"Annenin bilinci kapanıyor doktor bey anneyi kaybediyoruz"
1 Sene geçmişti bu sözün üzerinden
Kardelen ve İnanç 1 yaşlarındaydı artık
Baran onların doğumda bulunmadığı gibi bu 1 senelerinde de bulunmadı. Bugün doğum günleriydi bebeklerin. O günün üzerinden 1 yıl geçmişti. Koskoca 1 sene..Afra'nın hiçbir hayali gerçekleşmedi.
Bebeklerinin ilk dişleri, ilk konuşmaya başlamaları, ilk adımları hiç birisinde Baran yoktu. Neredeydi ne yapıyordu bilinmez.
Ama her neredeyse gelmesi lazım dı.Çünkü Afra'nın o günkü duasının kabul olması gerekiyordu. Bebeklerinin yetim büyümemesi için Afra Rabbine göz yaşları içerisinde yalvarmıştı.
Afra hamilelik sürecinde hem kendisini yanlız hissetmişti ama evin çalışanlarından Fatoş ona içten içe büyük destek sağlamıştı.
Kardelen'in ağlama sesiyle kendime geldim. Oturduğum koltuktan kalkıp küçük bebeği kucağıma aldım. Burnumu miniğin boynuna yaklaştırarak içime çektim çok güzel kokuyordu. Aynı annesi gibi...
Ah ne çok isterdi şuan burada olmayı.
O gün ettiği duayı kapının arkasından dinlemiştim. Ciğerim sızlamıştı.Ben orada o gün küçük bir annenin bebekleri için yalvarışını dinlemiştim aslında. Kendisi için dua etmemişti o gün. Bebeklerim baba sevgisinden mahrum kalmasın Rabbim demişti. Çok iyi bilirim babanın varken yok olmasını. Benim babamda başımdaydı ama yoktu. Aynı çatı altında nefes alırdık ama bir kere bana kızım diyip sarıldığını görmedim. Aksine ben onun canındanken o kuzenime sarıldı güzel kızım diyip kokusunu içine çekerdi. Bense gözlerim dolu dolu onları seyredalardım.
Ah minik Kardelen nasılda annesine benziyordu.Mavi gözleri, büyük dudakları, buğday teni, kahverengi saçları..
İnanç babasının aynısıydı. Siyaha yakın gözleri, sağ yanağındaki gamzesi, esmer ten rengi, biçimli büyük dudakları, kara kara saçları kaşları ve uzun kirpikleri.. Hiç görmediği, hissetmediği babasın aynısıydı.
Ah bahtsız küçük yavrular...
"Fatoooş"
duyduğum sesle kendime geldim. İnanç çoktan ağlamayı kesmişti zaten.
"Aaa abla geldin mi sen"
"Geldim Fatoş bugünü kaçırırmıyım hiç yarın sabah tekrar döneceğim"
"Ablam çok iyi etmişsin"
"Ver bakalım minik yavrumu bana"
kıkırdayarak İnanç'ı annesinin kucağına bıraktım.
Afra doğumdan sonra 1 hafta komada kaldı.
Doktorlar kendinizi alıştırın her şeye demişti ama Afra mucize gibi açtı gözlerini.1 hafta içerisinde Mardin iki mucize gördü.
Birisi bebeklerin ölme riskinin olmasına rağmen sapasağlam dünyaya gelmeleriydi.
Diğeriyse Afra hanımağanın ihtimal vermemelerine rağmen kısa süre içerisinde gözlerini açmasıydı.Birlikte büyüttük Kardelen ile İnanç'ı
Bi gece o uyudu diğer gece ben..
Afra hanımağam ise azm etti yarıda bıraktığı üniverstesini açıktan bitirdi. Şimdi ise Baran ağamın bırakıp gitti şirketin başında. 2 gün evvel İstanbul'a gitmişti. Toplantı için
"Benim bebeğim uyanmışmı"
Diye sevmeye başladı İnanç'ı
Afra gözünü ilk açtığında bebeklerini kucağına aldı. Sonra kafasını bana çevirdi. O an bana dünyanın en zor sorusunu sormuştu. Sorusuna cevap verdikten sonra yüz ifadesi öyle hal almıştı ki hastahane odasından ayrılıp tuvalette hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Eminim ki oda hastahane odasında ben çıktıktan sonra ağladı.
Bana dediki 'Babalarını hissetti değil mi sonunda bebeklerim kaçırmadı dimi Baran ağa doğumu'
Ah Baran ağam ah öldün mü kaldın mı bilinmez ama yaşıyorsan çık gel ihtiyaçları var sana...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİNDAN -bir töre hikayesi-
General FictionMardin güzel şehir... İçinde binlerce kadının çığlıklarını yaşatan ey güzel Mardin.. Töreye kurban gidip sesi duyulmayan kadınların şehri Mardin.. O sessiz çığlıklar ne zaman duyulacak Mardin? 14 15 yaşlarında olan küçük kadınların sesi ne zaman duy...