"Baekhyun? Gelebilir miyim?" Annesinin nazik sesi oğlunun şaşırmasına sebep oldu. Baekhyun çantasını hazırlarken annesinin içeri girmesini bekledi."Bu akşam buradan gidiyoruz. Biliyorsun, değil mi?" Baekhyun, annesinin karşısına geçip başını öne eğdi. Ağzının içinde onayladı.
"Kimseyle vedalaşmana gerek yok. Arkadaş yapmadın, değil mi?" Annesi hep, evet ya da hayır gibi cevaplar isterdi. Daha net oluyordu.
"Öğretenlerim-"
"Okuldaki eşyalarını alman kısa sürecektir, seni ben götüreceğim."
"Hayır!" Hızla başını kaldırıp annesine baktı ama o korkmuştu. Bakmaktan korkmuştu. Birkaç saniye geçmeden Baekhyun tekrar konuşmaya başladı. "Ö-özür dilerim. B-ben kısa vakitte gidip geleceğim."
Kadın bir şeyleri anlamaya çalışır gibi bakarken Baekhyun gözlerini kaçırdı. O sırada içeri ablası girmişti.
"Anne, okul birincileri için düzenlenen davete katıldım. İyi bir çocuğum, öyle değil mi!?" Sorim neşeyle cıvıldadı. Annesi dikkatini oğlundan daha zeki olan kızına verince az önce konuşulanları unutmuştu.
Bayan Byun, kızının saçını okşayarak odadan çıkarması, oğlunun olduğu yerde kalmasına sebep oldu. Baekhyun normalde ağlardı, bu görüntü onu üzdüğü için sessizce ağlardı ama şuan kendini sıkıyordu. Ağlamak istemiyordu çünkü Chanyeol onun ağlamasını sevmiyordu. Bu yüzden ağlamayacaktı.
Aradan geçen dakikalardan sonra kendine gelip sırt çantasını aldı. Bu evden son çıkışıydı. Birazdan ailesine veda edecekti. Yanına kıyafet yerine önemli olduğunu düşündüğü kitapları almıştı.
"B-ben çıkıyorum." Kahvaltı masasında oturan ailesine seslendi ama kimse ona dönmedi.
"Anne, Baekhyun bir şey diyor." Ablası ağzını yemekle doldururken konuşmaya çalıştı. Baekhyun gözünü ailesinde gezdirirken dönüp ona bakmalarını bekledi.
"Gecikme." Dedi annesi. Başka kimse bir şey dememişti. Baekhyun gidecekken, "Hoşçakalın." Dedi son kez ve daha sonra evden çıktı.
Son çıkışıydı.
----
Baekhyun yaklaşık 10 dakikadır Chanyeol'un gelmesini bekliyordu. Herkes derse girmişti. O, okulun arka bahçesinde beklerken Chanyeol'un vazgeçme ihtimalinden korkuyordu.
"Beklettim mi?" Sağ omzunun üzerinden uzanan Chanyeol onu korkuttu. Baekhyun elini kalbine koyup derin bir nefes aldı.
"Beklettin. 10 dakika 23 saniye!"
"Hadi ama! Sabahları zor uyanıyorum." Gülerek sevgilisinin yanına sindi.
"Vazgeçtin sanmıştım." Bakışlarını kaçırırken mırıldandı.
"Neyden?" Chanyeol kaşlarını kaldırarak sorunca sevgilisi şaşırdı.
"Chanyeol, dün mesaj atmıştım? A-annem bugün tanışmaktan bahsediyor. Gitmemiz gerek. İkimiz, sen demiştin..." Sona doğru kısılan sesi Chanyeol'u üzdü. O sadece gergin ortamı yumuşatmak için şaka yapacaktı.
"Baekhyun, sen emin misin?"
"Chanyeol, ailemi seviyorum," Baekhyun gözlerine bakarak konuştu. "Ama seni daha çok seviyorum. Onlarla taşınırsam seni bir daha göremem. Bu yüzden gitmeliyiz."
Chanyeol cevap vermeyip ona bakarken Baekhyun korktu. "Yani istiyorsun hâlâ benimle gitmeyi, öyle değil mi?"
"Beni daha mı çok seviyorsun?" Chanyeol tüm dişlerini göstererek gülümseye başlayınca kısa olan Chanyeol'un takıldığı noktaya gözlerini devirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'll Happy With You
FanfictionCover by: @ilgagsu "İlerde ne olmayı düşünüyorsun?" Uzun boylu genç sordu. Aslında umrunda degildi. "Çok güzel aşık rolü yapıyorsun oyuncu olmayı düşünmelisin." diyerek önerdi. Baekhyun onun böyle davranması yüzünden ağlarken, uzun adam çoktan odad...