Evlatlarım benimdi. Benimleydi. Biri sağ yanımda diğeri sol yanımdaydı. İki meleğim annelerinin kokusuyla uyuyakalmıştı. Tıpki eski zamanlardaki gibi yanımdalardı. Rabbim dualarımı kabul etmiş onların kokularını bana bir kez daha nasip etmişti. Şuan zaman durmalıydı. Şuan zaman akmamalı beni kimse rahatsız etmemeliydi. Şuan dünyanın en mutlu insanı bendim. Evlatlarımın sıcaklığını hissediyordum. Kardelen yine sol kulak mememi tutmuştu. Önceden de öyle yapardı. Onları inceleniyordum.
Kardelenimin dolgun dudakları, mavi gözleri, minicik burnu, kumral saçları.
İnancımın siyahımsı gözleri, şekilli burnu, siyah saçları, uyumasına rağmen gülümseyen dudakları şaheser gibi gamzesini ortaya dökmüştü. Huzuru yüzüne yansımıştı ikisininde. İnanç bana evlendiğimiz zamanlarda Baranın uyurken ki görüntüsünü hatırlattı. Kim bilir kaç kadın görmüştü Baran'ı o halde. İçime serpilen kıskançlık tohumlarına engel olamadım. Ne olursa olsun, bana ne yapmış olursa olsun o benim kocamdı. Çocuklarımın babasıydı. İnanca tekrar çevirdim bakışlarımı. İnanacı uyurken hiçbir kadına göstermeyeğime ant içtim. Onu sadece karısı görecekti uyurken. Benim oğlumun bu görüntüsünü hiçbir kadın göremezdi, görmeyecekti.İkisininde yumuşacık saçlarına saçlarına birer öpücük kondurdum. Bu anın hayali yıllardır rüyalarımı süslüyordu.
Odamın açılan kapısıyla bakışlarımı oraya çevirdim.
Aykut doktordu gelen kızarmış gözleriyle bana bakıyordu.
"Afra aylardır gözlerindeki bu huzur senden hiç ayrılmasın"
"Teşekkür ederim Aykut Bey çocuklarım yanımda olduğu sürece hiç bu huzurun ayrılmayacağına yemin edebilirim"
" Bi itirafım var"
"Buyrun lütfen doktor bey bana ne itirafınız olabileceğini merak ettim doğrusu"
Diyip gülümsedim."Sadece senin odandaki hasta yatağı çift kişilik öyle ayarlattım"
Kaşlarımı istemsizce çattım ve sözlerini bitirmesini bekledim."Bana muayene olmaya geldiğin ilk gün soyadından anladım Baranın eşi olduğunu. Baran askerlik arkadaşım. Barana ulaştım. Herşeyi öğrendim. Bi gün baran getiriyorum çocukları dedi sen kayboldun ortalıktan. O gün başladım bu
Odayı hazırlatmaya yolunun hastaneye düşeceğinden adım gibi emindim. Sen geldin evlatların geldi"Gözlerimin doluşu onu rahatsız etmişcesine bakışlarının yönünü değiştirdi.
"Askerlik arkadaşımın eşine aşığım çok saçma değil mi?Diyip odadan çıktı. Duyduklarımın ağırlığını İnancın
"ayye" diyen sesiyle beynimin derinliklerinde boğuldu."Oğlum"
" o amca kimdi ayye"
"Doktor oğlum beni iyileştiricek"
" o zaman sevdim o amcayı annemi iyileştirşin"
Uyku mahruru sesiyle konuşması beni gülümsetmişti.Yanağıma kondurduğu öpücükten sonra gözlerini tekrar yumdu uykusuna kaldığı yerden devam etti. Bende onları izlemeye.
Barandan
Kapı kulunu tutuyordum dakikalardır. İçeriye girince ona ne söyliyecektim. Nasıl açıklayacaktım yaptığım boku. Nasıl dileyecektim özrümü nasıl affedecekti beni. Hangi yüzle yapacaktım bunu. Derin bir nefes alarak kapı kulunu indirdim. Beklediğimin aksine bir manzara vardı karşımda. Birbirlerine sımsıkı sarılmış uyuyan 3 melek vardı karşımda.
Bu görüntü kalbimin hızlanmasına sebep oldu. İçimi bir kez daha yaktı. Bir süre onları izledikten sonra Afranın kokusunun sardığı odada onlara doğru ilerledim. Yatağın bir kısmınada ben girdim. Evimin duvarları hastahane odasında morarmış göz altlarıylaydı. Kolumu kardelenin ve afranın üzerinden uzatıp inancı sardığında evin çatısı tamamlandı. İşte şimdi tam olmuştum işte şimdi tam anlamıyla bir baba olmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZİNDAN -bir töre hikayesi-
General FictionMardin güzel şehir... İçinde binlerce kadının çığlıklarını yaşatan ey güzel Mardin.. Töreye kurban gidip sesi duyulmayan kadınların şehri Mardin.. O sessiz çığlıklar ne zaman duyulacak Mardin? 14 15 yaşlarında olan küçük kadınların sesi ne zaman duy...