Coming For L.O.V.E #Tamamlandı#

~5~

JİMİN

(1 hafta sonra)

- Jimin... Jiminie~ Hadi uyan sabah oldu. Jiminn...

Bu bana seslenen sesin sahibi de kimdi? Bu beni sarsan ellerin sahibi de kimdi? Hiçbir fikrim yoktu ve merak da etmiyordum. Sadece uyumak istiyordum.

- 5 dakika daha...

- JİMİN!!

- Efendim Seokjin hyung?

Jin hyungun birden bana seslenmesiyle kalkmış resmen hazır ola girmiştim. Tabi sesin ve ellerin de sahibini tanımıştım.

- Kalk artık Jimin. Sabah oldu. Hazırlan da gidelim.

- Hyung? Okul yarın açılmıyor mu, nereye gidiyoruz?

Seokjin hyung bana inanmayan gözlerle baktı.

- Unuttun mu Jimin? Her sene okul,okulun açılmasından bir gün önce etkinlikler, yarışmalar düzenler. Bu sayede hem öğrenciler birbiriyle kaynaşır, hem de yeni gelenler ortama ayak uydurmaya başlar. Ayrıca okul açılmadan bazı seçimler yapılır. Okul başkanı ya da klüp seçimleri gibi... Bunlar okulumuzun geleneğidir.

Ah... Tae ile Baek hyungun heyecanla beklediği gün bugündü. Ben de heyecanlanıyordum fakat heyecanlanma sebeplerimiz oldukça farklıydı.

- Hatırladım hyung. Teşekkürler... O zaman hadi hazırlanalım...

Üstüme siyah beyaz çizgili bir tişört altıma da siyah bir kot geçirmiştim. Beyaz spor ayakkabılarımı giymiş ve siyah sırt çantamı almıştım. Fakat keplerimi bulamıyordum.

- Jin hyung, keplerimi gördün mü?

- Evet Jimin... Komidinin son çekmecesine yerleştirdim keplerini. Dolabına koyman son derece mantıksızdı çünkü.

- Hyung neresi mantıksızdı?!

Elinde diş fırçasıyla tuvaletten çıkan bir adet Jin hyung, ciddi bir ifadeyle yanıma geldi.

- Her yeri...

Bunu söyledikten sonra da geri tuvalete, dişlerini fırçalamaya, gitmişti. Okulda tanıdıklarım arasında en normali olan Jin hyungun böyle davranmasına halen alışamamıştım.

Çekmeceden beyaz kepimi de kafama ters bir şekilde geçirdikten sonra tamamdım. Jin hyunga seslenip çıktığımı söyledikten sonra hemen yan odaya gidip kapıyı tıklatmaya başladım.

- Geldik geldik.

Baek hyung ve Tae hazırlanmışlardı. Öncelikle klüp seçimleri vardı. Klüp seçimleri de okulun en büyük kapalı spor salonunda olacaktı. Müzik okulunda dört tane spor salonu vardı. Öğrenciler de sınırsız hayal güçleri ve yaratıcıklarıyla bunlara isim vermişlerdi. Büyük kapalı spor salonu, küçük kapalı spor salonu, büyük açık spor salonu, küçük açık spor salonu. Zekice...

- Sevgili kardeşim ve eğer eşyalarını kaldırmayı öğrenebilirse kardeşim olacak olanlar... Herkesin üç tane klüp seçme hakkı var. Üçüne de katılmanız zorunlu olduğundan kararınızı iyi verin. Size yardımcı olacağım zaten. Neyse... Bazı klüpler haftada iki günken, bazıları ise sadece bir gün oluyor. Çakışmamasına dikkat edin. Ve geldik... İşte bizim okulun büyük kapalı spor salonu. Önce adımızı basketbola yazdıralım da sonra diğer ikisine karar veririz. Jimin yazılıyorsun sen dimi?

Çok istemesem de Tae ve Baek hyungun ısrarları yüzünden basketbola yazılacaktım.

- Evet hyung. O kadar ısrar ettiniz, üstüne bir de tehdit ettiniz. Yazılmaktan başka bir şansım kalmıyor.

- Doğru kararı vereceğini biliyordum Chimchim. Şimdi sırada yazılmak var. Var ama... Hyung bu kalabalıkta nasıl bulacağız klübü?

- Bulmanın kısa bir yolu var Tae. En kalabalık stand hangisi ise orası basketbol klübünün standıdır.

Etrafa baktığımda gerçekten insanlar bir stantta yoğunlaşmışlardı.

- Hyung, bu kadar insanı nasıl alacaklar klübe? Bu kadar insan varsa ben yokum. Zaten istemiyordum.

- Jimin sen de kaçmak için yer arıyorsun ha! O kadar insanı almıyorlar heralde. Belli bir kişi sayısı var. O kişi sayısının üstünde almıyorlar kimseyi.

- Ee biz nasıl gireceğiz o zaman klübe? Hadi ben belki de... Jimin'in boyuna baktıkları an almazlar ki. Benden de daha iyileri vardır.

- Takım kaptanı da Baek de kısa ama klüpteler. Neden alınmayayım?

- Jimin kısa mıyım ben? Senden uzunum bir kere! Neyse... Sakinleşin. Baktıkları şey yetenek değil. Öncelikleri referans. Benim referansım, Jongin ve Sehun'du. Sizinki de benim. Sehun ile Jongin'e de dedim. Onlar da referansınız. Ayrıca orada duran herkes klübe kaydolmuyor. Çoğu kız farkettiyseniz. Kesmek için ordalar. Gelin gidelim artık.

Standın ordaki kalabalığı zar zor yarıp standın önüne ulaştık. Stantta geçen sefer gördüğümüz takımdan sadece Chanyeol hyung vardı. Kantinden sonra bir daha hiç takımı görmemiştim. Baek hyung da takımın kampa gittiğini söylemişti. Okul zamanında tüm klüp giderken basketbol kampına, okul olmadığı zamanlarsa sadece takım gidiyordu. Klüpteki herkes takımda olamıyordu. Örneğin; yanımda duran köpek yavrusu.

Biz gelince Chanyeol hyung sırıtarak ayağa kalkmış ve Baek hyungun yanağını sıkmıştı. Baek hyung ise sinirle elini ittirmişti. Tanıştığımızdan beri Chanyeol diye sayıklayıp duran Baek hyung nereye gitmişti? Şuan heyecandan elinin ayağına dolanması gerekirdi fakat son derece soğukkanlıydı. Ondan öğreneceğim çok şey vardı.

- Çek şu elini Chanyeol. Klübe iki üye getirdim. Sehun ve Jongin de referansları. Tabi ben de... Kim Taehyung ve Park Jimin.

- Sadece senin olsaydı almazdım ama Sehun ve Jongin varsa... Tamam, olur. Taehyung ve Jimin siz Namjoon'un yanına gidin o size anlatacak. Baekhyun... Sen de gidebilirsin.

- Sanki senin için geldik be?! Gideceğim zaten. Sehun ile Jongin ya da takımın geriye kalan sevilebilir üyelerinden kimse yok. Sadece sen varsın.

- O zaman görüşürüz Baek.

- Tae, Jimin... Siz Namjoon'la işiniz bittikten sonra iki klübe daha üye olmayı unutmayın. İşiniz bittikten sonra beni arayın. Ben bir klübümü değiştirdikten sonra bizim çocukları bulacağım. Görüşürüz.

- Görüşürüz hyung.

- Görüşürüz hyung.

Baek hyung gözden kaybolunca Chanyeol hyung bize döndü.

- Hanginiz Baek'in oda arkadaşı?

- Benim hyung. Neden sordun?

- Hiç öylesine. Sana kolay gelsin. Her neyse gençler Namjoon şurada duruyor. Ona gidin ve durumu açıklayın. Size yardımcı olacaktır.

- Teşekkürler hyung.

- Teşekkürler hyung.

Tae ile birlikte Chanyeol hyungun gösterdiği yere doğru yürümeye başladık.

Çooook uzun zamandır bölüm atamadığım için özür dilerim. Bundan sonra daha güzel bölümleri daha kısa aralıklarla atmaya çalışacağım. İyi okumalar...

Lütfen beğenilerinizi ve yorumlarınızı eksik etmeyin.