15

1K 92 1
                                    

Yuvarlak, kaplaması aşınmış ahşap masanın etrafına dizilmiş üç kişi bir süre birbirleriyle bakıştılar. Tavandan sarkan sarı lamba sadece masayı aydınlatıyordu. Bu haliyle poker oynatılan kumar masalarını andırıyordu. Masanın etrafındaki iki erkek birbirlerine yakın oturmuş kadına kısık gözlerle bakıyorlardı. Sessizlik kısa bir süre hüküm sürdü, ardından kirli sakallı adam konuştu.

-Teslimat ne zaman gerçekleşecek?

Kadın tiksinerek kirli sakallı adama baktı. Saçları yağlanmıştı ve toz içindeydi. Koltukaltından çıkan iğrenç ter kokusunu bir metre mesafeden bile hissediyordu. Koku odanın içine, çizgi filmlerde olan yeşil duman gibi yayılıyordu. Biran önce konuşmasını bitirmek ve o lanet odadan ayrılmak istiyordu.

-Sekiz ay sonra.

-Neden sekiz ay?

-Serumun hazırlanması o kadar sürüyor. Bu haliyle işinize yarayacağını sanmıyorum .

-Dediğiniz gibi olsun Fatma Hanım. Ancak sekiz ay sonra bize yanlış yapmaya kalkarsanız, işte o zaman ölümle kucaklaşmak için bize yalvarırsınız.

Fatma adamların ışıktan parlayan gözlerine, nankörce bir gülücük gönderdi. Ellerini masanın üzerine koydu, işaret parmağını kaldırarak, kirli sakallı adamı gösterdi.

-Ya siz? Siz yanlış yaparsanız, işte o zaman ikinizin penislerini keser anüsünüze sokarım. Neyse ki vicdanım var, penisin kesildiği vücudun anüsüne sokarım, yani ikiniz arasında değişiklik yapmam.

-O halde anlaştığımızı söyleyebiliriz?

-Evet anlaşma yapıldı. Onları ne zaman göreceğim?

İki adam birbirlerine baktılar. Kirli sakallı adam para çantasını masanın altından çıkararak üzerine koydu. Çanta kelepçeyle kirli sakallı adamın bileklerine bağlanmıştı. Arkadaşı kolyesinin ucundaki anahtarı çıkararak kelepçeyi açtı ve çantayı Fatma'ya uzattı.

Fatma çantayı açtığında kirli sakallının arkadaşı konuşmaya başladı.

-İstediğiniz gibi Fatma hanım tüm kanıtlar burada. Dokümanlar, fotoğraflar, videolar...

Fatma bir yandan çantanın içerisindeki kırmızı Flash belleğe bakıyor, diğer yandan da adamın sigara kokulu ağzından çıkan kelimeleri dinliyordu.

Uzun yıllardan beri beklediği takas işleminde yavaş yavaş sona geliyordu. 2000 yılının Haziran ayında ilk anlaşmayı yapmıştı. Takas işleminin gerçekleşmesi uzun yıllar alsa da, nihayetinde yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmişti. Artık sadece önünde sekiz ay vardı. İstediği ebedi hayata sonunda kavuşacaktı.

Beyaz gömleğinin ilk iki düğmesini açtı ve kalın zincirli kolyesinin çıkardı. Flash belleği kolyenin ucuna taktı ve iki göğsünün arasına uzattı. Ardından gömleğinin düğmelerini ilikledi. Karşısındaki iki erkek bundan keyif almış olmalıydı, dikkatle Fatma'nın kolyesini yerleştirdiği yere bakıyordu. Tekrar adamlarla göz göze gelen Fatma sorusunu sordu.

-Kaç doz çıktı?

-Bu konuda bilgimiz yok. Ancak alıcıların bir hayli fazla olduğunu biliyorum. Üstelik senin gibi takasa girmiyorlar, sıcak para veriyorlar.

-Çocuğun gücünü anlasaydınız bana daha fazlasını verirdiniz.

-Üzgünüz varyasyonlarla hareket etmiyoruz.

-Anlaşma sağlandıysa, bir sonraki bağlantıyı sekiz ay sonra ben kurarım.

-İyi günler Fatma Hanım.

Adamlar Fatma'nın iki yanından geçip kapıdan çıktıklarında, iğrenç ter kokuları odayı baştan aşağı kaplamıştı. Artık odada sadece Fatma vardı. Sarı ışığın altında düşünmeye çalışıyordu.

Yirmi beş yıl önce bu projeyi başlattığında deneğin gücünün farkına varmıştı. Ancak şuan hem güçlü hemde değerliydi. Dünyada sadece bir kaç doz bulunan Asklepiosyum elementi ile takasa girmeyi başarmıştı.

Artık önünde hiç bir engel yoktu. Ebediyeti düşünüp bunun keyif alıyor, her şeyin bu kadar kolay hallolduğuna inanamıyordu.

Ahşap sandalyesinden kalktı, son kez kalın zincirli kolyesini kontrol etti. Ardından , sidik ve ter kokulu iğrenç odadan çıkıp eski model arabasına yöneldi. Ara sokaktan çıkıp cadde boyu dört kilometre ilerledi. On iki katlı binanın bodrumundaki otoparka aracını düzgün şekilde park etti. Otoparkta bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar araç vardı. Anahtarlarını kontakta bıraktı, topuklu ayakkabısını beton zemine vura vura dar kapıdan içeri girdi.

Kapının hemen arkasında bulunan iri yapılı bir görevli Fatma'yı görünce başını yukarı aşağı salladı. Fatma görevliye tepki vermeden asansöre yöneldi. Asansörün aynasından kendisine göz gezdirdikten sonra altı, iki ve yedi tuşlarına aynı anda basıp parmaklarını on saniye boyunca çekmedi. Tıkırtı geldikten sonra beyazlamış parmaklarını çekti ve asansörün kapısı kapandı. Asansör on iki katlı binanın yukarısına gitmiyordu, onun yerine on dört saniye kadar yerin derinliklerine gitti ve açılan kapıyla birlikte Fatma dar koridora çıktı.

Koridorda karşılıklı yerleştirilmiş yirmi beş kapı vardı. Hepside birbirine benziyordu, koyu mavi renkleri, metal yuvarlak kapı kolları, birbirinden ayırt edilemeyecek kadar benzerdi. Asansör koridorun tam ortasında durmuştu, on iki kapı sağ tarafında on iki kapı sol tarafında ve bir kapıda asansörün tam karşısındaydı. Fatma sağa yöneldi ve ilk sekiz kapıyı geçti ardında duraksadı. Elini kapı tokmağına götürdü, parmak izi analizi yapıldıktan sonra otuz dört santimetre kalınlığındaki kapı açıldı. Kapılar dışarıdan bakıldığında ahşap gibi fark edilmesine rağmen açıldığında yan tarafındaki çelik parlaklığı seçilebiliyordu . Fatma'nın kapıdan içeri girdiğini fark eden fotoseller kapıyı tekrardan kapadı.

Oda dar denebilecek kadar küçüktü. Tek masa ve tek sandalye vardı. Masanın üzerinde eski kayıt cihazlarına benzeyen bantlı aygıt ve eski tip Sony Ericsson antenli telefonlardan on misli kadar daha büyük telefon vardı.

Telefonu eline aldı ve aklındaki numarayı çevirmeye başladı. Hattın bağlanabilmesi için bir kaç dakika bekledi bu bekleyiş karşı tarafın cevap vermesiyle sona erdi.

-Alo?

-Toprak43 derhal rapor ver!

-İşlem başarılı, sanırım bir kaç gün aklına gelir sonra unutur gider. Şimdi sizden yeni komut bekliyorum.

-Merkeze dön, sana birkaç test yapmamız gerekiyor .

-Sanırım dölleme işlemi gerçekleşti , belirtiler ortaya çıkmaya başladı.

-Tek umudumuz senin hamile olduğunu düşünmek. Eğer gebe kalırsan sekiz ay sonra erken doğum yaptırmak zorunda kalacağız .

-Erken doğum mu? Çocuk için sıkıntı yaşatmasın.

-Sana kaç kere daha söylemem gerekiyor küçük sürtük! Kararlarımı sorgulama, itaat et.

-Tttamam koç. Merkezde görüşürüz.

Fatma telefonu kapadığında, Eda'nın bir kez daha kararını sorgulaması onu sinirlendirmişti. Dişlerini sıktı " Sekiz ay sonra görevini tamamladığında senin sonunda doğuracağın bebeğin sonu gibi olacak, sürtük " dedi kendi kendine.

  -⤩-  

Alagan-Element Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin