(Jimin'in Gözünden)Dördümüz çalışacağımız alana geçmiştik. Jungkook ile Hoseok hyung çoktan basketbol oynamaya başlamışlardı. Gerçekten çok iyi oynuyorlardı. Benimle çok farklı bir seviyedeydiler. Özellikle de takımın ikinci en iyisi olarak bilinen Jungkook, harika oynuyordu. Normal üyeler böyleyse; takımın kaptanı ve en iyisi olan Yoongi hyung nasıldı, merak ediyordum.
Bizse Taehyung ile oturup hyungla Jungkook'u sessizce izliyorduk. İkisi bir süre daha oynadıktan sonra ara vermişlerdi. Jungkook'un gözleri bizi bulduğunda yavaşça kafamı çevirdiğimde sırıtan bir Taehyung ile karşılaştım.
- Chimchim... Senin neden sabahtan beri ne giyeceğini seçmeye çalışmanı şimdi anladım. Bu klasik kıyafetler nedense Jungkook'un ilgisini oldukça çekti. Gerçi sizin gardırobunuz aynı ya, neyse... Geldiğimizden beri senden gözlerini alamıyor.
Sırıttım. Karşı atak yapacaktım. Çevresinde neler olduğunun farkında değildi herhalde.
- Taehyung, sen benimle uğraşacağına kendine bak. Geldiğimizden beri çok fazla kişi sadece senin bacaklarına odaklanmış durumda. Oturduğun için şortun zaten iyice açıldı. Mesela, şuan şu tarafa bak.
Kafamla bir grup erkeğin Taehyung'un bacaklarını kestiği yeri işaret ettim. Tae'nin bacaklarına bakmaktan bizim onları farkettiğimizi göreceklerini sanmıyordum ama yine de yavaş hareket ettim. O tarafa bakınca Taehyung'un şaşkınlıkla ağzı açılmıştı.
- Şimdi ise Hoseok hyunga bak.
Jungkook, arada bizim tarafa kaçamak bakışlar atarak eşyalarını düzenlerken; Jungkook'u bekleyen Hoseok hyung, o tarafa korkutucu bakışlarla bakmaktaydı. Taehyung farketmemişti ama Hoseok hyung o çocukları farketmişti. Sen benimle dalga geçersin de Tae, ben seninle dalga geçemez miyim?
- Nedense birilerinin gözleri erkek kesen erkekleri iyi buluyor. Sence de öyle değil mi Taehyung?
- Öyle olsa o birilerinin gözleri Jungkook'a da kaymaz mıydı?
- O zaman sadece seni kesen erkeklere karşı sanırım bu tavrı.
O sırada nereden çıktığını anlamadım Baekhyun hyung konuşup gitti.
- Jimin vurdu gol oldu! Taehyung fighting!
İkimiz de güldük. Daha sonrasındaysa Taehyung ile kalkıp hyungla Jungkook'un yanına gittik.
- Kook, çok iyi oynuyorsun basketi! Resmen ağzım açık kaldı! Yoongi hyungu çok merak ettim, seninkini görünce! Ve Hoseok hyung, sen de çok kötü değilsin yani...
Taehyung gider gitmez Jungkook'a yağ çekip Hoseok'a umursamaz bakışlarını yollamıştı.
- Teşekkürler Tae hyung!
Jungkook, gülerek Taehyung'a teşekkür ettikten sonra bana döndü. Acaba ben de Jungkook'a Kook diyebilir miydim? Desem kızar mıydı?
- Gerçekten iyi oynuyormuşsun.
- Teşekkürler, Jimin hyung...
Sohbet bu kadardı işte. Neden konuşamıyorduk? Nasıl konu açacağımı düşünürken, Jungkook bana yardım etmişti.
- Üstündeki kıyafetler sana yakışmış hyung. Sadece spor kıyafetleri olsa bile...
Duvarda Hoseok hyungun yanına sırtını yaslayıp, Hoseok hyungla bizi izleyen Taehyung; 'bir zahmet' deyince ona ters bakışlarımı gönderdim. Sonraysa Jungkook'a yumuşak bakışlarımla döndüm.
- Teşekkürler, aslında hiç uğraşmamıştım...
- Aynen, odama bir geldi; çoktan giyinmiş. İki saat benim giyinmemi bekledik. Bir türlü kıyafet seçemedim, sarı şortlarım ve beyaz tişörtlerim arasından neyi giyeceğimi bir türlü bilemedim. Ama Jimin, çoktan bu kıyafetleri giymişti bile.
Taehyung yine karışınca gözlerimi devirmiştim. Sussa da rahat rahat konuşsak Jungkook'la!
- Ciddi misin?! İki saatini bu şortu seçmek için mi harcadın yani?!
Hoseok hyung cevap verince gülmeden edememiştim. Jungkook da gülümseyerek onlara bakıyordu.
- Evet mal hyung. Çok mu etkiledim yoksa seni; bu pürüzsüz, ince, bembeyaz bacaklarımla?
- N-ne?!
Hoseok şaşırmış bir şekilde Taehyung'a bakıp kekeleyince, Taehyung sırıtıp bacağını havada Hoseok'a doğru uzattı.
- Bal dök yala hyung~
Dediği şey normal bir şeymiş gibi bir de aegyo yapınca Jungkook ile ben kahkaha atmaya başlamıştık. Hoseok hyung ise 'aish' diyerek Taehyung'un bacağını ittirmişti. Tabi hepsinden önce hafifçe yutkunmuştu ve bu benim dikkatimden kaçmamıştı. Bu sırada Jungkook bana yaklaşıp kulağıma fısıldadı.
- Hoseok hyungun şuan düşündüğü şey Taehyung hyungun bacaklarını yalamak değilse bir şey bilmiyorum. Gelecekte eğer aralarında bir şey olursa Taehyung hyung bu dediklerinin acısını çok fena çekecek.
Jungkook'un dediklerine gülüp ona şakadan vurdum. O da gülerek elini vurduğum yere götürdü. Biz bir süre daha güldükten sonra toparlanmıştık. Konuşmayı devam ettirebilme amacıyla Jungkook'a döndüm.
- Basketbol oynamayı pek beceremem. Imm... Bana yardımcı olur musun? Öğretebilir misin?
- T-tabiki hyung...
Jungkook elini ensesine götürdükten sonra devam etti.
- Imm... Şey... Jimin hyung... İstersen kamp sırasında sana yardımcı olabilirim. Basketbol konusunda. Öğretebilirim yani.
Beklediğim teklif gelmişti! O etmeseydi ben edecektim. Şuan içimdeki Jimin havaya yumruk sallayıp kalçasını sallıyordu. Hoseok hyungla birlikte halen aynı yerde olan Taehyung'a döndüm. Tae, bana göz kırpıp sırıttı.
- Tabiki de olur Jungkook. Çok teşekkürler...
- Ne demek hyung... Yardımcı olabileceğim için mutluyum.
- Asıl sen bana yardımcı olacaksın diye ben mutluyum.
Biz böyle tatlı tatlı konuşunca Taehyung ve Hoseok hyung kusma rolü yapmışlardı. Sonrasındaysa Hoseok hyung konuşmaya başlamış, Taehyung ise devam ettirmişti.
- Her yerden kalp çıkmaya başladı.
- Yakında kalp sıçacaklar.
- O kalpler benden uzak dursun da...!
- Durar hyung! Sivrisinek nasıl kansızdan uzak duruyorsa, o kalplerin getirdiği aşk da kalpsizlerden uzak durur sen merak etme.
- Sen şimdi bana kalpsiz mi diyorsun?!
- Ne münabeset! Ağzımdan öyle bir şey çıktı mı?!
- Ne kalpsizliğimi gördün acaba?
- Hyunglar, yeter! Haydi basketbol oynayalım. Hyung sen başla.
Tae ile Hoseok hyungun kavgasını Jungkook sonlandırmış ve basketbol topunu alıp bana atmıştı.
Halen Jungkook'a Kook diyememiştim, Namjoon hyungla Jin hyung hakkında konuşamamıştım. Ama bunlardan önce yapmam gereken bir şey vardı. Jungkook'un bana gönderdiği topu basket yapmalıydım.
Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coming For L.O.V.E #Tamamlandı#
FanfictionGrup: Bts Çiftler: Jikook, Vhope (biraz Chanbaek, biraz Namjin, biraz da Meanie) Konu: Bir müzik okulu... İki yakın arkadaş... Odalar, dersler, sınıflar, projeler, klüpler, insanlar... L.O.V.E serisinin ilk sezonudur. İlk bundan başlanması önerilir.