Karanlık oda Aziz'in zaman algısını alt üst etmişti . Saatin kaç olduğunu bilmiyordu . Belki bunu tahmin edebilirdi . On-on iki saattir burada olduğunu varsayarsa herhalde saat sabahın sekizini gösteriyor olmalıydı .
Soğuk zemin yanağını uyuşturmuş , kan dolaşımını azaltmıştı . Olası bir biyolojik hasarı önlemek için bir o yana dönüyor bir bu yana dönüyordu .Sert zeminin rahatsızlığına alıştı , ancak susuzluk ... Susuzluğa alışamazdı . Kendisini Toros Dağlarının kaynak sularının başında olduğunu hayal ediyordu .Şırıltılar içinde Buz gibi akan suyu kana kana içtiğini hayal etti . Hayalinin gerçeğe dönüşmesi için var gücüyle yeniden bağırdı.
" Su verin su!"
Kimse bu bağırtıya karşılık vermedi . Birkaç saat önceye kadar dışarıdan gelen tartışma sesleri kesilmişti . Evin diğer odasında derin bir sessizlik hakimdi . Ayakları ve eli kelepçelenmiş olmasa ayağa kalkmayı denerdi . Denedi de başarılı olamayacağını anladığında bundan vazgeçti . Sağ el bileğini sol ayak bileğine kelepçelemişlerdi .Ayağa kalksa bile tek ayak üzerinde bir şey yapamayacağını biliyordu .
Su içmemesine rağmen idrar kesesi şişmiş , karın boşluğuna baskı yapıyordu . Boşta olan sol eliyle pantolonunun fermuarını açtı ve penisini fermuarın açıklığından çıkardı , İşemeye başladı . Ilık sidik seramik yüzeye değerek sıçrıyordu . Her ne kadar dikkat etse de işerken biraz üzerine idrar bulaştı . Şimdi biraz rahatlamış gibiydi . Ancak koku , idrar kokusu , keskin bir asit kokusu baş döndürücü şekilde ağırdı . İdrarın olduğu taraftan , sürünerek uzaklaşarak kilitli kapının yanına geldi . Kapı altından burnuna temiz hava çekmeye çalıştı . Ancak kapıda hiç hava boşluğu yoktu . Bu karanlık dar oda onun sonunu getirecekti .Kimse Aziz'i kurtarmaya gelmeyecekti. En azından Aziz böyle düşünüyordu . Dışarıdan gelen ancak evin içinden olmadığı anlaşılan bir gümbürtü Aziz'in göz bebeklerinin büyümesine sebep oldu . Demirci ustasının örste dövdüğü demir gibi ses çıkıyor ve yankılanıyordu . Sesin yankısından , apartman dairesinde olduğunu düşündü . Ancak Aziz'in odasında pencere yoktu aynı şekil adamların ona çanaklar hakkında soru sorduğu odada da pencere yoktu . Penceresi olmayan bir apartman dairesinin olamayacağını düşündü . Burası her neyse oldukça gizli tutuluyor olmalıydı .Gıcırtılı bir menteşe sesi duyduğunda dış kapıyı kırmak için uğraştıklarını anladı . Kapıyı kıran da her kimse Aziz'e yardım etmeye çalışıyor olmalıydı . Sert tabanlı botlar seramik yüzeyde ses yaparak içeri girdiler . Evin içerisindeki odalara yönelip tek tek açmaya başladılar .
"Buradayım hey! Yardım edin!"
Sesi duyan kişiler Aziz'in rehin tutulduğu odaya yöneldi . Kapı tokmağını çevirmeye çalıştılar , kilitli olduğunu anladılar. Kapı kolunu basit yollarla açamayacaklarını anladıklarında kırmaya karar verdiler .
"Güüüm"
"Güüüüüm"
Aziz kapının titrediğini görünce geri geri sürünmeye başladı . Menteşeler yerinden oynuyordu eğer ki kapı devrilirse altında kalmak istemedi . Üçüncü sert darbeden sonra kapı büyük bir sesle açıldı . Aziz kapıyı kıranların kim olduklarını odanın içinden seçemedi . Karartıdan adamların ellerinde uzun namlulu silahların olduğunu fark etti . Aziz'e doğru eğilen adam onu yattığı yerden kaldırdı , kelepçelenmiş olduğunu gördü . Aziz'i sarsarak "Kimsin sen ? neden kelepçelisin?" dedi .
Aziz masumane bir ifadeyle , adamın karanlıkta parlayan gözlerine baktı .Korkusunu gizlemeye çalıştı ancak başarılı olmadı .Titrek sesi onu ele veriyordu .
"Aaadım Aziz . Aziz Alagan Doğan , on iki-on üç saat önce evimden kaçırılıp buraya getirildim ."
Aziz'i bir kez daha silkeleyen adam verdiği cevaptan memnun olmamış gibiydi .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alagan-Element
Science Fiction-Yeni elementin adı, Asklepiosyum. Asklepios mitolojide gençleştirme tanrısı ve tıp tanrısı olarak geçer. Teselya kralının güzel kızı Koronis, Güneş'in tanrısı Apollon ile ilişkiye girer bu ilişkiden de Asklepios doğar. Yılanlı asa onu temsil eder...