31

648 83 1
                                    

Profesör darbe girişiminin ardından Aziz'in hayatından da umudunu kesmişti . Tarikatçılar planlarının bozulmaması için Aziz'i ortadan kaldırmış olmalıydılar . Artık kendisinin kalp krizi geçirip oracıkta can vermesi bile umurunda olmazdı .

Ona itirafını bile edememişti. Uzun zamandır bu itirafı etmek için kendisini hazırlıyor , uygun zamanı arıyordu .Ne yazık ki uygun zamanı bir türlü bulamamıştı . Bulduğunda da kalp krizi geçirip bir palmiyeye toslamıştı.

Yine de bir ihtimal onu Fatma'nın kaçırdığından şüpheleniyordu . Bu şüphesini gidermek için ya Atilla'nın KB'ye gönderdiği verilere ulaşması gerekiyor ya da bizzat Atilla'yla bağlantı kurup onunla konuşması gerekiyordu . KB'ye ulaşması nereden baksa dört saatini alırdı . Üstelik öyle bir yere araba sürmesi oldukça tehlikeliydi , bunun için Atilla'yla bağlantı kurmasının daha kolay olacağını düşündü belki profesöre söyleyeceği yeni bilgileri olabilirdi .

İletişim kurmak için sonunda fosforlu kalemi kullanabilecekti . MAS'tan aşırdığı son aygıtı .

Fosforlu kalemin çalışma prensibi Eda'nın ruj kutusu gibiydi. Mors alfabesiyle kaynağa mesaj yolluyor ve iletişime geçiyordu . Profesör bunu yirmi iki yıl önce MAS'tan aşırmış, bir gün mutlaka bunu kullanmaya ihtiyacı olacağını düşünmüştü . O gün gelip çatmıştı . Ne yazık ki fosforlu kalemin sadece iki dakika elli üç saniye iletişim süresi kalmıştı . MAS iletişim aygıtlarına kontörlü telefonlar gibi belli bir süre sınırı koyardı . Ajanların köstebeklik yapmaması için bu önlemi almıştı . Kullanılan iletişim aygıtlarını ise ajanlar MAS'a teslim ederdi . Profesör yirmi iki yıl önce MAS'tan ayrıldığında bu aygıtı güç bela yanında getirmeyi başarmıştı . Şimdi kullanma sırasıydı .

Kendi evinin salonunda bulunan parkeyi çekiç yardımıyla kırdı ve poşete sarılmış fosforlu kalemi eline aldı . Eline alır almaz MAS'ta ki gençlik yıllarını hatırladı . O zamanlar başındaki saçlar henüz dökülmemişti ve kalbide oldukça iyi durumdaydı . Bir çok operasyona katılmıştı . Bunlardan biride 'Su ile çalışan motoru icat ettiğini söyleyip daha sonrada ortadan kaybolan Çerkez'i bulma gayretiydi . 1996'nın baharında MAS merkezine bir istihbarat bilgisi geldi . İstihbaratta su ile çalışan motoru icat eden , Çerkez'in dünyanın büyük petrol devi olan bir firma tarafından kaçırıldığını söylüyordu . Firma su ile çalışan motoru petrol kullanımını bitirebileceğinden endişe etmiş ve Çerkez'i kaçırmıştı . Uzun uğraşlar sonunda Çerkez'in İzlanda da öldürüldüğünü öğrenmişti . Su ile çalışan motorun aslını ve detaylı projesini bulamasa da çalışma prensibini Çerkez'in oğlundan öğrenmişti . Çerkez'in oğlu Atilla annesini küçük yaşta Çernobil nükleer santralinin patlaması sonucu akciğer kanserine yakalanması ile kaybetmişti . Çerkez de doğa kirliliğini en aza indirmek için projeler yapmaya başlamıştı . Öldüğü karısından güç alarak .

Profesör Çerkez'in oğluyla konuşmaya başlamış ve her şeyi öğrenmişti . Su ile çalışan motor aslında , suyu ayrıştırdıktan sonra açığa çıkan hidrojeni yakarak çalışıyordu . Bunun için motorun en önemli parçası ayrıştırıcıydı . Suyu oksijene ve hidrojene dönüştürüyor , hidrojeni motoru hareket ettirmek için yakıyor ve oksijeni doğaya salıyordu . hidrojenin yanması doğal bir olay olup çevreye herhangi bir zarar vermiyordu . Belki Çerkez bu projesiyle para kazanmayı umut etmemişti , ancak gözünü para hırsı bürüyen petrol şirketi , Çerkez'i acımadan öldürmüştü . Bu olaydan sonra profesör Atilla'yı yanına aldı MAS'a yerleştirip onu eğitti ve donattı . Babası gibi sarışın olan Atilla , profesöre kayda değer yardımlar etti ve halada yardımlarını sürdürüyordu . Profesör MAS'tan ayrıldıktan sonra , Atilla olan gelişmeleri ona aktarıyordu . Bunu yaparken de yakalanma ihtimalini en aza indirmek için saat 10-12 aralıklarını seçerdi . Çünkü MAS'ın ana sunucusunu şekillendiren yazılımı kendisi şekillendirmişti ve sunucu açığını sadece kendisi biliyordu .

Alagan-Element Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin