Mert Karşısında duran dört monitöre bakmaktan sıkılmıştı. Elinden gelse baltayı kapar o ekranları parçalardı. Mavi ekranlar, geçmişin pişmanlığını andırıyor, gerçekleri bir tokat gibi yüzüne çarpıyordu. İçini kasıp kavuran derin bir öfke bir de pişmanlık vardı.
Liseyi doksan bir diploma ortalaması ile bitirmiş ardından bilgisayar mühendisliği fakültesini kazanmıştı. Her ne kadar zorlansa da, üniversiteyi bölüm dördüncü olarak bitirmişti. Üniversite zamanlarında kurduğu toz pembe hayaller gerçekleşmemişti. Kurumsal bir firmaya girip paranın ve kariyerin altında kalmayı, ömür boyu maddi sıkıntı yaşamamayı düşünüyordu. Üniversite mezunu binlerce genç gibi Mert de umduğunu bulamamıştı. Şuan Adana'da bir alışveriş merkezinde kamera odasından sorumlu güvenlik görevlisi olarak ömrünü çürütüyordu. Ek ödeneklerle birlikte bin altı yüz lirayı zor kazanıyordu.
Bol kafeinli kahvesini yudumlarken, geçen haftaki olayı düşündü. Normalde bahis oynamazdı ama bu sefer içinden bir ses oynamasını istemişti. On bir lira sigara parasını ayırıp, geri kalan tüm parasını bahse yatırmış ufak çaplı bir servet kazanmıştı. Kazandığı sekiz bin beş yüz liranın bir kısmına Norveç için uçak bileti almıştı. Soğuk ve sert ülkeye gitme nedeninin altında kayda değer gizemli olaylar vardı.
Kol saatine baktı. Devriye gezen mesai arkadaşının gelmesine bir iki dakika vardı. Her saat başı güvenlik kameralarının görmediği kör noktaları kontrol eder, beyaz metal kapıların kilitli olduğuna kanaat getirdiklerinde, kamera odasına dönerlerdi. Mert bu devriye işini kendilerine verilmiş bir hediye olarak görürdü. Devriye olmasaydı dokuz saat döner sandalyede oturmaktan hemoroit olabilirdi. Saatini tekrar kontrol etti ve artık teslim defterini yazmanın vakti geldiğini düşündü. Siyah kapaklı defteri ikinci çekmeceden çıkardı bozuk bir el yazısı ile şunları yazdı:
"A1,A3,A5,A4,A2,B6,B7,B11,B13,B15,B8,C24,C35,C14,C10,C40,C12,C17,C36,D38,D37,D39,D42,D21,D24,D9,E41,E20,E26,E16,E30,E29,E33,E22,F34,F28,F19,F31,F32,F23,F25,F43,F18 noktaları her saat başı olmak üzere kontrolü yapıldı. Merkez kasa kilidinde herhangi bir hasar yok. 44 adet kamera çalışır durumda 07-17 vardiyasına devredildi"
Şimdi saatin 07:00 olmasını bekliyordu. Tüm vücudu uyku için yalvarıyordu. Ancak vücudunun bu isteğini geri çevirmek zorundaydı. Eve gittiğinde bile uyulmaması, bahis olayını detaylı araştırması gerekiyordu. Bugün günlerden pazartesiydi ve çarşamba akşamına kadar bolca vakti vardı.
Güvenlik odasındaki beyaz kapı açıldı. 07-17 vardiyası içeri girdi. Mert onların geldiğine bayram hediyesi alan bir çocuk kadar sevindi. Artık eve gitmemesi için hiçbir sebep yoktu. Üzerindeki üniformayı çıkarıp doğruca otobüs durağına gitti.
Eve geldiğinde ilk işi çoraplarını çıkarmak oldu. Çıkarır çıkarmaz bir ferahlama hissetti. Sanki ayakları naneli sakız çiğniyordu. Bu ferahlığı yaşarken, son on iki saattir su ve kahve dışında midesine bir şey girmediğini fark etti. Biran önce bir şeyler yemesi gerekiyordu, aksi halde gün boyu gözlerini açık tutamaz, parmaklarını oynatamazdı . Mutfağa yöneldi, eski tahta kapının gıcırtısı hayaletli şatoları hatırlatıyordu. Dolaptaki bayat hamburger ekmeğini çıkarıp içerisine domates ve tel peynir koydu. Başka şeylerde koymayı düşündü ancak dolapta başka bir şey yoktu. Sallama çayını da alarak salondaki plastik masanın üzerine koydu. Tekrar mutfağa gittiğinde bu sefer alacağı şey yiyecek değildi. Buzluğun kapağını açtı. Elastik poşete sarılmış dikdörtgen bir cisim çıkardı. Ya erimesini bekliyor ya da ısınmasını istiyordu.
Zengin kahvaltısını bitirdiğinde poşetin içerisinden dikdörtgen cismi çıkardı. Bu bir dizüstü bilgisayardı. Mert bazen yasadışı işler yaptığını düşünüyordu. Her ihtimale karşı polis baskını olduğunda kimse buzlukta bir laptop aramayacaktı. Bu fikir aklına geldiği için kendiyle gurur duyuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alagan-Element
Science Fiction-Yeni elementin adı, Asklepiosyum. Asklepios mitolojide gençleştirme tanrısı ve tıp tanrısı olarak geçer. Teselya kralının güzel kızı Koronis, Güneş'in tanrısı Apollon ile ilişkiye girer bu ilişkiden de Asklepios doğar. Yılanlı asa onu temsil eder...