~29~

338 31 10
                                    

(Taehyung'un Gözünden)

Artık kırk beş dakika vardı. Sanırım ağlayacağım.

Küçüklüğümden beri hep sabırsız olmuşumdur. Jimin sabırsızlığım yüzünden az çekmemiştir. Ve sabırsız olan ben, bir saat boyunca tek başıma klübün başlamasını bekleyecektim. Telefonumda sadece iki tane oyun olduğu için üzülmüştüm ve daha fazla yüklemediğim için pişman olmuştum. Yurda gider gitmez oyun yükleyecektim. Yurtta beleş internet vardı fakat burada yoktu. Kendi internetimden harcayamazdım ama iki oyunum da şu on beş dakika içerisinde beni gerçekten çok sıkmıştı. Oflayarak başımı masaya koydum.

Yaklaşık beş dakika sonra kapının açılmasıyla başımı kaldırdım. Herhalde benim gibi bir keriz gelmişti. Evet, kendime keriz diyebilecek kadar sıkıntılı geçirdiğim yirmi dakika dolmuştu. Kapıya doğru baktığımdaysa Hoseok'u gördüm. Lanet, bu keriz değildi.

- Neden kırk dakika erken geldin?

- Sıkıldım o yüzden.

Ne yani? Bir insan sıkılınca yemek kulübüne kırk dakika erken mi gelir?

- Yeme beni Hyung. Sıkılınca hiç kimse böyle bir şey yapmaz.

Etrafa bakınmaya başlayan Hoseok Hyung cevapladı.

- Ben yaparım.

Cevapladıktan sonra bana bakmıştı. Benim için geldiği düşüncesi ile sırıtmaya başlamıştım. Bu düşünce ayrıca içimi de titretmişti. Neler oluyordu bana?

- İyi öyle olsun Hoseokkieee~~

Onu sinir etmek için aegyo yaptığımda bana şaşkınlıkla baktı.

- Hyung diyordun en son?

Amacıma ulaşamamıştım. Aegyoma karşılık gülümsemişti.

- Arada bir farklılıklar yapmak lazım değil mi?

Sırıtarak yanıma oturdu. O an ayakta dikildiğini farketmiştim. Tabii farketmek için biraz geç kalmıştım.

Hyung poşetlerime baktı.

- Neden bu kadar çok malzeme getirdin?

- Listede yazıyordu.

Onun poşetine baktım. Evet, poşetine. Sadece tek bir poşet ile gelmişti.

- Taehyung, listede ayrıca diyordu ki; bu malzemelerden sadece rameninize katmak istediklerinizi getirin. Sen gitmişsin tüm malzemeleri almışsın. Yoksa onu da mı farketmedin?

Öyle bir şey mi yazıyordu? Ah... Lanet olsun! Gerçekten ağlayacaktım şuan. Neden işlerim yolunda gitmiyordu. Neyse, bunu Hoseok anlamamalıydı. Sonra derdime yanabilirdim.

- Ben de ramenimde tüm malzemeleri istediğimi farkettim. Bu yüzden bu kadar çeşit var.

Sırıtarak bana bakıp kafasını salladı.

- Ciddiyim!

- İnanıyorum sana Taehyung.

Bana sırıtarak bakınca dayanmadım gülmeye başladım. Rol yeteneğimi de kaybetmiştim. Bana kesinlikle bir şeyler oluyordu.

- En az senin buraya sıkıldığın için geldiğin kadar ciddiyim.

Dediğimle ikimiz de kahkaha atmaya başlamıştık. Kahkahalarımızdan sonra havadan sudan konuşmaya başlamıştık. Böylece zaman geçmiş ve herkes yavaş yavaş gelmeye başlamıştı. Bir süre sonra Yunhyeong da gelmiş ve o da yerini almıştı. Onu dinlemeye başladık.

- Öncelikle hepiniz hoş geldiniz! Ben Yunhyeong, yanımdaki ise yardımcım Chanwoo. Lafı uzatmayı sevmem, bu yüzden kısa keseceğim. Herkes iki kişilik bir grupta olacak ve ekip arkadaşıyla yemek yapacak. Tabii işi uzatmamak için herkes yanındaki ile ekip olacak. Başlayabilirsiniz.

Hoseok'a doğru dönüp baktım. Şimdi biz ekip arkadaşı mıydık? Ne diyeceğimi bilemeden ona bakarken, onun da benimle aynı durumda olduğunu farkettim. Tam sessizliği bozacakken masamıza Yunhyeong ile Chanwoo gelmişti.

(Hoseok'un Gözünden)

Masamıza gelen Yunhyeong ile Chanwoo'ya şaşkınlıkla baktım. Şimdi neden masamıza gelmişlerdi? Ve neden Yunhyeong Taehyung'a yiyecekmiş gibi bakıyordu?!

En sonunda Yunhyeong yemesini bitirdi ve konuştu.

- Malesef ikimizin ekip arkadaşları bugün gelemedi. Bu yüzden Taehyung-sshi, bugünlük ekip arkadaşım olur musun?

Taehyung cevap vermeden atlayıp yavşağa ben cevap vermiştim.

- Ben ne olacağım?

- Sen de Chanwoo ile olursun.

- Sen git Chanwoo ile ol. Biz ekip arkadaşı olduk bile!

- Bir günlük dedim zaten. Ayrıca bence Taehyung karar versin.

İkimizde Taehyung'a dönmüştük.

- Yani Hoseok Hyung ile tanıştığımızdan onunla olmak daha mantıklı ama yeni kişilere de bir şans vermek lazım. Ihh... Ben Chanwoo ile olsam?

Normal şartlarda yüz ifadesine gülerdim ama şuan normal değildi. Resmen Tae elden gidiyordu!

Bir dakika ya... Ne diyordum ben? Neden bu kadar sinirlenmiştim ki? Bana Ne Taehyung'tan?!

- Hayır hayır! Ben Chanwoo ile olurum.

Taehyung'u Yunheong'a doğru iteledim. Sonra da onun poşetlerini alıp Yunhyeong'un masasına bıraktım. Sonuçta Taehyung beni ilgilendirmiyordu.

Bana attıkları şaşkın bakışlarla masalarına doğru gittiler. Ben de Chanwoo'ya bakıp gülümsedim.

- Nereden başlıyoruz?

(10 dakika sonra)

Bu Yunhyeong ne yapıyordu böyle?! Taehyung'a sırnaşıp duruyordu! Yok sen iyi kesemiyorsun sana kesmeyi öğretiyim deyip bıçağın üstünden elini tutmalar, yok elini beline koymalar, yok kolunu omzuna atmalar... Daha on dakika oldu be!

- Hoseok, sen iyi misin?

O masadan gözümü zorla ayırıp Chanwoo'ya doğru baktım.

- Oldukça iyiyim Chanwoo.

Chanwoo'nun bakışları, kesmem için bana verdiği sebzelere kaydı. O zaman benim de aklıma sebze kestiğim geldi. Kesme tahtasına baktığımda sebzeleri paramparça ettiğimi farkettim. Peki, sanırım iyi değildim.

Chanwoo bana bir bardak su getirdiğinde teşekkür ettim. Su yerine alkolü tercih ederdim ama olsun, bu da beni biraz olsun rahatlatırdı. Suyu içerken neler olduğunu sorguluyordum.

Hayır, Taehyung beni ilgilendirmiyordu. Ben sadece Yunhyeong gevşeğine kıl olmuştum. Kesinlikle bu konunun Taehyung ile alakası yoktu. Taehyung yerinde Namjoon olsaydı gene aynı tepkiyi verirdim. Verirdim dimi? Verirdim yani... Dimi?

Pekala, kimi kandırıyorum! Az önce bal gibi de Taehyung'u kıskandım. Hayatımda ilk defa birini kıskandım. Bana neler oluyordu böyle?




Yn: Neler oluyor acaba Hoseok'a mdmfmg

Diğer bölüm Jungkook'tan ve sezon finali :) Bakalım neler olacak??

Coming For L.O.V.E    #Tamamlandı#Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin