33

623 81 2
                                    

Profesör aktarmalı yaptığı uçuş seyahatinden sonra nihayet Kütahya'nın Zafer Havalimanına iniş yapmıştı .

Atilla'nın onu, on üçüncü buluşma noktasında beklediğinden emindi . Emin olmadığı tek şey ise Atilla'nın MAS'tan teçhizat çıkarıp çıkaramadığıydı .

Profesör , Fatma'yı öldürmek istemiyordu bunun yerine onun MAS Yüksek Şurası tarafından yargılanmasını ve cezasını çekmesini istiyordu . Bu yüzden Atilla'nın MAS'tan çıkaracağı silahlar öldürücü özelliğe sahip olmaması gerekirdi .

Profesör , havalimanı önünde duran taksilerden birine atlayıp on üçüncü buluşma noktasına doğru ilerlemeye başladı . On sekiz dakika süren taksi yolculuğunun ardından ormanlık, geniş bir yolda indi . Profesör yirmi dört yıldır on üçüncü bölgeye gelmemişti . Eskiden burada, taksiden indiği yerde, bakkal Recep Emmi'nin dükkanı vardı . Değişen koşullar ve yılların getirdiği yıpratma dalgaları . Bakkal Recep Emmi'nin dükkanına da acımamıştı . Tek odalı ahşap bakkal dükkanından geriye sadece harabe yığını kalmıştı .

Bakkal dükkanının harabesine baktıktan sonra yol boyunca ilerlemesi gerektiğini hatırladı . Yaklaşık beş yüz metre ilerde Eğrigöz Dağı'nın eteklerine giden orman içi yolunu bulacaktı . Serin ve oksijeni bol havayı içine çekerken , etraftaki çam ağaçlarının dansını da izliyordu . Araçların egzoz kokularını olmadığı ve motor seslerinin yankılanmadığı bu yerde belki de insan huzura kavuşabilirdi .

Profesör beş yüz değil sekiz yüz metre ilerlemesine rağmen henüz orman içi yolunu bulamamıştı . Sağına soluna bakındı ancak ormana giren herhangi bir yol göremedi . Belki de yirmi dört yıllık süre orman yolunun değişmesi için yeterliydi . Her ne yapması gerekiyorsa biran önce yapması lazımdı . Fatma'nın orman içi yolunu kullanarak helikoptere ulaşmasına sadece bir buçuk saat kalmıştı .

Profesör yorgun kalbini dinlendirmek için eski bir çam ağacının gölgesine doğru yürümeye başladı . Dinlenmesi gerekiyordu .Çok fazla yorulmuştu ve onu burada yakalayacak bir kriz sonunu getirebilirdi . Çam ağacının altındaki yuvarlak taşa oturup sırtını ağaca dayadı . Rüzgar çam yapraklarını yalayınca , çıkardığı uğultu insanın uykusunu getirecek şekilde dinlendiriciydi . Biraz uyku fena olmazdı .Ancak uyumaması gerekiyordu . Eğer uyursa bu uykunun ölüm uykusu olacağını biliyordu . Belki uykusu sırasında kalp krizi geçirecekti eğer bu olmasa bile Aziz'i elden kaçırırsa onun ölümüne sebep olacaktı .

Sağ yol kıvrımından gelen nal sesleri üzerine sırtını doğrulttu ve gözlerini oraya dikti . Nal sesleri gittikçe arttığında eşeğin üzerindeki köylü kadınını gördü . Köylü kadınının kırışmış cildi hayatı geçindirmenin kolay olmadığını belirtiyordu . Altmış küsür yaşında olmasına rağmen eşeğin semerine astığı çam kozalakları ile belki de taze köy ekmeği pişirecekti . Köylü kadın yol sırasınca ilerlerken profesörün ona doğru yaklaştığını gördü . Aralarındaki mesafe beş metre kaldığında "Çüşşş" diyerek eşeğini durdurdu . Profesör birkaç adım daha ona yaklaşarak konuşmaya başladı .

-Merhaba . Buradan Eğrigöz'e giden dağ yoluna nasıl ulaşabilirim?

-He , onu deyiveğiyon . Yanlış geliveğmişin . (eliyle geldiği istikameti göstererek) Şorda eski püskü dükken oluveğcek , Erecep'in dükkeni .

-Evet biliyorum o dükkanı .

-He oraya varıver ,hopunu* dükkene dayıver , ben dim dört yüz sen di beş yüz metre yörü . Cigirgen otlarını görüveğicen . Ee otları görüveğince yolda çıktımı karşıne? Sonra seyitirmisin ,imeklermisin bilmem .

-Tamam saolasın !

-He , bakıver bana sen hele Umar'ın neyi oluveğiyon Umar'ın ?

-Umar mı ? tanımıyorum ben buralı değilim .

Alagan-Element Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin