Bir ses duyuyordu, inek sesine benzemesine rağmen bundan emin olamıyordu. Gözlerini açmak istedi ancak ona bile takati yoktu. Bu ses her nereden geliyorsa yakında olmadığından emindi. Önce bir sessizlik ardından da yine kulaklarını okşayan bir inek sesi. Uzun uğraşlar sonucu göz kapaklarını kaldırmaya başladı. Bulunduğu yeri idrak etmekte zorlandı. Neresiydi burası? Bana ne oldu? Nasıl geldim buraya? Yaşadığı şok sonrası bayılma Aziz'in aklını karıştırmıştı . Gözlerini yeniden kapadı hiçbir şey düşünmek istemiyordu . Ancak kulaklarını kapamamıştı , birkaç insan sesi duyduğunu işitti . Kalın kaba bir ses ardından tiz bir kadın sesi ve çocukların kıkırdamalarını duyabiliyordu . Gözlerini yeniden açtı bulunduğu ortamı incelemeye ve nerede olduğuna karar vermeye çalıştı . Burası bir odaydı muhtemelen bir evin odası , duvarlarındaki sıvasız briketlerden evin eski yapılı olduğunu sezdi , tavanı ise kireç kaplı betondan oluşuyordu . Kireçli tavanın hemen ortasından uzanan sıradan ve eski bir lamba vardı . Aziz kafasını sağa çevirdi . Üst üste yığılmış yorganları hemen yanında da ayaklı dikiş makinesi gördü .İlk başta bu dikiş makinesinin ne olduğunu anlayamadı ancak daha sonra makinenin parlayan iğnesinden bunun eski model bir dikiş makinesi olduğunu fark etti . Burası da neresiydi ? Dikiş makinesini Aziz'e ilginç gelmiş olacak ki birkaç dakika gözlerini ondan alamadı . Daha sonra başını koyduğu yastığın kırmızı kurdelesini fark etti . Bu kurdeleli yastıkları daha önce de görmüştü . Teleskopuyla inceleme yapmak için Kara Göl'e çıkarken Aziz'le sohbet edip onu çay içmeye davet eden köylünün evinde görmüştü . Aziz şuanda tam olarak nerede olduğunu bilmiyordu anca burası kesinlikle bir köy evi olmalıydı .
Yattığı yerden doğruldu ve divanın kenarına oturarak gözlerini ovuşturdu . Başı hala gözleri gibi bulanıktı . En son ne olduğunu güç bela hatırlıyordu . Evet kesinlikle en son helikopterde olması gerekiyordu , profesörde onun yanındaydı .
Aziz helikopterde bayıldığını anladı . Uyandığı bu köy evi MAS merkezi değilse profesörün bir tanıdığının evi olmalıydı . Ayağa kalktı dengesini sağlamakta zorlandı . Doğruca yürüdü seslerin geldiği odaya doğru . Eliyle duvardan destek alarak yürüyordu . Sonunda seslerin çıktığı odanın kapısına vardı kapı sonuna kadar açıktı . İçeri girdiğinde pala bıyıklı bir adamı, üç küçük çocuğu , orta yaşlı kadını ve profesörü gördü . Profesör , Aziz'in geldiğini görünce ona destek olarak genişçe divana oturttu . Pala bıyıklı adam Aziz'e bakıp gülümsedi . Adamın içten gülümsemesini fark eden Aziz aynı şekilde ona karşılık verdi . Pala bıyıklı uzun sakallı adam , genişçe foteri ,parlak kırmızı şalvarı ,beyaz gömleğinin üzerine giydiği kolsuz ceketi ile dikkat çekiyordu . Onu bu haliyle sokakta görse kostümünü giymiş sahne sanatçısı sanabilirdi .
Aziz gözlerini odada bulunan diğer insanlara gezdirmeye başladı . Üç çocuk vardı yaşları dokuz ile on iki arasında olmalıydı ikisi kız biri erkekti . Üzerlerindeki eski kıyafetler yoksulluğun sembolüydü . Herhalde döngü burada da gerçekleşiyordu . Kıyafet alsalar buğday alamazlar ,buğday alsalar yem alamazlar , yem almazlarsa inekler ölür ve döngünün kaçınılmaz sonu gerçekleşir .
Aziz çocuklara bakmayı bıraktıktan sonra orta yaşlı kadına göz gezdirmeye başladı . Zavallı kadın odanın içerisinde bulunan etrafı isle kaplanmış şöminede hamur pişirmeye çalışıyordu . Kızaran odunların dumanı bacadan dışarı çıkmasına rağmen odanın içine hafif bir şekilde sızıyordu . Aziz'in gözleri havada süzülen dumanları seyretmeye başladı .
Profesör , Aziz'in mutsuz yüzüne bakarak , bu insanları onlarla tanıştırmaya karar verdi .
-Sizi tanıştırmayı unuttum Aziz , karşında gördüğün pala bıyıklı kişi Halit Ağa namı değer "Şık" . Yani köyde ona şık diyorlar . Bize sıkma yapan bu bayanda onun eşi Fadıma onunda lakabı "Deneci" . Bu üç küçük yavrucakta onların evlatları : Hürü, Nadide ve Sıtkı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alagan-Element
Science Fiction-Yeni elementin adı, Asklepiosyum. Asklepios mitolojide gençleştirme tanrısı ve tıp tanrısı olarak geçer. Teselya kralının güzel kızı Koronis, Güneş'in tanrısı Apollon ile ilişkiye girer bu ilişkiden de Asklepios doğar. Yılanlı asa onu temsil eder...