5

1.2K 131 1
                                    

-Kuş yuvaya girmek üzere.

-Kafesin tellerini sağlam olmalı .

-Hattı kontrol et !

-Ediyorum Biraz bekle !

Telefonda görevlinin nefesini dışında hiçbir ses yoktu. Hat güvenli değilse raporu şifreleyerek iletecekti. Rapor şifrelendikten sonra iletişim kanalının önemi yoktu. Şifreleme işlemi hiçte kolay bir işlem değildi. Kendisine öğretilen on yedi şifreleme tekniğinden en uygun olanı seçmek zorunda kalacaktı. bu durumda en uygun olanı "roller" tekniğiydi, "kpol" tekniği de olabilirdi.

-hat güvenli ama uzun süre dayanamaz.

-Toprak 43 rapor sunuyor ilgili personele aktarım.

-aktarıyorum.

-Toprak 43 raporunu iletebilirsin.

-Yakınlaşma başladı etkileme olasılığı yüksek.

-Yüzde kaç?

-elli altı

-Adamımızın zaaflarından bahsedeceğim iyi dinle anlaşıldı mı Toprak43 ?

-Anlaşıldı.

-1890 ile 1930 yılları arasında ne kadar ün yapmış bilim insanı varsa araştırma yap. Yaptığı icatları, yaşam hikayelerini her ne haltı varsa öğren .Özellikle Nikola Tesla ! Uygun zaman bulunca ona bildiğini hissettir. Bugünkü yaptığın çıkış iyiydi. Farklı teoriler üret uçuk kaçık olsun. Bilime olan merakını ona hissettir. Sana büyük görev düşüyor unutma onu içten fethetmedikçe , seninle yakınlaşmayacaktır. Daha sonrada kadınlığını kullanacaksın, uranyum operasyonundaki gibi. Şu an takipte misin ?

-Evet

-Nereye gidiyor?

-Fikrim yok . Bir şey arıyor gibi takibi sürdürmem lazım. Kapatmalıyım fark edileceğim .

-Unutma birleşme için, düşüncesinde sen olmalısın. Sana bir hafta veriyorum ,başaramazsan saha görevin biter.

Telefonu kapayıp arka kapağını çıkardı. Simi kartı yuvasından , uzun tırnaklarıyla söküp, parmaklarıyla kırmaya çalıştı. Denedi olmadı, tekrar denedi çıt sesi duyduktan sonra, sim kartın iki parçaya ayrıldığını gördü. Bir yarısını mavi çöp tenekesine attı, kalan yarısını cebine koydu . Nihayetinde gizlilik esas olmak zorundaydı aksi halde koca bir kurum açığa çıkabilirdi, Türkiye'nin en büyük istihbarat kurumu . Koçun söylediklerini içinden tekrarladı "Sana bir hafta veriyorum ,başaramazsan saha görevin biter" İşimi bana öğretecek kokuşmuş sürtük , o kadar iyiysen gel de kendin yap, dedi .

Bu görev için en uygun personeldi . MAS'ta ki eğitimlerde en yakın rakibine yüz atmış iki puan fark atmıştı .Fiziksel başarısı kadar, fiziksel görüntüsü de diğer ajanları sollardı. Lakaplardan hoşlanıyor kendisine Afrodit denmesini istiyordu, ama diğer ajanlar ona Hürmüz diyordu . Bu lakabı , İran'dan Türkiye'ye Uranyum sokmaya çalışan baba ve oğlunu baştan çıkarıp, ikisini birbirine kırdırarak almıştı. Çıktığı otuz dokuz operasyonun hepsine başarılı olmuştu. Kendisini kanıtladığı asıl görev ise: Suriye'nin Golan Tepelerindeki kirli alışverişi engellemesiydi.

DEP terör örgütüne , İsrail toprakları üzerinden KHA-04 kimyasal bombasını sokmaya çalışan bir grup militanı alt etmesiyle , büyük bir felaket engellenmişti . Normalde yurtdışı görevine çıkmazdı ama bombanın patlatılacağı yer İstanbul'un göbeğinde olması yurtdışı görevini zorunlu kılmıştı .

KHA-04 füzyonik kimyasal bombasının etki alanı iki bin metreydi. İki bin metre içerisinde ne kadar karbon kökenli canlı varsa yok ediyordu . Görüntüsü bir su şişesini andırıyordu . Eğer ki Golan Tepelerinde bunu başaramasaydı, Türkiye sınırından sokmaları zor olmazdı .

Her ne kadar içinde cani bir ruh varsa da, iyileri korumanın bir bedeli olduğunu biliyordu .yeri geldiğinde cinayetlere göz yumar yeri geldiğinde masum insanların canına kıyardı."Güney Yıldızı" operasyonunda Suriye'deki iç savaşın getirdiği yıkıma şahit olmuştu. Onu en çok etkileyen olay, Sarin Gazı'nı minik ciğerlerine çeken dört yaşındaki Raha'ya yardım eli ulaşamadan acı içinde ölmeseydi. Suriye'de yaşanan katliamlar için bir şey yapamayacağının farkındaydı . Her ne kadar ölen çocukların cesetleri onun yüreğini sızlatsa da , yetkisini aşamazdı. Bildiği tek bir şey vardı iç savaşı körükleyen sayısız devletin olmasıydı . Sabah gıda yardımı gönderen bir devlet akşamına tanksavar füze gönderebiliyordu . Tam bir gölge oyunuydu .

Şapkasını düzeltti görevine devam etmek için harekete geçti . Yüz metre geriden , kalabalıkların arasından delikanlıyı takip ediyordu .Koyu siyah güneş gözlüğü , genişçe şapkası ,siyah taytı ile delikanlının onu tanıyamayacağını umuyordu .Nasıl tanıyacaktı ki ? Bir kere gören biri ikinci sefere kara gözlük takmış birini tanır mıydı ? Fondöten olmasa belki tanırdı , çenesindeki koca benden . Bir süre bulvarın kenarındaki kaldırımlardan ilerlerken gencin ara sokağa saptığını gördü . Adımlarını hızlandırdı ,genci gözden kaçırmak istemiyordu . Hediyelik eşya dükkanına girerken gördü, bir kaç saniye gecikseydi o dükkana girdiğini fark edemeyebilirdi . Dükkana doğru ilerlediğinde cam vitrinin arkasında gencin siluetini fark etti . O da girmeyi düşündü ama bunun kötü bir fikir olduğunu biliyordu . Dükkanın karşısında bulunan dört liracıya girdi . Camın ardından onu izliyor ve birazda bundan keyif alıyordu .Daha sonra keyfi kaçtı hediyelik eşya ama kime ? Kız arkadaşına mı yoksa ? Kız arkadaşı mı vardı? Teşkilat bunu gözden kaçırmış olabilir miydi ? Eğer bir sevgilisi varsa tüm planlar domino taşı gibi yerle bir olacak ,ve hayatının ilk başarısız görev deneyimini tadacaktı . Genç hediyelik konusunda kararsız olduğu anlaşıyordu . Bir vosvos maketlerine gidiyor bir su kürelerine gidiyordu . Hediyeyi vereceği kişi gerçekten önemli olmalıydı . Bunu hediye konusundaki kararsızlığından ve yüzündeki salakça tebessümünden anlıyordu. Genç elinde ,uzaktan net görülmeyen kırmızı bir kutuyu andıran hediyenin ücretini ödemek için kasaya yöneldi . Gencin dükkandan çıkmasını bekleyecekti . Öylede yaptı , çıkar çıkmaz yine peşine takıldı. İhtimalleri değerlendirmeye başlaması gerekiyordu şu hediye konusunda . Bence bu dürzünün sevgilisi değil evcil bir hayvanı bile yoktur , aman tanrım şu saçlara bak tarak yok mu evinde be adam . O hediyeyi ya kendisine yada arkadaşına almıştır . Evet evet arkadaşına. Torpak43 bunları düşündüğünde içinin ferahladığını fark etti . Ferahlaması da gerekirdi çünkü bu gencin gerçektende sevgilisi olamazdı. Yürüyen dağınıklık gibiydi , kırışık gömleği ,tozlanmış ayakkabısı, uyumsuz bol pantolonu... Bu gençle sevgili olacak kız bunun kadar özensiz olmalıydı ve böyle bir kızda sanırım yeryüzünde yoktu. Genç evine kadar ilerlemişti , apartmanın kapısından içeri girdi. Girdi sağa döndü posta kutularına yöneldi birkaç ürün katalogu aldı, asansöre binip evine doğru çıktı. Gencin asansöre girdiğini gördü ve asansör kapısının kapanması ile burun kemiğini ağrıtan siyah gözlüğü çıkardı. Biraz kamaşan gözleri güneşi görünce rengini belli etmişti, glikoz ile beslenmiş arının yaptığı, balı andırıyordu.

-⤩-

Alagan-Element Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin