Kanına karışan Propofol Aziz'i bir kaç saat baygın halde kalmasını sağladı . Uyandığında başında inanılmaz bir ağrı vardı . Bu ağrı ilacın etkisinden değildi . Kaşının üzerine aldığı darbenin etkisiyle, küçük yarık açılmış ve akan kan yanağında pıhtılaşmıştı . Ellerini yarığın olduğu bölgeye götürmek istedi ancak yapamadı . İki elide kelepçelenmiş kömür torbası gibi yerde yatıyordu . Bulunduğu odada kimse yoktu hatta eşya bile yoktu . Soğuk seramik yüzey katı yüzünü gösteriyordu . Ayağa kalkmak istedi birkaç denemeden sonra başaramayacağını anladı . Propofol'ün etkisi henüz geçmemiş olmalıydı . Hisleri allak bullak olmuştu . Önce mutlu hissediyor , sonra da en ağır depresyonu geçirdiğini düşünüyordu . Uykusu vardı ancak gözlerini kapadığında garip denebilecek birkaç şekil görüyordu .
Olduğu yerde bir süre kendisine ne olduğunu çözmeye çalıştı . En son ki hatırladığı şey boynuna saplanan enjektör olduğunu hatırladı ve kaçırıldığını fark etti . Yoksa hangi misafir onun ellerini bağlardı ki ? Beni kim kaçırır ? Benden ne istiyorlar ? Burası neresi ? Aziz'in aklında cevaplanmasını istediği bir düzine soru vardı . Ancak henüz kimseyi görememişti . Propofol'ün etkisi geçmeye başladığında işitme duyusu da eski işlevini sağlamaya başladı . Odanın dışından sesler geliyordu . Sanki bir grup adam ,kavga ediyor gibiydi . Onların ne dediğini anlamaya çalıştı . Dikkatini topladı ve seslere odaklandı .
"Bu planı derhal hayata geçirmek zorundayız , vakti ge..."
"Başarısız olursak elimizdeki fırsatta kaçar , henüz tasarladığımız taslak planımız bi..."
"Diğer girişimler başarılı olduysa bizde onların yaptığını yaparak .."
"İletişimi kesemezsek başkaldırı olaca.."
"Konuğumuz kendine geldi mi ? Kontrol et , uyandıysa onu bura..."
Aziz , içerideki kalabalığın ne konuştuklarını yarım yamalak anlıyordu . Sert tabanlı kundura giyen adamın ayak sesinden kendisine doğru geldiğini anladı . Ayak sesi gittikçe attı ve kapı büyük bir gürültüyle açıldı . Oda içerine dolan ışık yüzünden Aziz gözlerini kıstı . Ara koridordaki floresan lamba odanın içerisini aydınlatmaya başladı . Ayakta duran ve Aziz'e bakan adamın yüzü seçilemiyordu ancak geniş omuzlu ve uzun boylu olduğu belliydi .
"Kendine gelmiş" dedi içerdekilere , gür bir sesle .
-Hemen onu buraya getir !
-Tamam .
Aziz'i soğuk seramik yüzeyden tek eliyle doğrultan adam , kolunu tutarak "Yürü" dedi . Ardından da Aziz'in koluna yapıştı ve onu kalabalığın bulunduğu odaya götürdü . Masanın etrafına dizilmiş dokuz sandalye vardı ve bir tanesi hariç kalan hepsinde oturan birileri vardı . İri omuzlu adam Aziz'i sandalyeye iterek onu boş olan yere oturttu . Şaşkın gözlerle bir süre etrafında göz bakındı , adamları tanımaya çalıştı ancak başaramadı . Sadece bir tanesi ona tanıdık geliyordu . Kel kafalı , bıyıklı ve hafif göbekli biri . Bu herifi nerede görmüş olabileceğini düşündü , sanki televizyonda onu görmüş gibiydi . Evet evet kesinlikle görmüştü ama ne sıfatla gördüğünü hatırlayamadı . Belki bir artist veya sinema oyuncusu olabilirdi . Bunu bilmiyordu . Kel kafalı adam ellerini masanın üzerine koyarak , tırnaklarıyla ahşap yüzeye vurdu . Sanki tüm dikkati kendi üzerine çekmek istiyormuşçasına . Aziz'e küçümser gözlerle baktı ve bıyıkları hareket etmeye başladı .
-Merhaba Aziz Bey , Sizi neden misafir ettiğimizi merak ediyor olmalısınız .
Aziz'in damağı kurumuştu içindeki susuzluk hissi onu başka alemlere götürüyordu . Bir bardak buz gibi su olsa belki de tek yudumda içebilirdi . Temiz olmasına gerek yok , çamurluda olsa kabulüm sadece bir bardak su ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alagan-Element
Science Fiction-Yeni elementin adı, Asklepiosyum. Asklepios mitolojide gençleştirme tanrısı ve tıp tanrısı olarak geçer. Teselya kralının güzel kızı Koronis, Güneş'in tanrısı Apollon ile ilişkiye girer bu ilişkiden de Asklepios doğar. Yılanlı asa onu temsil eder...