden sonra Jimin ağzında bir şeyler gevelemiş ondan sonra da geç kaldığımızı söyleyip çıkmıştı. Ben de onun arkasından hızlıca çıkmıştım. Şimdiyse basketbol klübünün yapılacağı sahanın kapısının orda bekliyorduk ve Jimin'i sakinleştirmeye çalışıyordum. Birden heyecanlanmaya başlamıştı.

- Ya beceremeyip rezil olursam Tae. Herkes bana gülerse Tae. Herkesi geçtim ya Jungkook benimle alay edip gülerse Tae.

Mırıldandım.

- Ben de benim adımı söyleyeceksin sanmıştım.

- Efendim Tae?

- Yok bir şey Jimin. Bir şey olmayacak. Olursa da ben seni korurum. Seni tek koruyan kişinin de kendim olacağını sanmıyorum ayrıca.

- Jungkook da korur dimi?

- Ben Baekhyun hyunglardan bahsetmiştim.

- Korumayacak dimi? Hatta o başlatacak her şeyi. Herkesin ortasında benimle dalga geçip herkesi güldürecek. Dolabımdan kıyafetlerimi alıp klozete atacak ve beni her yerde çıplak çıplak dolaştıracak. Ben var--- Ah! Tae napıyorsun?! Şurda acımızı bile rahat rahat yaşayamıyoruz yha!

Jimin gittikçe saçmalamaya başlayınca ben de ona bir tane geçirmiştim. Ama yumuşak geçirmiştim.

- Seni kendine getirtmek içindi o. Jungkook neden böyle bir şey yapsın, gangster falan mı o?! Part-time zorbalık mı yapıyor bu çocuk?! Kendine gel Jimin, kendine gel!

- Haklısın. İyi tamam sustum. Girelim hadi.

- Sonunda!

Kapıyı açtık ve içeri girdik. Kapı oldukça gürültülü bir sesle açıldığından herkes bize baktı. Dışarısı içeriye göre biraz daha aydınlık olduğundan arkamızdan ışık geliyordu. Kendimi F4'ten biri gibi hissetmiştim. (F4, Boys Over Flower dizisindeki 4 tane yakışıklı, zengin ve popüler erkeklerin bir şeysi dkskd diziyi izlemedim sadece biliyorum)

(Yn: Varya acayip Taehyung'u düşüresim var yürürken kdldöd ama aklımdaki konuyu değiştirmiş olurum skkdd)

Bu andan yararlanarak havalı havalı yürümeye başladım. Fakat bir süre sonra dengemi kaybetmiştim ve yere yapıştım. Jimin hemen yardıma gelmişti. Yakınımızda olan Baekhyun hyung ile Chanyeol hyung da yardıma geldi. Bir süre sonraysa salondaki herkesin yanımda olduğunu farkettim. Daha ilk günden ne kadar popülerdim?! Ben yatıyordum, onlar ayakta izliyorlardı. Herkes burada patron kim, bilecek!
(Dayanamadım kdksdm)

En sonunda toparlanıp kalkmıştım, herkes de iyi olup olmadığımı sorduktan sonra dağılmıştı. Jimin bile Wonwoo ile Mingyu'nun yanına gitmişti. Mingyu ne alakaydı?

Yanımda bir tek Hoseok hyung kalmıştı. Baygın gözlerle ona döndüğümde sırıtarak bana baktığını farkettim.

- Sormadın ama söyleyeyim. Oldukça iyiyim, sadece ayağım kaydı ve düştüm. Endişelenmene gerek yok Jung-benden-fena-halde-etkilenen-Hoseok.

Sırıtıp ona göz kırptığımda başta yüz ifadesi değişmişti fakat sonra o da sırıtmaya devam etmişti. Evet, karşı atak geliyordu.

- Bence salondaki tüm erkeklerin bacaklarına baktığı için bacakların bu yoğunluğa dayanamadılar ve düştüler. Bu kadar kısa şort giyersen hep böyle düşmek zorunda kalırsın.

- Ne alaka ya?! Sana ne benim şortumdan!

- Şortun beni son derece ilgilendirir ayrıca inan çok alakası var. Kim-tek-becerisi-erkek-etkilemek-olan-Taehyung.

Tam ağzımı açmıştım ve küfür etmeye başlayacaktım ki, Yoongi hyung herkesin yanında toplanmasını söyledi. Hoseok hyung bana göz kırparak yürümeye başladı. Ben de arkasından omuz silkerek yürüdüm. Sakinleşmeliydim.

Jimin, Wonwoo ve Baekhyun hyungların ordaki yerimi aldım. Yoongi hyungu dinlemeye başladım.

- Hepiniz hoşgeldiniz! Diğer klüp yöneticileri gibi uzun süre konuşma yapmak bana göre değil. Bu iş için Namjoon var zaten. Basketbolu iyi oynayamıyor ama iyi konuşma yapıyor. Kısaca, kısa keseceğim. Öncelikle burada patronun kim olduğunu öğrenmekle başlayalım.

Ben içimden 'işte benim sahnem geliyor' derken yanımdaki Sehun hyungsa, 'bir türlü vazgeçemedi bundan' demişti.

- Patron, sizin de tahmin edeceğiniz üzere...

Ben!

- Benim.

Ne?! Peki ya ben?!

- Onun için bana saygısızlık yapıp canımı sıkmayın. Yoksa kendinizi siz mezun olana kadar kapı dışarı edilmiş halde bulursunuz. I am the boss, bitches!

Sona doğru bağırmış, el hareketleriyle de kendini desteklemişti. Bu hyung, manyaktı. Neyseki Namjoon hyung onu durdurmuştu.

- Teşekkürler Namjoon. Devam ediyorum. Kuralları tek tek anlatmaya üşendiğimden şuraya yazdırmıştım.

Spor salonun duvarlarından birindeki kurallar listesini işaret etti.

- Hepinizi bir dahaki klüp saatinden itibaren kuralları okuyup gelmişsiniz olarak düşüneceğim. Gruplara gelecek olursak; tamamen benim piçliğim üzerine kurulu gruplar olacak. Hangi dörtlüyü grup yapsam diye az düşünmedim yani. Mesela Chanyeol ile Baekhyun'u aynı gruba koyacaktım. Fakat sevgili olduklarından sonra iğrençleşip sürekli bize aynı hikayeleri anlatmaya başladıklarından, her yerde birbirlerine vıcık vıcık sevgi gösterileri göstermeye başladıklarından; artık onlar başka gruplarda!

Chanyeol hyung ile Baekhyun hyung itiraz etmeye başlayınca ben dayanamayıp bağırmıştım.

- Yürü be Yoongi hyung!

Herkes gülmüştü, Yoongi hyung ayrıca teşekkür de etmişti. Benden sonra Sehun hyung da bağırmıştı. Ardından da bizim gibi, o ikisiyle yakın olan herkes bağırmaya başlamıştı.

- Teşekkürler, teşekkürler çocuklar. Dediğim gibi patron benim. Teşekkürler!

Bir süre sonra sustuğumuz da Baekhyun hyung ayağa kalkmış ve bana dönmüştü.

- Taetae~ Sen benim oda arkadaşımsın~ Klüp bir bitsin göreceksin, sen!

Bense bir tek meşhur gülümsememden yapmıştım. Meşhur falan değildi ama Jimin, bu gülümsemeden bir tek bende gördüğünü -ayrıca bana çok yakıştığını- söylemişti. Bu yüzden Jimin, bu gülümsemeye 'meşhur' diyordu.

Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin :)

Coming For L.O.V.E    #Tamamlandı#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin